Zarife Hanım bu dünyadan göçeli, bizim ev pek bir sessizleşmişti. Sabahları haydi kalkın diye patırtı koparan, balkona gelen kuşları görünce heyecanla cama koşan, İstanbul dönüşü ‘Saatlerce neden beni evde bıraktınız?’ diye söylenen Zarife Hanım evdeki neşeydi, yaşam sevinciydi.
Geçtiğimiz hafta, işte o yaşam sevincini Kurtaran Ev’in Instagram hesabında (kurtaranev) bize bakan kapkara muzur bir suratta yakaladık. Araba motoruna girecek kadar çılgın, kuyruğun ucunu kaptırmasına rağmen takmayacak kadar rahat, her gördüğünün üstüne tırmanacak kadar sevgi dolu.
Hemen telefona sarıldık, içimiz pırpır, acaba bizden hızlı davranıp sahiplenen oldu mu diye bir endişe.
Minik tüy yumağı
Telefonu, ilanı paylaşan Türkan Hanım açtı. Bizim muzur, diğer iki minik muzurla onun balkonunda geçici ikamete devam ediyorlarmış. Hikayesini anlattı muzurun. Amma velakin Kuşadası’nda olduğumuzu duyunca bir duraksadı “Ben dedi, takip edebilmek, mutlu olduklarından emin olmak istiyorum yavrucakların. Dolayısı ile İstanbul içi talepler tercihimiz.”
Arjantin’in en büyük şehri olan Buenos Aires aynı zamanda Güney Amerika’nın da en büyük şehirlerinden. Biraz Avrupalı biraz da Güney Amerikalı. Eğlenmeyi, yemeyi, içmeyi, müziği, dansı, sanatı özetle hayattan zevk almayı bilen, çok kültürlü bir şehir burası. Şehrin adının Türkçe meali nedir diye merak edenler için ‘Güzel Havalar’. Yani adı bile beklentiyi yükselten cinsten.
Harika restoranları ve dükkanları, görmeye değer müzeleri, muhteşem parkları, dikkat çekici gece hayatı, İtalyan, Fransız ve İspanyol esintili mimarisi, geniş caddeleri ve heykelleri ile bu şehir sizi kesinlikle büyüleyecek.
Bunlara bir de tangonun ritmini, futbol statlarından yükselen tezahüratları ama daha da önemlisi vizesiz gidilebilmesi ve günlük otel dahil 110-140 dolar gibi bir bütçenin yeterli olmasını eklerseniz büyüsü daha da artacaktır.
Kaç gün kalalım, ne yapalım?
Bir hafta ideali, ancak fazla vaktiniz yoksa dört tam gün de yeterli olacaktır. Ekim ayında
"Ne olacak bu memleketin hali?” diyenlere, yurdum insanı var oldukça bu memlekete bir şey olmaz derim yıllardır. Tecrübe ile sabittir. Tam karamsarlık çökerken ruhuma, tüm eksiklere, kösteklere rağmen mucizeler yaratan yurdum insanını hatırlarım, o ruhumu saran kara bulutlar dağılır, umudun ışığı aydınlatır yolumu.
Bu kez o ışığı güzel yurdumun en doğusunda, Sarıkamış Ormanları’nda, Şimal, Ateş ve Hazan’ın memleketinde yakaladım. Şimal güzeller güzeli bir bozayı, Ateş bir kurt ve Hazan ise yerinde duramayan bir vaşak.
Sarıkamış Ormanları’nda yaşam savaşı veren yaban hayatın umudunun adı bölgede 2006’dan beri çalışmalar yürüten Kuzey Doğa Derneği Başkanı Prof. Dr. Çağan Şekercioğlu. Yapılanları anlatırken gözlerinin içi gülüyor Çağan Hoca’nın.
İnsan baskısından olumsuz etkilenen bölgede pek çok bitki ve hayvan türünün yaşamı tehlike altında. Bazı türler ise maalesef çoktan yok olmuş durumda. Mevcut endemik türlerin sayısı her geçen gün azalmakta. İşte tam da bu nedenlerle yapılan her
Kars, Anadolu’nun Kafkasya’ya açılan kapısı, Bagratlı Krallığı’na ve Güneybatı Kafkasya Cumhuriyeti’ne başkentlik yapmış, kadim şehir. Şimal, Ateş ve Hazan’ın memleketi burası. “Onlar kim?” diyorsanız, Şimal bir bozayı, diğerleri ise bir kurt ve vaşak. Geçtiğimiz hafta 20 yılı aşkın süredir bölgede çalışmalar yürüten Prof. Dr. Çağan Şekercioğlu eşliğinde, bu üçünün izini sürdük.
Onların hikayesi pazartesi günü bu satırlarda olacak.
Bu arada gitmişken Boyner ve National Geographic iş birliği ile hayata geçirilen “Bugün Var, Yarın Yok Olmasın” isimli projesi kapsamında, Sarıkamış’ta bu üçünün izini sürdük. Gitmişken de Kars ve Ani’yi de meslektaşım Bengül Toprak ile keşfe çıktık.Adı Karsaklardan gelen Kars, Türkiye’deki en eski Türkçe il adına sahiptir. Tarihi MÖ 5000’lere uzanan bölgeye Huriler, Urartular, İskitler, Partlar, Sasaniler, Romalılar, Selçuklular, Gürcüler, Moğollar, Karakoyunlar, Akkoyunlar
Geçtiğimiz hafta ‘Kim kurtaracak güzel yurdumun seyahat acentelerini?’ diye başlamış ve ‘Eğer önlem alınmaz ise seyahat acenteleri güçlerini yitirince Türk turizmi de dev sermayeli yabancı turizm şirketlerinin insafına kalacak’ diye bitirmiştim.
Mutlaka duymuşsunuzdur. Rusya, AB üyesi ülkelerin yaptırımlarına cevap olarak Avrupa’ya gaz akışını kesti. Avrupa’yı da ısınma telaşı sardı doğal olarak. Odun satışı yapan kimi şirketlerin değeri yüzde 700 arttı. Elektrik fiyatlarında rekor artış bekleniyor. Kısaca ufukta bir ısınma krizi var. Durum bu olunca da Avrupalı dev turizm şirketleri gözünü sömürülecek kötü yönetilen, zayıf pazarlara çevirdi. Soruna bulunan çözümlerden biri ise vatandaşlarına Türkiye gibi ılıman bölgelerde, beş yıldızlı otellerde her şey dahil günlüğü 20 ila 30 euro’ya gelen uzun tatil paketleri sunmak. Turizm basınında yer alan haberlere göre, Alman pazarında uçak dahil beş yıldızlı otel konaklamalı 22 günlük Antalya paketi 599 euro’ya sunulurken; 4-5
Balayı, normal şartlar altında, hayatınızda bir kere yapacağınız ve unutulmaz olmasını arzuladığınız bir gezi, bir kutlama... Birbirlerine bir evlilik akdi ile bağlanan çiftin çıktıkları uzun yolculuğun ilk adımı, bir mahremiyet ve odaklanma zamanı. Balayında, siz ve eşiniz tamamen birbirinize ve birlikteliğinizin yarattığı mutluluğa odaklanıyorsunuz.
Özetle, balayından vazgeçmek, bundan sonra birlikte bir yaşam süreceğiniz o yeni hayata geçişteki ilk adımı, sadece ikinizin paylaşacağı o değerli özel zamana sahip olma fırsatını kaçırmak demek.
Dolayısı ile yakın-uzak, ucuz-pahalı, sakin-çılgın fark etmez, imzaları atar atmaz kaçın bir yerlere ve yeni hayatınızın ilk günlerini sadece ikiniz, baş başa geçirin.
Ekim ayı için seçtiğim, muhteşem zaman geçireceğiniz ve de vize gerekmeyen beş balayı destinasyonu aşağıda.
Şimdiden mutluluklar dilerim…
Güney Afrika Cumhuriyeti
1 TL’nin 1 ZAR’a eşit olduğu Güney Afrika sunduğu birbirinden farklı ve zıt seçenekler ile sizi büyüleyecek. Cape Town, Johannesburg ve safari parklardaki ultra lüks oteller,
Ben turizme başladığımda sektörün bileşenleri birbirine saygı ve sevgi ile yaklaşırdı. Herkes birbirini kollar, durmaları gereken yeri bilirdi. Ne oldu, ne zaman oldu, neden oldu da, herkes birbirinin kuyusunu kazar oldu, bir türlü çözemiyorum.
Ciddi vergi kaybı
Şaka gibi ama bugün seyahat acentesine 500 dolar fiyat veren bir otel, aynı oda için doğrudan arayan misafire 300 dolar vermekte herhangi bir sorun görmemekte. Bir başka otel ise Türkiye’deki bir acenteye 600 dolar’a ve opsiyonsuz verdiği odayı, Amerika’daki seyahat acentesine bir hafta opsiyonla 350 dolar vermekte. Rezervasyonu Amerika’dan yapan misafir ayrıca otelin lokanta ve barlarında geçerli 100 dolar’lık bir de hediye çeki almakta.
Daha da kötüsü var. İnternet üzerinde rezervasyon kabul eden sistemler ile çalışan oteller, bu kan emici sistemlere hem seyahat acentelerinden daha düşük fiyat vermekte hem de bu düşük fiyat üzerinden yüzde 10 ile yüzd 40 arası komisyon ödemekte.
Ekimin ilk hafta sonu dostlardan Anadolu’nun farklı kentlerindeki otellerden
Yazın bitmesine, dayanılmaz sıcakların veda etmesine dolayısı ile de cennet köşelerde huzurlu ve dingin günlere az kaldı. Sonbahar; sakin sahillerde ya da sessiz vadilerde sevgilinizle el ele yürüyüşler yapmak, ılık denizin teninizi okşayışını hissetmek, kızıl ve sarının tüm tonlarının gözünüzü kamaştıracağı ormanlarda kaybolmak, huzur dolu koylarda salınan teknelerde günbatımının keyfini çıkarmak için olduğu kadar, karlar yolları kapamadan önce görülecek yerler için de en uygun mevsim. Sonbahar aynı zamanda şehre dönüşün, kültür ve sanat dolu günlerin de başladığı dönem. Haydi gelin yaz bitmeden yapılacaklara bir göz atalım beraberce...
Kazdağları
Hera, Afrodit ve Athena arasındaki, tarihin ilk güzellik yarışmasına ev sahipliği yapar bu görkemli dağlar. O zamanki adı ile İda, tanrıların mekanıdır. Truva’nın tarihini değiştiren Paris’i, babası Priamos bu dağlara terk eder şehrini kurtarmak için. Ve yine bu dağlardan izler yıllar sonra tanrılar ünlü Truva savaşını. Tertemiz akan şelaleler, Küçükkuyu,