“Eşimden ayrıldıktan sonra uzun zaman hiç kimseyle ilişkim olmadı.
Bundan 3 ay önce bir sosyal paylaşım sitesinden bir adamla tanıştım. Bir süre chatleştikten sonra birbirimize yakınlık duyduk. Sonra da buluşmaya başladık.
Bundan iki hafta önce bana evlenme teklif etti. Ben de düşüneceğimi hemen karar veremeyeceğimi söyledim.
Bir gün sohbet sırasında sabahları işe gitmek için uyanmakta zorluk çektiğimden söz ettim. Ertesi gün bana saatli ve alarmlı bir radyo hediye etti.
Bu düşünceli davranışı beni çok mutlu etmişti. Ama niyet farklıymış. Bir akşam çok ısrar edince bende kalmasına izin verdim.
Bir süre daha arkadaşlığımız devam etti. Ancak bazı davranışlarından hoşlanmadığım için onunla yapamayacağımı anladım.
Kendisine ‘Evlenmeyi düşünmediğimi, bu arkadaşlığı da bitirmek istediğimi söyledim. Bana çok sinirlendi. ‘Bu ilişki ancak ben istersem biter,’ dedi ve çıkıp gitti.
Ertesi gün bana ondan bana bir mail geldi. Mailde ‘Benden ayrılırsan birlikteliğimizi internette görürsün. Görüntülerin elimde, artık ben istemeden benden ayrılamazsın,’ diyordu.
Zaman zaman sevdiklerimizle ilgili genellemeler yapıyoruz.
Bu genellemeler negatifse sevdiğimiz insanı hem kırıyor hem de tanımlıyoruz.
Böylece hiç farkına varmadan ve hiçbir neden yokken evde mutsuzluk rüzgarları esiyor.
Çünkü bu negatif değerlendirmeler karşımızdaki insanı kırdığı gibi olumsuz düşünceleri de tetikliyor.
Bu da tartışmaları kaçınılmaz kılıyor. Çünkü bir insanı en çok mutsuz eden şeylerden birisi onun kişiliği hakkında yapılan olumsuz değerlendirmelerdir.
Zaman içerisinde bu negatif genellemeler bir alışkanlık haline dönüştüğünde, bu davranışımızla sevdiklerimize ne denli zarar verdiğini fark edemiyoruz.
Ayrıca negatif genelleme yapanlar kendilerine de aynısının yapılacağını garanti ederler.
***
“19 yaşında bir genç kızım. Üniversite sınavlarına hazırlanıyorum. Bir de 12 yaşında bir erkek kardeşim var.
Biz 4 kişilik bir aileyiz. Annemle babam bir süredir anlaşamıyorlardı. Sonunda babam evi terk etti.
Bir aydır eve gelmiyor. Biz sofraya artık babam olmadan oturuyoruz. Bunun benim ve kardeşim için ne kadar zor olduğunu bilemezsiniz.
Kardeşim, babam gittikten sonra tamamen içine kapandı. Hiç konuşmuyor. Okuldan gelir gelmez odasına gidiyor.
Annem biz üzülmeyelim diye elinden geleni yapıyor. Babamla sadece hafta sonları ve dışarıda görüşüyoruz.
Eski günleri düşündükçe içim yanıyor.
Ailece hep birlikte olduğumuz günler gözümün önünden gitmiyor. Yaz tatillerini anımsıyorum.
Neşeli günlerimiz artık çok gerilerde kaldı. İçimdeki son umut da bugün söndü.
“27 yaşında bir kadınım. Eşimle evleneli 4 yıl oldu. Eşim, uzun zamandır eve gelir gelmez yemek bile yemeden bilgisayarını alıp odasına gidiyor ve kapıyı kapatıyordu.
Hafta sonları da bu durum aynen devam ediyordu. Ben başlangıçta şüphelenmedim. ‘Çalışıyordur,’ diye düşünüyordum.
Ama bazen sabahlara kadar bilgisayarın başında kalınca ve işe de geç gitmeye başlayınca benim şüphelerim arttı. Ayrıca son zamanlarda bana karşı olan davranışları da değişmişti.
O iş yerinde olduğu bir gün bilgisayarının internet geçmişine bakınca onun cinsel içerikli site merakını anladım. Kendimi çok kötü hissettim. İhanete uğradığımı ve çaresiz olduğumu düşündüm. Kimseye de anlatamadım.
Birkaç gün sonra bunu kendisiyle konuşmaya karar verdim. Uzun süre tartıştık. Bu sitelere artık girmeyeceği sözünü verdi. Ama aradan iki gün geçmeden aynı alışkanlığına yeniden döndü.
Bu konuyu onunla tekrar konuşmaya çalıştım. Ama o bana küfrederek ‘Sana istediğini alıyorum, rahat yaşıyorsun, benim ne yaptığım seni ilgilendirmez,’ dedi.
Ertesi gün evden ayrılmayı düşünüyordum. Ona bir şans daha vermek istedim. Gönderdiğim mesajda ‘Böyle devam edersen evi terk edip annemlere gideceğim,’ diye yazdım.
O be
İnternet her türlü bilgiye hızlı ve kolay ulaşma olanağı kazandırdı.
Ayrıca internet üzerinden bir habere ulaşmanız ve o haberle veya habere konu olan kişilerle ilgili yorum yapmanız ve düşüncelerinizi açıklamanız saniyeler içinde gerçekleşebiliyor.
Ancak internet üzerinden yazdığınız bir yazı veya bir yoruma dünyanın diğer ucundaki insanlar bile anında ulaşabiliyor. Ve yazdıklarınız kalıcı hale geliyor. Bu internetin ne denli etkili olduğunu gösteriyor.
Bazen yorum adı altında öyle şeyler yazılıyor ki bu durum gerçekten ciddi bir sorun oluşturuyor.
Örneğin bir sanatçının yaptığı bir müzikle ilgili olarak öyle hakaret içeren yorumlar görüyorum ki gerçekten çok üzülüyorum.
Görüştüğüm birçok sanatçı ve yazar arkadaşım bu durumdan çok şikayetçi…
Hiç kimsenin “İnternette ben aklıma geleni yazarım, bu benim düşüncem,” deme hakkı yoktur. Herkesin, bireyin kişilik haklarına saygı gösterme zorunluluğu vardır.
İnternet üzerinden de olsa hakaret suçunun cezası Türk Ceza Kanunun 125.maddesinde düzenlenmiştir. Hakaret eden kişi başka isim de kullansa, rumuz da kullansa cezadan kaçamaz.
“21 yaşında bir genç kızım. Sevdiğim gençle bundan 2 ay önce nişanlandım. Onun da beni sevdiğini sanıyordum.
Ama yanılmışım. 10 gün önce bir arkadaşım aradı. Nişanlımı bir kızla birlikte el ele yürürken gördüğünü söyledi. Bunu duyunca çok üzüldüm. Önce inanmak istemedim.
Sonra iki gün boyunca arkadaşımla birlikte evine yakın bir yerde arabada bekledik. Gerçekten o kızla eve girdiğini gözlerimle gördüm.
Bir süre sonra dayanamayıp evine gittim. Uzun süre kapı açılmadı. Ben ısrarla zili çalmaya devam edince kapıyı açmak zorunda kaldı. ‘Bana bunu neden yaptın’ diye bağırdım. Uzun süre karşılıklı bağrıştık.
Sonunda o bana ‘Kızım kusura bakma, ben evlenecek adam değilim. Artık başkasını seviyorum, defol git,’ dedi.
Sonra da yüzüğünü çıkartıp bana uzattı. Neye uğradığımı şaşırdım. Hızla ağlayarak oradan ayrıldım. Aileme ne diyeceğimi bilemiyorum. Bunu da onun yanına bırakmayacağım. Haklarımı öğrenip dava açmak istiyorum.”
***
Değerli okurum öncelikle şunu söylemeliyim ki bu nişanın bozulması sizin için çok iyi olmuş.
“24 yaşında üniversiteyi yeni bitirmiş bir genç kızım. Okulu bitirir bitirmez babamın şirketinde çalışmaya başladım.
İki yıldan bu yana çıktığım arkadaşımla da 4 ay önce nişanlandım. Nişanlımı çok seviyorum. En kısa zamanda seneye ilkbaharda evlenmeyi düşünüyoruz.
Ancak karşıma önemli bir problem çıktı.
Babam geçen hafta beni yanına çağırıp ‘Bak kızım sahip olduklarımızı büyük emeklerle kazandım. Sana aldığım iki dairenin değeri bile büyük bir servet… Evleneceğin adamın hiçbir şeyi yok. Mutlaka bir evlilik sözleşmesi yapmanı istiyorum. İlerde ne olur ne olmaz. Ayrılırsan senden hiçbir şey alamamalı,’ dedi.
Kaç günden beri gözüme uyku girmiyor. Bunu nişanlıma nasıl söyleyeceğimi bilemiyorum. O hassas bir insan onu kırmaktan korkuyorum. Bir arkadaşımın önerisiyle sizin fikrinizi almak istedim. Sizce ne yapmalıyım?”
***
Değerli okurum, bu konuyla ilgili çok sayıda mail alıyorum.
Öncelikle sözleşmesi yaparsanız ne olur? Yapmazsanız ne olur? Bunu sizinle paylaşmak istiyorum.
“37 yaşında bir kadınım. Eşim bir haftadır eve gelmiyordu. Ondan aldığım boşanma dilekçesiyle yıkıldım.
Beni yıkan eşimin boşanma davası açmasından çok dilekçede bana atılan iftiralarıydı.
Bir süredir aramızda bazı sorunlar vardı. Ben onun başka bir kadınla birlikteliğini öğrenmiştim.
Buna rağmen çocuklarımız küçük olduğu için acılarımı içime gömdüm ve boşanma davası açmadım.
O da bana, ‘artık, böyle bir şey olmayacak,’ diye söz vermişti. Oysa planlar içindeymiş.
Eşim zaman zaman kendi telefonunun şarjının bittiğini bahane ederek benim telefonumu kullanırdı.
Meğer son zamanlarda telefonumu kullanma amacı açacağı davaya deliller oluşturmakmış. Benim telefonumdan birisiyle sanki onunla görüşüyormuşum gibi mesajlar çekmiş ve mesajlar almış.
Ben kendi telefonumu incelediğimde o mesajları göremedim. Sanıyorum eşim mesaj atıp aldıktan sonra silmiş. Ayrıca dilekçeden benim o adamla sık sık görüştüğüm yazıyor.