Nafaka Neden Süreli Olmalı?
Ben, her bireyin aile içinde daha mutlu olacağına inanırım. Aile insana aidiyet ve tamlık duygusu verir.
Bu nedenle en büyük dileğim; evliliklerin mutlulukla yaşam boyu sürmesidir. Ne yazık ki bu her zaman mümkün olamıyor. Farklı nedenlerle evlilikler yürümeyebiliyor, taraflardan biri veya ikisi birlikte boşanmak istiyor.
İşte sorun bundan sonra başlıyor. Taraflar eşit kusurlu da olsa hatta iki taraf da kusursuz da olsa erkeğin ömür boyu nafaka ödemesine karar verilebiliyor.
Kadın asgari ücretle çalışsa bile nafaka kesilmiyor, ancak evlenmesi veya iyi bir işte çalışması gerekiyor.
Bunların dışında nafakanın kesilmesi ancak nafaka alan eşin haysiyetsiz hayat sürdüğünün kanıtlanması ile mümkün oluyor.
Bu şu andaki Türk Ceza Kanunu ile mümkün değil, çünkü yasa ile özel hayatın gizliliği net bir biçimde korunuyor.
Kaldı ki böylesine soyut bir kavramla boşanmış eşlerin birbirlerinin hayatına müdahale etmeleri son derece yanlış. Özel hayat yasalarla korunuyor.
Bir kadın okurum "Eşimle daha önce bu kadar sorun yaşamıyorduk, eşim koronavirüs nedeniyle sürekli evde olduğundan tartışmalarımız çok arttı. Bu gidişle boşanacağız gibi görünüyor," diyor.
Bir başka kadın okurum da "Daha önce evlenmeyi asla düşünmüyordum, ancak fikrim tamamen değişti. Bir aydan fazla bir süredir işe gitmiyorum, evde tek başımayım, işe giderken asla yalnızlık hissetmiyordum. Ama şimdi yalnız yaşamanın ne kadar zor olduğunu anladım. Evlilik hakkındaki fikirlerim tamamen değişti, kesinlikle evlenmek istiyorum," diyor.
Ben, koronavirüsün boşanmaları da evlilikleri de arttıracağını düşünüyorum.
***
Şimdi gelelim ilk okurumun sorusuna...
Yaptığımız çalışmalar çok sayıda boşanmanın basit nedenlerle gerçekleştiğini gösteriyor.
Bunun da en başta nedeni yoğun duygulu ilişkilerde iletişimin daha zor sağlanması...
Şu anda 24 saat birlikte olmanın zorlukları da dikkate alındığında yaşanan tartışmalar daha da net anlaşılıyor.
Hacı Bektaşi Veli’ye, Kadıncık Ana için “Eşiniz mi?” diye sorduklarında “Eşim değil, eşitim,” diye cevap vermiş. Bu söz, beni kitaplar dolusu bilgiden daha çok beni etkilemiştir.
Değişim ve dönüşüm için sadece yasalar yetmez, zihniyetin de değişmesi gerektiği kanısındayım.
8 Mart Dünya Kadınlar gününde aklımdaki bazı soruları sizinle paylaşmak istiyorum.
*Bir evde aileden biri mutlu değilse, evin diğer bireyleri mutlu olabilir mi?
*Nezaket, saygı, empati, güler yüz; sadece karşımızdaki insanı değil bizi de mutlu kılmaz mı?
*Şu kısa ömrümüzde kadın-erkek ele ele yürüsek, birbirimize destek olsak dünya daha yaşanılası bir yer olmaz mı?
*Eşler birbirlerinin başarılarıyla gurur duysalar ve birbirlerine destek verseler, bu davranış hem kendi ailelerine hem de toplumun gelişimine büyük katkı sağlamaz mı?
*Eşler birbirlerini değiştirmeye çalışmak yerine farklılıklarını en büyük zenginlikleri olarak görseler bu onların hayatını nasıl etkiler?
Değerli okurlarım bugün sizinle, Hürriyet Gazetesinin çok okunan başarılı köşe yazarı Sayın Fulya Soybaş Işık ile yaptığım söyleşiyi paylaşacağım.
Fulya Hanım, sadece başarılarıyla değil, dürüstlüğü, içtenliği, güvenilirliği ve mütevazi kişiliğiyle de her zaman saygı duyduğum çok değerli bir gazetecidir.
***
Fulya Hanım öncelikle kendinizi tanıtır mısınız?
-11 Temmuz 1977 İzmir doğumluyum. Ege Üniversitesi Ziraat Fakültesi Mezunuyum.
Bu işe alaylı olarak başladıktan sonra Londra’da Metropolitan Üniversitesinde 2008 yılında Gazetecilik okudum. Halen Hürriyet Gazetesinde Türkiye bunu konuşuyor köşesini hazırlamaktayım.
Siz mesleğinizde çok başarılısınız, bugünlere gelmek için nelere dikkat ettiniz?
-Teşekkür ederim. Çok sağ olun. Özveri ve emekle çok çalıştığımı söyleyebilirim. Yirmili yaşlardan bu yana bu sektörün içindeyim.
Evliliklerin azaldığı boşanmaların arttığı bir gerçek. Peki neden?
Evlilik de bir sözleşmedir. Bir sözleşmeyi imzalayan taraflar bu sözleşmenin sürdürülememesi durumunda ne gibi sonuçları olacağını bilmek isterler.
Bir sözleşmenin sonucu; hiç kusuru olmasa bile bir insanı (artık tamamen yabancı olduğu birine) ömür boyu borçlu kılıyorsa, bu bir sorundur. Bu durumun evliliklerin azalmasını kısmen de olsa etkilediği kanısındayım.
Sadece bu nedenle bile yoksulluk nafakasının süreli hale getirilmesi gerekir.
Durumu iyi olan da kurtulmak istiyor
Bir nafaka mağduru okurum aradı. "Benim param var ama ömür boyu nafaka ödemek istemiyorum," dedi.
"Eski eşine yüz yaşına kadar yaşayacağımı kabul ediyorum, hesap yaptır, nafaka borcumun tamamını ödeyip kurtulmak istiyorum, kabul eder misin?" diye sormuş, eski eş, "Öyle şey olmaz, bunu kabul edemem," diye cevap vermiş.
Çünkü mesele bazen de sadece para değil, duygusal... "Ben sana gününü göstereceğim, her şeyini alayım da gör," sözlerini sıklıklar duyuyoruz. Özellikle boşanan eş 2. evliliğini yaptıysa ve mutluysa bu sorunlarla daha çok karşılaşabiliyoruz.
Büyük bir sevgiyle, acı tatlı tüm hayatı paylaşmak için yola çıkan iki insan günün birinde herhangi bir nedenle bu beraberliği bitirmek isteyebilirler.
Gönül ister ki; acı tatlı paylaşılan anıların hatırına her insan kendi yoluna gitsin, geçmişi geride bırakarak yeni bir yol haritası ile hayatına devam etsin.
Ama ne yazık ki bu böyle olmuyor.
Bazen duygusal bazen de ekonomik nedenlerle çatışma devam ediyor.
"Ben sana yıllarımı verdim, bu iş bu kadar kolay olmayacak, her şeyini alacağım, çocuğumu da göstermeyeceğim," sözleri havada uçuşuyor ve bu sözler onarılmaz gönül yaraları açıyor.
Özellikle erkek başka kadınla evlendiğinde kavgalar daha da alevlenebiliyor.
Eski eşler arasındaki sorunları en çok da yoksulluk nafakası içinden çıkılmaz hale getiriyor.
Bazı kadınlar, eşlerinin durumu iyi de olsa nafaka istemeye korkabiliyorlar.
Süresi ve miktarı belli olmayan, hatta devamlı artan bir borcunuz olduğunu düşünün, buna bir de her yıl açılan nafaka artırım davalarını ve yargı masraflarını ekleyin.
Ancak, bu sorun sadece maddi de değil.
Kıskançlıklar, intikam alma çabaları... "Pantolonuna kadar alacağım, sana gününü göstereceğim," sözleri en çok kimler arasında geçiyor hepimiz biliyoruz.
Eski eşler arasındaki ihtilafların boşanan erkeğin evlenmesinden sonra daha da artması tesadüf değil. Bu gelinen sonuç kimsenin suçu da değildir.
Evlilik duygusal bağların en güçlü olduğu bir ilişkidir.
Duygusal bağlar ise zor kopar, bu nedenle boşanan insanlar ancak çocukları varsa ve sadece çocukları ile ilgili olarak görüşmeli!
İşte bu nedenlerle süreli nafaka düzenlemesi hemen hayata geçmeli!
Yakın bir zaman içinde yoksulluk nafakası ile ilgili düzenleme hayata geçecek gibi görünüyor.
İyilerin ve iyiliklerin kazandığı, kötülerin ve kötülüklerin kaybettiği,
Sevginin ve bağışlamanın kin ve nefreti yendiği,
Sevenlerin kavuştuğu,
Kimsenin burnunun kanamadığı, hiçbir acının yaşanmadığı,
Daha çok kadınımızın kendi başarı öyküsünü yazabildiği,
Yetinebilmenin en büyük zenginlik olduğunun daha çok kişi tarafından bilindiği,
Hep iyi insanların karşımıza çıktığı,