6 Şubat 4.17’de zaman durdu ve 30 fidan düştü toprağa
Ateş düştü Ankara’ya, Antalya’ya, Kuşadası’na, Bursa’ya, Istanbul’a, Muğla’ya, Nevşehir’e, Urfa’ya.
44 kişiydiler. Hepsi umut doluydu, heyecan doluydu, neşe doluydu, hepsinin gelecek planları vardı. Anaları vardı, babaları vardı, kardeşleri vardı, dostları vardı, sevdicekleri vardı.
6 Şubat 4.17’de zaman durdu ve 30 fidan soldu. En yaşlısı 62’i en genci 23 yaşındaydı.
Kimi bölgeyi çalışma lisansına ekletmek, kimi ise mesleğe kabul için katılmıştı eğitim gezisine.
*
Carolina, Kolombiyalı’ydı. Istanbul’a gelmiş, aşık olmuş, bizden biri olmaya karar vermişti. Kocası Erhan’da rehberdi.
Aykut, Ürgüp’lüydü.
Uzun zamandır ‘2023’te Okunacak Kitaplar Listesi’ yapmayı düşünüyordum. Bu hafta sonuna kısmetmiş... Kara kaplıya not aldığım isimlerden oluşan liste uzun, dolayısı ile hepsini buraya sığdırmak mümkün değil. Ben de aralarından ufak bir seçmece yaptım. Keyifli okumalar!
‘İnsan Geleceğini Nasıl Kurar?’
Kitap sanırım geçen yılın başlarında yayınlanmıştı. Hedeflerimizi tespit ve gerçekleştirmede nasıl bir yol izlemeniz gerektiğini konu alan kitapta, “Bir hedef bulacaksınız, o uğurda çalışacaksınız, hedefinizi gerçekleştirmek için bir yol arayacaksınız, yol yoksa da o yolu yapacaksınız. Bir defa geçtiğiniz yoldan da bir daha geri dönmeyeceksiniz. Çünkü lüzumsuz geri dönüş başarısızlıktır, tekrara düşmektir, ufku kapatmaktır. Hedef bulmak, yol açmak ve aynı yoldan geri dönmemek... Hayattaki gayemiz budur” demekte Ortaylı...
‘+1, Kendine Değer Katabilmek’
Levent Uysal tanıdık bir isim. Nişantaşı Üniversitesi’nin kurucusu. Düşünceleri ve konulara yaklaşımı alışılageldiklerimizin dışında.
Gelecek yüzyıllarda “21’inci yüzyılın ilk çeyreğine damgasını vuran ne?” diye sorulduğunda, cevap kesinlikle “Pandemi” olacak. Turizm de bundan payına düşeni aldı ve karantinalar, seyahat kısıtlamaları sektöre ciddi zararlar verdi, alışkanlıkları değiştirdi, seçenekleri farklılaştırdı. 2023 esasında bu yeni dönemin ilk sezonu. Araştırmalar, yerelliğin, nostaljinin, gastronominin, ruhsal deneyimlerin, alışılmamış her şey dahil tesislerin, sıra dışı havalimanı bekleme salonlarının, çevrim dışı olmanın yeni tatil tercihleri olacağını göstermekte.
Booking.com’un yaptırdığı bir araştırma 2023’te tatile çıkacakların yüzde 88’inin nostaljik bir kaçamak, yüzde 47’sinin sıra dışı bir yemek, egzotik yiyecekler, yüzde 44’ünün manevi deneyimler, yüzde 66’sının iş yerleri ile bağlarını kesmek, yüzde 55’inin ise çevrim dışı bir tatil, istediğini göstermiş.
Nostaljik programlar
Bu yıl 80 ve 90’lı yılların destinasyon ve tercihlerinin öne çıkması bekleniyor. Eğlence parkları, aile ziyaretleri, maaile
Yine bir seyahat ve ilk defa gittiğiniz bir şehir. Her ne kadar yola düşmeden bir ön çalışma yapmış, bir yığın yorumu okumuş olsanız da listenizde hâlâ cevaplanmamış sorular var. Ek olarak o çok istediğiniz konser bileti konusunu ve herkesin tavsiye ettiği restorandaki rezervasyonu da halletmek mümkün olmamış. Uçaktan indiniz ve aklınızda bu sorularla otel yolundasınız. Tanıdık geldi mi?
Bunlar benim için yıllardır sorun değil. Dünyanın her yerinde kaldığım otellerde, benden yardımlarını esirgemeyen melekler var. Otelinize girer girmez yakalarındaki çapraz altın anahtarlardan hemen fark edeceksiniz onları.
Resepsiyona yakın bir noktada kendilerine ait bir çalışma alanları olan bu çözüm meleklerinin tek amacı o şehre yolu düşenleri mutlu bir şekilde geri göndermek. Onlar ülkelerini, şehirlerini en az bir turist rehberi kadar iyi tanıyan, tüm sektör paydaşları ile iyi ilişkilere sahip, mesleki gelişimlerine önem veren, dünyanın farklı noktalarında çalışan meslektaşları ile bağlantılı sıra dışı profesyoneller.
Derste kullandığım “Ön
“Bu yeme-içme işi gittikçe önem kazanmakta. Artık insanlar sadece doymak değil, gittikleri bölgenin ya da ülkenin mutfağını da deneyimlemek istiyor.Gastronomi turizmi son yıllarda tüm dünyada hızla yayılmakta” diye yazmışız 2021 Ağustos’unda ve iki ay sonra da bir başka yazıda, ““Dünyanın üçüncü büyük mutfağı bizim” diyoruz, “Ama bir tane Michelin yıldızlı lokantamız yok nedense” diye eklemişiz. Farklı sektörlerden kuruluşların doğrudan ya da dolaylı katkıları ile son iki yılda bu gastronomi konusunda bayağı bir adım atıldı güzel yurdumda. Mesela biri iki yıldızlı, dördü bir yıldızlı, 10’u Bib Gourmand ve 38’i de tavsiye edilen olmak üzere 53 restoran ile Michelin Rehberi’ndeyiz artık. Unutmadan bir de yeşil yıldızlı restoranımız var. Yeni mekanlar birbiri ardına kapıları açmakta, doymak için değil de keyif almak için gelen misafirlerine. Malum, yiyecekleri hazırlama ve sunma sanatı, iyi ve doğru yeme bilimi, yeme işinin kültürle harmanlanmış hali gastronomi.
Önümüzdeki
Geçtiğimiz hafta Feriye’de gazeteci-yazar Elif Ergu Demiral moderatörlüğünde düzenlenen bir panele katıldım. Beslenme uzmanı ve sürdürülebilir yaşam aktivisti Dilara Koçak, şef ve sosyal girişimci Ebru Baybara Demir ile ilk Michelin yıldızlı şeflerimizden Maksut Aşkar’ın konuşmacı olduğu panelin konusu yurdum sofralarının vazgeçilmez tadı bulgurdu. Hani şu yıllardır kendini şehirli diye tanımlayan kesimin dudak büktüğü, kadim yiyecek bulgur.
Etkinliğin ev sahibi ise coğrafi işaretli Mardin Bulguru’nu Filiz markası ile sofralarımıza ulaştırmak için yola çıkan Barilla Gıda idi. Panel sonrası şeflerin, Mardin Bulguru ile hazırladığı tatları denedik. Her biri muhteşemdi!
Ünlü şeflerin menülerine girince biz şehirlilerin dikkatine çeken, az bilinen kadim tat bulgur huzurlarınızda.
Buğday
Günümüzde hâlâ var olan emmer adındaki bir ata bitkiden evrilen, bugün ekmeklik ve makarnalık olarak iki ana grupta, 25 bin kadar farklı çeşidi olan, insanlar tarafından Bereketli Hilal denen coğrafyada evcilleştirilen ilk sekiz bitki
Yeni yılın son haftası Nişantası Üniversitesi’ndeydim. Üniversitenin kurucusu Dr. Levent Uysal ile Nişantaşı Üniversitesi’ni, kitaplarını, ama en çok da turizmi konuştuk. Uysal turizm kökenli bir akademisyen. Dolayısı ile iki turizmci bir araya gelince İstanbul’dan, Kayseri’ye, oradan da Dubai ve Londra’ya uzanan ama en çok da Uysal’ın memleketi Mersin’in konuşulduğu güzel bir sohbet oldu.
Birbirinden farklı konulara değindiğimiz, bu uzun ve renkli sohbetimizi ne yazık ki bir yazıya sığdırmak mümkün değil. Dolayısı ile de bu hafta Mersin’i konuk ettik Seyyah-ı Alem’e... İşte Uysal’ın anlatımıyla Mersin...
Neden gidelim?
Öncelikle ben Mersinliyim ve Mersin bence Türkiye’nin en güzel şehri. Mersin; denizi, yeşilin mavi ile birleştiği tertemiz koyları ve derin tarihinin yanı sıra bir gastronomi merkezi... Aradığınız ister tarih ister gastronomi ya da doğa ile iç içe vakit geçirmek olsun, tamamının karşılığı Mersin’de kesinlikle var. Suriye’den, Girit’ten, tüm yurdum şehirlerinden göç almış bu topraklar
Karlankuş yuva yapar Ağacın doruğunda Vay olsun bekârlara Kalandar soğuğunda
Her ne kadar artık resmi işlerde miladi takvimi kullanıyor olsak da, Anadolu’da sosyal hayatta hâlâ, yüzyıllara dayanan tarım ve hayvancılık tecrübelerinin eseri halk takvimleri kullanılmakta, planlar bunlara göre yapılmakta. Geçtiğimiz cuma günü de Doğu Karadeniz insanı halk takvimine göre Kalandar’ı yani Yeni Yılı’n gelişini kutladı.
Kalandar’ın kökeni Doğu Karadeniz bölgesinde Ocak ayının 13’ünü 14’üne bağlayan geceye ve bu gece ile başlayan aya halk takviminde ‘Kalandar’ adı verilmekte. Amaç yeni yılı beraber karşılamak, eğlenmek, hoşça vakit geçirmek ve bereketli bir yıla adım atmak. Her ne kadar kimileri kutlamalarda farklı kıyafetler giyildiği, kapı kapı dolaşılarak konu komşudan bir şeyler toplandığı için Kalandar’ı batı dünyasının Cadılar Bayramı’na benzetse de, bu kutlamalar yüzyıllara dayanan yerel kültürün bir parçası ve kökeni de büyük bir olasılıkla bölgedeki Pontus