SEYAHAT ACENTELERİNİ KİM KORUYACAK?

Ben turizme başladığımda sektörün bileşenleri birbirine saygı ve sevgi ile yaklaşırdı. Herkes birbirini kollar, durmaları gereken yeri bilirdi. Ne oldu, ne zaman oldu, neden oldu da, herkes birbirinin kuyusunu kazar oldu, bir türlü çözemiyorum.

Ciddi vergi kaybı

Şaka gibi ama bugün seyahat acentesine 500 dolar fiyat veren bir otel, aynı oda için doğrudan arayan misafire 300 dolar vermekte herhangi bir sorun görmemekte. Bir başka otel ise Türkiye’deki bir acenteye 600 dolar’a ve opsiyonsuz verdiği odayı, Amerika’daki seyahat acentesine bir hafta opsiyonla 350 dolar vermekte. Rezervasyonu Amerika’dan yapan misafir ayrıca otelin lokanta ve barlarında geçerli 100 dolar’lık bir de hediye çeki almakta.

Daha da kötüsü var. İnternet üzerinde rezervasyon kabul eden sistemler ile çalışan oteller, bu kan emici sistemlere hem seyahat acentelerinden daha düşük fiyat vermekte hem de bu düşük fiyat üzerinden yüzde 10 ile yüzd 40 arası komisyon ödemekte.

Ekimin ilk hafta sonu dostlardan Anadolu’nun farklı kentlerindeki otellerden grup fiyatlarını istettim. İsimleri bende saklı otellerden biri acenteye 1000 TL olarak verdiği odayı, internet üzerinde satış yapan rezervasyon sitelerinde hem de münferit misafirlere 750 TL’ye sunmaktan gocunmuyor. Bu arada gruplar için daha da düşük fiyat sözü vermekte. Ve en acısı, otel bu rakamlar üzerinden bu siteye bir de çok yüksek bir komisyon ödemekte.

Kıssadan hisse, bu saçma sapan çalışma yöntemi, sadece misafirlerin yurdum acentelerine olan güven ve sadakatini zedelemekle kalmıyor aynı zamanda, ülkemiz adına çok ciddi bir de vergi kaybına neden oluyor.

Acenta yoksa tek başınasınız

Eskiden yurdum otelleri ve diğer hizmet sağlayıcılar doğrudan talepte bulunanlara; acentelerden daha yüksek bir fiyat verirlerdi. Dolayısı ile misafirler de tüm hizmetleri profesyonelce ve birbirleri ile uyumlu bir şekilde planlanmış olarak bir seyahat acentesinden alır, sorun çıktığında da tek muhatapları acente olurdu.

Acentelerde, programlarında bir sorun çıktığında, yarattıkları hacim nedeni ile hizmet sağlayıcılardan hesap sorma gücüne sahipti. Ancak son yıllarda misafirler bilinçli bir şekilde başta uçak ve oteller başta olmak üzere tüm hizmetleri ayrı ayrı almaya teşvik edilmekte ve bir sorun çıktığında da milyonlarca dolarlık güce sahip bu kuruluşlar karşısında tek başlarına kalmaktalar.

Bugün seyahat acenteleri paket tur kapsamında; misafire taahhüt ettikleri hizmetlerin acentenin iflası da dahil olmak üzere herhangi bir nedenle verilmemesi veya taahhüt edilen şekilde verilmemesinden kaynaklanabilecek sorumluluklarını sigorta ettirmek zorunda.

Peki ya oteller ve diğerleri?

Yalnız bırakılanlar sadece misafirler değil, oteller ve havayolları tarafından acımasızca sistem dışına itilmeye çalışılan acentelerde çalışan on binlerce donanımlı turizmci de yalnız. Ve eğer ilgili ve yetkili makamlar bu konuda bir düzenleme yapmaz ise pek de uzak olmayan bir zamanda onlar da işsizler ordusunun bir neferi olacak. Ve yurdum acenteleri güçlerini yitirince de Türk turizmi dev sermayeli yabancı şirketlerin insafına kalacak.

Tarihe not düşmek adına…