Hamas’ı dışlayan plan

30 Mayıs 2021

Bu hafta ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken’ın Ortadoğu turunu dikkatle izledik. Eski ABD Başkanı Donald Trump’ın attığı tek taraflı adımlar ve “iki devletli çözüm” fikrinden uzaklaşması düşünüldüğünde, yeni ABD yönetiminin İsrail-Filistin konusunda nasıl bir politika izleyeceği merak ediliyordu.

İsrail’in Gazze saldırısı ve Washington’ın İsrail’e desteği bir fikir vermişti ama özellikle “iki devletli çözüm” konusunda Blinken’ın bu ziyarette vereceği mesajlar yine de önemliydi. Ne yazık ki Blinken’dan güçlü bir “iki devletli çözüm” vurgusu duymadık. Dahası Filistin yönetimiyle de görüşen ABD Dışişleri Bakanı, ısrarlı sorulara “Şu anda en önemli şey acil insani yardım (özellikle temiz su ve elektriğin sağlanması), sonrasında yeniden yapılandırma, yeniden inşa ve ekonominin kalkındırılması” cevabını verdi. Kuşkusuz bu yardımlar, Gazze’de yaşanan durum düşünüldüğünde önemli ancak sorunun temeline inmediği için de

Yazının Devamı

Salgının parlayan yıldızı: Lancet

23 Mayıs 2021

Pandemi sürecinde tedavi yöntemlerinden, aşıların etkinliğine, virüsün yapısından, yaratabileceği tahribata kadar pek çok başlıkta araştırma yapıldı. Bu yayınların en güvenilir kabul edilenleri kuşkusuz “Lancet Tıp Dergisi”nde yayınlananlardı. Lancet öyle prestijli bir dergi ki, pandemi sürecinde ülkeler burada yayınlanan makalelere göre tedavilere yön verdi. Ancak Lancet, zaman zaman hata da yaptı. Dergi, yayınlandıktan sonrageri çektiği makaleler sebebiyle bazen tartışmaların odağına oturdu. Pandemide yıldızı parlayan Lancet’in Genel Yayın Yönetmeni Dr. RichardHorton’a, bu tartışmaları sordum...

Bir makalenin Lancet gibi prestijli bir dergide yayınlanması için belirli aşamalardangeçmesi gerekiyor. Bilim insanları makalelerini Lancet’e gönderiyor. Eğer editoryal kadroo makalenin orijinallik taşıdığını düşünüyorsa, o zaman ikinci aşamaya geçiliyor. Buna”harici inceleme” aşaması deniyor. Lancet dışındaki uzmanlardan bu makale hakkındagörüş bildirmeleri isteniyor. Her biri tıp eğitimli ve doktoralı dergi editörleri, bu

Yazının Devamı

Sonu baştan belli

16 Mayıs 2021

Tüm hafta, önce İsrail’in Mescid-i Aksa’ya müdahalesi, ardından İsrail polisinin Mescid-i Aksa ve Şeyh Cerrah’tan çekilmemesi üzerine Filistinlilerin eylemlerinin yayılmasını, Hamas’ın çok sayıda roket atışıyla İsrail kentlerini hedef almasını ve son olarak da İsrail’in Gazze’yi topçu atışlarıyla vurması sonucu ortaya çıkan insanlık dramını konuştuk.

Birleşmiş Milletler İnsani İşler Koordinasyon Ofisi (OCHA), sadece Gazze saldırısında 200’den fazla konutun yıkıldığını, 10 bine yakın Filistinlinin evlerini terk ettiğini açıkladı. OCHA, Birleşmiş Milletler’in insani trajedilerle ilgilenen kurumu. BM’nin bir de deyim yerindeyse insani trajedilere seyirci kalan organı var: Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi. İsrail’in en büyük destekçisi ABD, Konsey’den “İsrail’i kınama kararı” bile çıkmaması için direniyor. ABD, diğer 4 daimi ve 10 geçici üyeye karşı İsrail için canhıraş mücadele veriyor. ABD bu hafta iki kez Güvenlik Konseyi’nin bırakın karar almasını, bir “başkanlık

Yazının Devamı

Çekilme muamması

9 Mayıs 2021

Bu hafta başında Libya’ya adeta bir çıkarma yapıldı. Savunma ve Dışişleri Bakanları ile Genelkurmay ve MİT Başkanı bölgeye gitti. Libya Dışişleri Bakanı Necla Menguş, Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ile görüşmesinde Türkiye’ye Libya topraklarından çekilmesi için işbirliği çağrısı yaptı. Bu çağrı elbette sadece Türkiye için değil, tüm yabancı askerler ve yabancı savaşçılar içindi. Menguş’un bu çağrısının sebebi, Libya hakkında verilen bazı kararlar. Bunlardan biri 23 Ekim 2020 tarihli Libyalı tarafların Cenevre’de imzaladıkları anlaşma, diğeriyse 16 Nisan 2021’de BM Güvenlik Konseyi’nden çıkan karar...

Cenevre Mutabakatı 2021 Ocak sonuna kadar Libya’da ateşkesin sağlanması ve aynı süre içinde de tüm yabancı askerlerin, paralı savaşçıların ülkeden ayrılmasını öngörüyordu. Ancak üç aylık süre dolmasına rağmen ülkeden ne Sudanlı ne Çadlı ne de Rusya destekli olduğu bilinen Wagner güçlerine katılmış Suriyeli savaşçılar ayrıldı. Hal

Yazının Devamı

Yeni yol ‘tanıma’ mı?

2 Mayıs 2021

Beklendiği gibi oldu ve bu hafta Cenevre’de yapılan Kıbrıs toplantısından sonuç çıkmadı. Türk tarafı ilk kez masaya “iki devletli çözüm önerisini” koydu ve Rumlar da, beklendiği gibi bu öneriye “Hayır” deyince, BM Genel Sekreteri Antonio Guterres de “Zemin oluşmadı” diyerek toplantıyı bitirdi.

Aslında hemen herkesin bu konferansın sonucuna dair tahmini buydu. Örneğin, konferanstan hemen önce görüştüğüm İngiltere’nin eski Dışişleri Bakanı Jack Straw “Bildiğim tek şey, Rum tarafı iki kesimli, iki toplumlu yapıda ısrar edecek ve bu konferans da tıpkı geçmişte diğer toplantılarda olduğu gibi çökecek” diyordu. O, bu sözleri söylerken, İngiliz basınında “Birleşik Krallık hükümeti KKTC’yi tanımaya hazırlanıyor” şeklinde haberler dolaşıyordu. Deneyimli eski İngiliz Bakan, Cenevre’deki görüşmelerden olumsuz sonuç çıksa bile artık Birleşik Krallık’ın “Kuzey’i tanıma yönünde adım atması gerektiğini” düşünüyor. Straw,

Yazının Devamı

‘İki devletli çözüm’ ilk kez masaya geliyor

25 Nisan 2021

Kıbrıs’ın akıbeti için gözler Türk tarafının önerisi üzerine 27-29 Nisan’da Cenevre’de yapılacak “5+BM” toplantısında olacak. Toplantıya Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreteri Antonio Guterres, KKTC Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, Kıbrıs Rum Yönetimi Lideri Nikos Anastasiadis’in yanı sıra üç garantör ülke, Türkiye, Yunanistan ve İngiltere’nin dışişleri bakanları da katılacak.

Cenevre’de yeni bir müzakere masası kurulmayacak. Yani bu toplantı, son olarak 2017’de İsviçre’nin Crans Montana kentinde yapılan toplantıların devamı niteliğinde değil. Toplantının temel amacı, tarafların çözüm konusunda vizyonlarını ortaya koymakortak bir zemin var mı yok mu, bunu anlamak.

Federasyon defteri kapandı

Türk tarafı bu toplantıda “federasyon modelinin 53 yıldır müzakere edildiğini ancak bir sonuç alınamadığını” anlatacak, Rum tarafının gücü, iktidarı ve refahı paylaşmak istemediğini vurgulayıp vizyon olarak “eşit egemenliğe dayalı iki devletli çözüm” önerecek. Zaten Türk tarafı

Yazının Devamı

Tarih ve tekerrür

18 Nisan 2021

Bu haftaya damgasını vuran olay, hiç kuşkusuz Yunanistan Dışişleri Bakanı Nikos Dendias’ın Ankara ziyaretiydi. Ortak basın açıklaması güzel başladı... Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, nezâket cümleleriyle başlayıp, diyaloğun devamından, barış ve uzlaşı temennilerinden bahsetti. Ama söz Dendias’a geldiğinde, dinleyenleri şaşırtan cümleler salondaki havayı bir anda soğuttu.

“Türkiye egemenlik haklarımızı ihlal ediyor” diyerek başladı, “Böyle devam ederse Avrupa Birliği’nin Türkiye’ye yaptırım uygulayacağını” söyledi. Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu’nun bu sözlere net ifadelerle tepki göstermesi üzerine basın açıklaması bir anda karşılıklı atışmaya dönüştü. Aslında Türkiye-Yunanistan dosyasına yakından takipler edenler açısından olup bitenler o kadar da şaşırtıcı değildi. Zira geçmişte benzer tablolar çok görülmüş ve esasen tarih tekerrür etmişti.

‘10 yıl geriye gittik’

Örneğin 2011 yılında, dönemin Yunanistan Başbakanı Yorgo Papandreu’nun

Yazının Devamı

ABD’den sembolik destek

11 Nisan 2021

Bir süredir Ukrayna’nın doğusundaki Donbass krizini konuşuyoruz. Rusya’nın sınıra yaptığı yığınak, bölgede tansiyonu epey yükseltmişti. Geçen hafta krizin “bir kaza haricinde sıcak çatışmaya neden evrilmeyeceğini” gerekçelendirerek yazmıştım.

Bu haftaysa ABD’nin iki savaş gemisini Boğazlar’dan geçirip Karadeniz’e çıkaracağı bilgisi geldi. Washington yönetimi bu talebi 31 Mart’ta yazılı bir notayla Türkiye’ye iletti. Türkiye de Montrö Sözleşmesi çerçevesinde hafta başında o onayı ABD tarafına iletti. Türkiye, sözleşme çerçevesinde bu bilgiyi Karadeniz’e kıyıdaş ülkelerle de paylaştı. Bir ABD Savunma Bakanlığı yetkilisi, Karadeniz’e savaş gemisi göndermeyi planladıklarını açıklarken “ABD donanmasının Karadeniz’de rutin faaliyetler yaptığını ancak bölgeye savaş gemisi göndermenin Moskova’ya ‘ABD durumu yakından izliyor’ mesajı vereceğini” söylüyordu. Türkiye’den de bakıldığında ABD’nin bu hamlesinin

Yazının Devamı