Deniz Kilislioğlu

Deniz Kilislioğlu

deniz.kilislioglu@ntv.com.tr

Tüm Yazıları

Beklendiği gibi oldu ve bu hafta Cenevre’de yapılan Kıbrıs toplantısından sonuç çıkmadı. Türk tarafı ilk kez masaya “iki devletli çözüm önerisini” koydu ve Rumlar da, beklendiği gibi bu öneriye “Hayır” deyince, BM Genel Sekreteri Antonio Guterres de “Zemin oluşmadı” diyerek toplantıyı bitirdi.

Aslında hemen herkesin bu konferansın sonucuna dair tahmini buydu. Örneğin, konferanstan hemen önce görüştüğüm İngiltere’nin eski Dışişleri Bakanı Jack Straw “Bildiğim tek şey, Rum tarafı iki kesimli, iki toplumlu yapıda ısrar edecek ve bu konferans da tıpkı geçmişte diğer toplantılarda olduğu gibi çökecek” diyordu. O, bu sözleri söylerken, İngiliz basınında “Birleşik Krallık hükümeti KKTC’yi tanımaya hazırlanıyor” şeklinde haberler dolaşıyordu. Deneyimli eski İngiliz Bakan, Cenevre’deki görüşmelerden olumsuz sonuç çıksa bile artık Birleşik Krallık’ın “Kuzey’i tanıma yönünde adım atması gerektiğini” düşünüyor. Straw, görüşmemizde bu zeminde izlenmesi gereken yol haritasını da anlattı.

Haberin Devamı

Yeni yol ‘tanıma’ mı

Straw, “Ben artık Birleşik Krallık hükümetinin bir üyesi değilim; ama eğer hükümet gerçekten ‘tanımaya’ karar vermişse bundan memnun olurum. Birleşik Krallık artık AB’nin parçası değil ve kaybedecek bir şeyi yok” dedi. Eski Bakan, “Bu adım uluslararası tanımanın ilk adımı olabilir” ifadelerini de kullandı. Straw’a göre yol haritasında ilk aşama önce KKTC’ye direkt uçuşların başlatılması, daha sonra da Kuzey ile ticaretin düzenlenmesi olmalı. Straw, “Bu bir ‘de-facto’ tanıma olacak ve ondan sonra adım adım gidebiliriz” dedi.

Yeni yol ‘tanıma’ mı

Tanımaya Rusya engeli

Jack Straw’a göre, Birleşik Krallık gibi ülkeler bireysel adımlar atsa da Kuzey’in BM tarafından resmen tanınması uzun yıllar alacak. Bunun temel sebebi ise Birleşmiş Milletler’de veto hakkı olan Rusya’nın pozisyonu. Straw, “Rumlar tabii ki direneceklerdir. Din gibi pek çok farklı gerekçelerle onların arkasında duran Ruslar var. Güney Kıbrıs, Rus paralarının aklandığı, Rus finans sisteminin kendisini güvende hissettiği bir yer haline dönüşmüş durumda. Dolayısıyla bu fikri reddecekler ve Birleşmiş Milletler’de tanıma da yıllar alacaktır” dedi.

Haberin Devamı

Gelenekten skandala

İran siyaseti, bir süredir sızdırılan bir ses kaydıyla sarsılıyor. Ses kaydında İranlı ekonomist Said Lilaz’ın Mart ayında İran Dışişleri Bakanı Cevad Zarif ile yaptığı söyleşiden bir bölüm yer alıyor. O kayıtta Zarif’in Rusya ile ilgili “2015’te Nükleer Anlaşma’nın imzalanmasının son aşamasında, Moskova, anlaşmayı bozmaya çalıştı. Çünkü İran-ABD yakınlaşması, Rusya’nın çıkarlarına tersti” sözleri tartışma yarattı. Aynı kayıtta Zarif’in, ABD operasyonuyla öldürülen Kudüs Gücü’nün eski Komutanı Kasım Süleymani için kullandığı “Rusya’yı 2015 yılında Suriye’deki savaşın içine çeken Süleymani değildi. Tam tersi Rusya, İran’ın Suriye Savaşı’na müdahil olmasını sağladı. Suriye Savaşı, İran’ın ilişkilerine zarar veriyordu. Tüm bunlar, Nükleer Anlaşma’yı bozmak içindi” sözleri ise bambaşka bir tartışmayı ateşledi.

Yeni yol ‘tanıma’ mı

İran uzmanı Arif Keskin bu sohbetlerin İran’da “sözlü tarih” geleneğinin bir parçası olduğunu söylüyor. Buna göre görev süreleri biten bakanlarla söyleşiler yapılıyor ve bunların bir kısmı yayınlanıyor, sohbetin tamamı ise arşivleniyor. İran Cumhurbaşkanlığı Stratejik Araştırmalar Merkezi de Haziran’da seçimlerin yapılacağı ülkede, Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani döneminde görev alan bakanların hemen hepsiyle, Tahran’ın en ünlü kitabevinde bu sohbetleri yaptı. Ancak sadece Cevad Zarif’in ses kaydının, hatta o kaydın sadece bir bölümünün Londra merkezli “Iran International” sitesinde yayımlanmasıyla “Bunu kim, neden yaptı?” sorusu gündeme geldi. 

Haberin Devamı

Kaydı kim sızdırdı?

Bununla ilgili birkaç iddia var. İlki Cevad Zarif ve reformcuları zor durumda bırakmak için muhafazakâr kesimin bu kaydı sızdırdığı şeklinde. İkinci grup, Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani’nin çevresinin bu kaseti yaydığı görüşünde.

Arif Keskin, “Bu olay en çok onların işine yaradı, zira bu ses kaydı başarısızlıkla suçlanan Ruhani’nin başarısının önündeki en büyük engelin Devrim Muhafızları olduğunun kanıtıdır” diyor. Ülkede üçüncü grupta yer alan, yani bu kaydın sızdırılmasının yabancı istihbarat örgütlerinin işi olduğunu düşünenlerin sayısı da az değil. Tüm bu iddiaları Keskin’e sordum. İşte cevapları...

İddia-1: ABD istihbaratı sızdırdı

Keskin: “ABD ile nükleer müzakereler için çabalar sürerken bu kayıt İran Dışişleri Bakanı Cevad Zarif’in elini zayıflatıyor. ABD bunu istemez.”

İddia-2: İsrail-Suudi Arabistan istihbaratı devrede

Kesin: “İki ülke de nükleer müzakerelere karşı. Ses kaydını yayınlayan Iran International kanalı İngiltere merkezli ama iddia o ki Suudi Arabistan bu kanalı finansal olarak destekliyor.”

İddia-3: Rus istihbaratı yapmış olabilir

Keskin: “İran’da tam tersine Rusya karşıtı bir damarın olduğu ortaya çıktı, özellikle de reformcu kesimde. Bu da Rusya’nın İran’da kabiliyet alanını daraltıyor.”

Hindistan’da ikinci zirve Mayısta

Kovid-19 salgınında Hindistan’dan ürkütücü bilgi ve görüntüler geliyor. 1.2 milyar nüfuslu ülkede durumun vahametini Dünya Sağlık Örgütü verileri ortaya koyuyor: Geçen hafta dünya genelinde bildirilen 5 milyon 700 bin vakanın yüzde 38’i Hindistan’dandı. Bu oranın bir sebebi, kuşkusuz virüsün mutasyona uğramış olması. Mutant virüsle ilgili henüz daha ölümcül olduğuna dair veri yok, ama anlaşılan o ki, ülkede halen yüksek vaka ve ölüm sayıları sağlık sistemini çökertmişken, virüsün bu yeni tipi ülkede yeni bir yıkıcı etki yarattı.

Hindistan’ın Sars-Cov 2 varyantlarını araştıran ve ülkenin en önemli enstitülerinden Hücresel ve Moleküler Biyoloji Merkezi CCMB’nin Başkanı Dr. Rakesh Mishra “Şu anda tüm modellemeler ikinci dalgada zirvenin Mayıs’ta yaşanacağını gösteriyor. Zirve sırasında günlük vaka sayıları 500 bin ila bir milyonu bulabilir. Bu bildirilmeyen vakalar hariç. Yetersiz veri mevcudiyeti nedeniyle tam olarak tahmin edemiyoruz.” diyor.

Ülke geriye gitti

Hintli gazeteci Coreena Suares, salgından en çok etkilenen bölgenin Yeni Delhi olduğunu, bölgede tüm sağlık altyapısının çöktüğünü anlatıyor. Ülkede pek çok eyaletin gece sokağa çıkma yasağı ve hafta sonu kısıtlaması kararı aldığını ancak bunların da vaka sayılarına etki etmediğini belirtiyor. Suares, “Vahşi ikinci dalga ile Hindistan ekonomik olarak birkaç yıl geriye gitti” dedi. Geçen yıl bu dönemde olduğu kadar büyük bir darbe almasa da salgının ikinci dalgasının da Hindistan ekonomisini sarsacağına kesin gözüyle bakılıyor.

Ülkenin salgın raporu
(Sağlık Bakanlığı 1 Mayıs verileri)

Nüfus: 1.3 milyar
Aktif günlük vaka: 3.2 milyon
Günlük vaka: 98 bin 482
Toplam vaka: 18.7 milyon
Günlük ölüm: 3 bin 523
Toplam ölüm: 211 bin 853 

Nüfusun yüzde 11.8’i aşılandı

Nüfusun yüzde 11.84’ü aşılandı

Toplam aşılama: 154 milyon (1 ve 2 doz dahil)

Toplumsal bağışıklık için 910 milyon aşılanmalı

Kullanılan aşılar: AstraZeneca/Oxford ve Bharat Biotech/Covaxin

İç talebi karşılamak için AstraZeneca ihracatı durdu

Bharat Biotech talebe yetişemiyor

Nisan’daRus Sputnik V aşısı acil kullanım olayı aldı