“37 yaşında bir kadınım. Eşimle 13 yıldan bu yana evliyim. Evliliğimizde bazı sorunlar vardı. Ama iyi kötü sürdürüyorduk.
Ancak öyle bir olay yaşadım ki bu olay beni çok üzdü. Bundan 25 gün kadar önce evimizde bir davet verdik.
Çok sayıda misafirimiz vardı. Eşim de bir iş arkadaşı kadını davet etmiş.
Geç saatlerde misafirlerimiz birer birer ayrıldı. Ama eşimin iş arkadaşı olan kadın gitmedi.
Artık çok geç olunca eşim kadına ‘İstersen burada kalabilirsin’ dedi. Ben de bunda bir yanlışlık görmedim.
Ona 4 katlı evimizin en üst katında bir yatak hazırlattım. O ‘İyi geceler’ deyip yatmak için ayrıldı.
Ben de çok yorulduğumdan odama çıktım. Eşim halen alt katta salonda oturuyordu. Bir süre sonra uyumuşum.
Sabaha karşı uyandığımda eşimi yanımda göremedim. ‘Banyoya gitmiştir,’ diye düşündüm.
Okurlarım, bana sıklıkla “Eşimin ne istediğini anlayamıyorum, ne yapmalıyım?” diye soruyorlar.
Aslında bu sorunun cevabı çok zor değil. Kadın da erkek de aynı şeyi ister.
Peki, kadının da erkeğin de istediği nedir?
İlişkinin ilk döneminde iki taraf da yoğun duygular içindedir.
Aşk tüm hataları yok sayar. Aşıkların gözü birbiri dışında kimseyi görmez.
Aşık olan bir an olsun onsuz kalamaz. Onunla üzülür, onunla sevinir. Aklımda fikrinde sadece sevdiği vardır.
Ama hiçbir aşk aynı hızla devam edemez. Bir süre sonra iki taraf veya iki taraftan birisi için o yoğun duygular azalır.
Çünkü hiçbir coşku ilelebet sürmez.
“29 yaşında genç bir kadınım. Eşimle 4 yıl önce evlendik. 3 yaşında bir oğlumuz var.
Evliliğimizin ilk yıllarında her şey yolundaydı. Ancak uzun bir süredir evliliğimiz sadece evlenme cüzdanında kaldı.
Eşim, eve geldiğinde yemeğini yerken bile bilgisayar oyunları oynuyor.
Sabah uyandığında da güne yine oyunla başlıyor.
Öyle ki bir akşam olsun birlikte televizyon izleyemiyoruz veya konuşamıyoruz. Akşamları yatak odasına bile gelmiyor.
Alt katta kanepede uyuyor. Evli gibi görünüyoruz, ama aslında evli değiliz.
Evlilik demek sadece aynı evi paylaşmak demek değilse, bizim birlikteliğimiz evlilik değil. Olsa olsa aynı evi paylaşan iki pansiyoneriz.
Çocuğuna da zaman ayırmıyor. Sürekli ya cep telefonuyla ya da bilgisayarda oyun oynama peşinde…
“27 yaşında genç bir kadınım. Eşimle eski eşinden boşandıktan sonra tanıştık. Kısa bir süre arkadaşlıktan sonra evlenmeye karar verdik. 2 yıldan bu yana da evliyiz.
Eşimin eski eşinden 5 yaşında bir kızı var. Hafta sonları bazen bizde kalıyor.
Eşim eşinin evine kızını almaya giderken düğüne gider gibi hazırlanması dikkatimi çekiyordu, ama aklıma kötü bir şey gelmiyordu.
Akşam eve geldiğinde de gününün ne kadar güzel geçtiğini anlata anlata bitiremiyordu.
Evliliğimizin ilk aylarından sonra dışarı çıktığımız sayılıdır. Her hareketimi eleştiriyor, hatta yaptığım yemekleri bile eşinin yaptığı yemeklerle kıyaslıyordu.
Bu davranışlarının beni rahatsız ettiğini konuşmaya kalktığımda dinlemediği gibi sadece bağırıyordu.
Son zamanlarda ‘Evlendiğim adam bu mu?’ diye düşünüp duruyordum.
Bir akşam eşimin telefonu çaldığında o banyoda olduğu için telefona ben baktım. Arayan eski eşiydi. Kadın benim sesimi duyunca telefonu yüzüme kapattı.
Değerli okurlarım, mutlu olmak ve mutlu etmek için dağları, denizleri aşmaya hiç gerek yok.
Dikkat edilecek iki davranış sadece ilişkilerimizi değil tüm hayatımızı olumlu etkiler.
SEMPATİ VE EMPATİ
Peki, nasıl davranırsak bu iki kavramın içini doldurmuş oluruz.
İşte sempatiye örnekler:
*Eşim herhangi bir nedenle üzülürse üzüntüsünü paylaşır, onunla birlikte üzülürüm.
*Eşimi mutlu eden bir olay varsa ben de onunla birlikte mutlu olurum.
*İşinde başarılı olursa onun başarısını kendi başarım gibi görür, hem destekler hem de alkışlarım.
“52 yaşında bir kadınım. Eşimi 5 yıl önce kaybettim. Tüm gelir kaynağım babamdan kalan bir dairenin kira geliridir.
Bundan 4 ay önce, daha önceki kiracım daireyi boşaltınca evimi başka birisine bir yıllık kira sözleşmesiyle kiraya verdim.
Ancak kiracım kiramı ödemiyor. Bu nedenle çok zor durumda kaldım.
Ne yapacağımı bilemiyorum. Kiracımı tahliye edip dairemi başka birisine kiraya vermekten başka çarem kalmadı. Bunun için ne yapmalıyım?”
***
Değerli okurum sizi çok iyi anlıyorum. Elbette kiranızı alamayınca Siz de ödemelerinizi yapamaz duruma düştünüz.
İşte yapmanız gerekenler:
*Kiracınıza kira alacağınızı ödemesi için icra dairesinden ödeme emri çıkarttırmanız veya noterden ihtar göndermeniz gerekiyor.
"25 yaşında bir kadınım. Eşimle uzun zamandır aramızda sorunlar vardı. Eve geldiğinde benimle ilgilensin, birlikte sohbet edelim istiyorum.
Ama o eve gelir gelmez bilgisayarını alır odasına kapanır. Ne yattığını ne kalktığını göremem.
İnternette neler yaptığını bilmiyorum. Her geçen gün birbirimizden kopuyoruz ve yabancılaşıyoruz.
Bunu ona defalarca anlatmaya çalıştım. Ama bir çözüm bulamayınca ben de artık hayatı kendi akışına bıraktım.
Bundan 3 gün önce bir rüya gördüm. Rüyamda eşimi bir başkasıyla aldatıyordum. Bu rüyamı ona, kızacağını bile bile anlattım.
Eşim, anlattıklarımı duyunca çılgına döndü. Ama bu kadar sinirleneceğini tahmin edemedim.
O gece bana bağırıp çağırdı. Sonra da valizini alıp evden çıkıp gitti. Şimdi telefonunu açmıyor.
Bana gönderdiği mesajda ‘Sana boşanma davası açacağım,’ diyor.
“27 yaşında bir kadınım. Yıllardır neler çektiğimi anlatamam. Eşimin bana karşı saldırgan davranışları nedeniyle hayatım zindana döndü.
Eşim, uzun süredir akıl hastalığı nedeniyle tedavi görmektedir. Bu nedenle boşanma davası açabilir miyim? Ayrıca çalışmıyorum, hiçbir birikim de yok. Bu davada nafaka ve maddi ve manevi tazminat isteyebilir miyim?”
***
Değerli okurum, akıl hastalığı nedenine dayanarak boşanma davası açabilmeniz için aşağıdaki koşulların gerçekleşmesi gerekiyor.
1)Eşinizin akıl hastalığı nedeniyle ortak hayat sizin için çekilmez hale gelmeli.
2)Eşinizin akıl hastalığının iyileşmesine olanak bulunmadığı resmi sağlık raporu ile tespit edilmelidir.
3)Akıl hastalığı nedeniyle, eşinize vesayet altına alınması gerektiğine dair rapor verilmesi durumunda, Sulh Hukuk Mahkemesi tarafından eşinizi temsil etmek üzere vasi atanmasına karar verilecektir.
Bu durumda, boşanma davası eşiniz adına takip yetkisi verilen vasi tarafından takip edilecektir.