Cengiz Hortoğlu

“Evlendiğimizden bu yana 15 ay geçti. Eşimle halen birlikte olamadık.

Benim ısrarımla bir kez doktora gittik. Gittiğimiz doktor eşime vajinismus teşhisi koydu. Ancak eşim tedaviye devam etmek istemedi. Ne yapsam da kabul ettiremedim.

Bu konuyu ne zaman açmaya kalksam ya konuyu değiştiriyor veya sinirleniyor.

Eşimi sevmeme rağmen bu durumda bu evliliği sürdürmem olanaksız. Bu nedenle boşanma davası açabilir miyim?”

***

Vajinismus; Fiziksel bir sorun olmamasına rağmen vajinal kasların istem dışı kasılmasından dolayı cinsel ilişkinin kadın için zor veya olanaksız hale gelmesidir.

***

*Değerli okurum, eşinizi sevdiğinizi söylüyorsunuz o halde boşanmayı düşünmeden önce çözüm aramalısınız.

“Üç yaşında bir kız çocuk annesiyim. Ben de eşim de çalışıyoruz. Yıllar sonra, bankadan kredi de kullanarak bir daire satın alabildik.

Dairenin fiyatı emsallerinden daha uygundu. Bunun neden böyle olduğunu daha sonra anladık.

Daha taşındığımızın ertesi akşamı sabaha karşı bağırışlarla uyandık. Karşı dairede oturan adam hem küfrediyor hem de bağırıyordu.

Sabaha kadar uyku uyuyamadık. Bunun geçici olduğunu düşündüğümüz için herhangi bir tepki de vermedik.

Ancak aynı olaylar sık sık devam edince komşularla konuştuk.

Karşı komşunun bir kadınla evlilik dışı ilişki yaşadığını, evde sık sık davetler verdiğini ve geç saatlere kadar eğlendiklerini öğrendik.

Adam davetliler gittikten sonra birlikte yaşadığı kadına hakaret edip dövüyormuş.

Meğer dairenin bizden önceki sahibi bu olaylardan bıktığı için dairesini satmış.

“28 yaşında bir kadınım. Uzun zamandır birlikte yaşadığım sevgilimi trafik kazasında kaybettim.

Sevgilim benimle birlikteyken başka bir kadınla evliydi.

Çocuğum 8 aylık olmasına karşın halen nüfus cüzdanı çıkartılmadı. Bu durumda haklarım neler?”

***

Değerli okurum, çocuğunuzun babası yaşamını yitirdiği için Medeni Kanuna göre babalık davasını sevgilinizin mirasçılarına karşı açabilirsiniz. Bu davada çocuğunuza bir kayyum tayin edilecektir.

Açılacak babalık davası kabul edilirse çocuğunuz da diğer mirasçılarla birlikte babasının mirasçısı olacaktır.

***

Yeni Borçlar Kanunu 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe girdi. Yeni kanuna göre ağır bedensel zarar veya ölüm hâlinde, sadece aile bireylerine değil ayrıca zarar görenin veya ölenin yakınlarına da manevi tazminat olarak uygun bir miktar paranın ödenmesine karar verilebilecek.

Bana göre mutluluk, hayatın farkında olmak, kendini sürekli yenilemek, zorluklar karşısında yılmamak, umudunu kaybetmemek ve her şeyin güzel olacağına inanmaktır.

Mutluluk bir seçimdir. Bazı insanlar en zor koşullarda bile mutlulukla gülümserken bazı insanlar ise en iyi koşullarda bile kendini mutsuz edecek nedenler bulurlar.

Alışkanlıklarımızın esiri olmadan “Bugüne ve yarına kendim, sevdiklerim ve toplum için neler katabilirim?” sorusuna yanıtlar aramaktır.

***

Düşüncelerimiz yaşayacaklarımızın tasarısıdır.

Geçmişi değiştiremeyiz ama geçmişten bilgece dersler çıkartabiliriz.

Doğru pusulalar da pelirleyerek bugünü ve yarını harikalaştırabiliriz.

Hayatın içinde acıların da hüznün de olduğunu kabul etmeliyiz. Sürekli bir sevinç hali olamaz. 24 saat sevinç ve neşe arayanın bulacağı acıdır.

Kitap çalışmalarım sırasında 14 yıldır başarılı ve mutlu bir evliliği olan bir arkadaşımdan bu mutlu birlikteliğinin sırlarını sormuştum. İşte yanıtları:

“Evlilik benim için kutsaldır. İşimde ne kadar başarılı olursam olayım eğer evde mutlu değilsem hayat bana zehir olur.

Bu nedenle bir şeyler yolunda gitmediğinde hatayı karşı tarafta aramak yerine kendimde ararım. Kendime ayna tutup karşımdaki insanın beni nasıl gördüğünü anlamak isterim.

Bunun için de uzun yılardan bu yana her yeni yılın ilk gününde yeni bir deftere, aile olarak neleri başarıp başaramadığımızı kavgalarımızı bizi mutlu veya mutsuz eden olayları en ince ayrıntısına kadar yazarım.

Sonra da eşimin olumlu ve olumsuz yaptığı her şeyi objektif olarak değerlendiririm.

Koca bir yılı defter sayfalarında özetlerim. Adeta bütün bir yılın filmini çekmiş olurum.

Sonra da ailemizin gelecek hayatını, yani yeni başlayan yılla ilgili umutlarımızı, hayallerimizi projelerimizi tek tek en ince ayrıntısına kadar yazarım. Yazdıklarım gelecek yıl nasıl bir yaşamımız olacağının düşleridir.

Sonra da bu defteri eşime veririm. O da kendisiyle ve benimle ilgili tüm düşüncelerini açık açık yazar.

“23 yaşında bir genç kızım. Bundan 8 ay kadar bir gençle tanıştım. Bir süre çıktık, 3 ay önce de ayrıldık.

Daha sonra işyerimde tanıştığım bir arkadaşımla bir ay kadar önce nişanlandık ve en kısa zamanda evlenmeyi düşünüyoruz.

Eski sevgilim benim evleneceğimi öğrenince çılgına dönmüş. Bana sürekli mesajlar gönderiyor.

Daha önce birlikte olduğumuzda çektiği görüntüleri internete koymakla ve nişanlıma göndermekle tehdit ediyor.

Bana şantaj yaparak nişanlımdan ayrılmamı ve kendisiyle olmamı istiyor. Korku içindeyim. Nişanlımı çok seviyorum. Ne yapacağımı bilemiyorum.”

***

Değerli okurum, keşke görüntülerinizi kaydetmesine izin vermeseydiniz. Ancak olan olmuş. Artık soruna değil çözüme odaklanmalısınız.

Alışkanlık haline gelen bir davranışımız bizim için çok normal ve doğal görünebilir. Ama o davranış belki de ilişkimizi hatta tüm hayatımızı olumsuz etkiliyordur.

Belki de başarısızlığımızın ve mutsuzluğumuzun nedeni odur. Oysa o olumsuz davranışımızın farkına varıp onu değiştirmeyi başardığımızda sadece ilişkimizin değil tüm yaşamımızın kalitesini arttırabiliriz.

***

Aşağıda bir ilişkiyi yıkan 17 tehlikeli davranışlar sıralanmıştır. Bu davranışların bir kaçı bile ilişkileri yıkmaya yeterlidir.

İşte ilişkileri yıkan tehlikeli davranışlar:

1)Sürekli her şeyden yakınmak.

2)Geleceğe dönük felaket senaryoları yazmak ve en büyük felaketlerin başına geleceğine inanmak.

3)En küçük bir olayda bile doğruyu söylememek.

“26 yaşında genç bir kadınım. Eşimle bundan 4 yıl önce evlendik.

Son zamanlara kadar aramızda büyük bir sorun yoktu. Ancak eşimin cinsel içerikli sitelere ilgi duymasıyla birlikte hayatımız değişmeye başladı.

Eşim 6 aydır eve gelir gelmez yemek bile yemeden çalışma odasına çekiliyordu.

‘Neden benimle vakit geçirmiyorsun?’ dediğimde,‘İşlerinin yoğun olduğunu evde de çalışmaya devam ettiğini,’ söylüyordu.

Yaptıkları ilişkimizi giderek kopma noktasına getirdi.

Bundan bir iki ay kadar önce o banyoya gittiği bir anda odasına girip açık olan bilgisayarından bütün gece ne yaptığını öğrenmeye çalıştım.

Ancak gördüklerim karşısında şok oldum. Odadan hızla çıktım. Neden eve gelir gelmez odasına çekildiğini anladım.

‘Acaba bu gelip geçici bir durum mu?’ diye birkaç gün bu şekilde izledim. Eşimin ayrıca birileriyle chatleştiğini de öğrendim.