İngiliz çağdaş sanatçı Damien Hirst gündemde kalmayı daima başarıyor.
Şimdi de HENI Leviathan iş birliğiyle yeni bir sınırlı sayıda baskı serisi satışa çıkardı.
Hayatımızı algoritmalar yönlendirirken, yapay zekânın sadece konuşulanları yazabileceği, başka dillere tercüme edebileceği günler de geride kaldı.
Artık yapay zekâ duyduğunu yazıya dökmek ve tercüme yapmanın çok daha ilerisinde.
3-4 yıl önce en çarpıcı örnek Kaliforniya’da bir laboratuvardan geldi.
Sadece kısa notlar vererek, yapay zekâya bir makale yazdırdılar.
Üstelik kazanılması imkânsız bir bakış açısıyla.
Konu: Yeniden çevrime sokmak, geri dönüşüm neden dünya için kötü.
Laboratuvarın başındaki mühendis David Luan makalenin çok iyi yazıldığını ve mantıklı sebeplerle desteklendiğini söyledi, hatta SAT sınavlarında bu makaleyle yüksek bir not bile alınabilir dedi.
Bu zamana kadar yapay zekânın insan duygularını öğrenemediği için bir konuşma diyaloğunu sürdürmekte güçlük çektiği biliniyordu.
Tüm restoranlar pandemi nedeniyle zor bir yıl geçirdi. Her yaz İstanbul’dan Bodrum’a birçok restoran transferi oluyor. Bu sefer, beklenmedik isimler de aralarına katıldı. Hatta Urla’dan da sürpriz bir isim varPandemi süresince en çok özlediklerimizin başında dışarıda yemek yemek ve sosyalleşmek geliyor. Çoğumuz mekânların açılmasını dört gözle bekliyoruz; tabii gerekli önlemler alındıktan sonra. İşte bu süreçte, ister istemez yazı geçen yıllara göre daha da çok özlüyoruz. Çünkü pandemide geçen yaz 2-3 ay rahat nefes almış, açık alanlarda eski güzel günleri hatırlamış ve sosyalleşebilmiştik. Hatta o yüzden “Bodrum’da Çeşme’de koronavirüs yokmuş!” diye şakalar bile yapılıyordu. Yazlık yerlerdeki ruh halini en iyi bu cümle özetliyordu; gerçek olduğu için değil tabii, tatile gidenlerde karantina sonrası normale dönüş, sıcak ve açık havada çok hızlı gerçekleştiği için.
Yaz sonu popüler mekânların
Pandemi döneminden en çok yeme-içme ve eğlence sektörü etkilendi. Restoranlar halen kapalı ama elbette bir süre sonra açılacaklar.
Peki ama gece kulüpleri ne olacak? Onlara sıra gelmesi daha uzun sürecek gibi görünüyor. Bu durumda Avrupa’nın en çılgın gece hayatı Berlin’den yaratıcı çözümler geliyor. Malum, Berlin gece hayatı denince akla gelen ilk yer Berghain’dı. Kapıdan girmenin en zor olduğu, uzun süre sıra beklemek gereken bir gece kulübü Berghain, beklerken de siyah giyinmiş olmak ve olabildiğince sakin bir tavır sergilemek gerekiyor. Klasik bir gece kulübü değil, farklı türlerde elektronik müziğin çalındığı odalara bölünmüş dev bir yapı. Hiçbir yerinde oturacak alan yok, çünkü herkes dans ediyor. İçeride fotoğraf çekmek kesinlikle yasak.
Eserler kulüpte
Berghain’ın ünü, dünyanın en iyi DJ’lerinin burada çalmasından ve tabii tüm hafta sonu boyunca hiç durmadan eğlenilebilmesinden geliyor. Sadece Berlin’in değil;
Banksy, savaş karşıtı, çevreci, insan ve hayvan haklarını savunan, tüketim çılgınlığını eleştiren ve kimliğini açıklamayan bir sokak sanatçısı.
Pandemi sırasında ise, Londra metrosunda koronavirüs temalı çizimler yaptı, bir resimde bir kemirgeni hapşırırken, bir diğerinde ise antibakteriyel jel sürerken çizdi.
Instagram hesabından koruyucu kıyafetler ve sprey boyayla metroya binerek vagona resim yaptığı görüntüleri de paylaştı.
Ama ne yazık ki metrodaki temizlik görevlileri ne kadar değerli bir sanatçının eseri olduğunu bilmeden çizimleri temizlediler, bu durumda Londra Belediyesi ve halkı Banksy’ye tekrar metroda resim yapması çağrısında bulundu.
Daha sonra ise Banksy, göçmen kriziyle ilgili üç eserini Bethlehem’de bir hastane için 1 milyon dolardan fazla yardım toplamak amacıyla Sotheby’s’in ‘Rembrandt to Richter’ başlıklı açık artırmasında satışa çıkardı.
Turuncu can yeleklerinin karaya vurduğu ‘Akdeniz Manzarası 2017’ adlı seriden elde edilen gelir Kudüs’te bulunan Bethlehem
"Türk sanatçılar yakında yurt dışında daha çok görülecek çünkü Türk koleksiyoner sayısı artıyor. Koleksiyonerler yerel sanatçıların işleriyle başlıyor ve tabii Türkiye’de son 5 yılda refah artışı sanatın gelişmesine de katkı sağladı. Her ülke belli ekonomik seviyeye geldiğinde kendi sanatını belirliyor. ABD’de de böyle oldu" demişti tam 10 yıl önce Philips de Pury Müzayede Evi’nin kurucusu Simon de Pury.
“İnternet sitemize Türkiye’den ziyaretler son zamanda çok arttı. Türk koleksiyoner sayısındaki artışı sırf kendi sitemizdeki gelişmelerden bile takip edebiliyoruz” diye devam etmişti.
Ardından da eklemişti: “Sanat eserlerini görün, görün, görün... Gördükçe kendinizi farkında olmadan eğitiyorsunuz. Önemli olan neyi sevdiğiniz.”
Şimdi ise Simon de Pury, Instagram’ın çağdaş sanat dünyasındaki önemini anlata anlata bitiremiyor, hatta bu konuda kendi imzasıyla bir makale de yayımladı.
Ünlü küratör Hans Ulrich Obrist sayesinde Instagram’la
Sotheby’s Londra’da 31 Mart’ta gerçekleşecek İslam Dünyası ve Hint Eserleri Müzayedesi’nin ilkbahar edisyonunda Kanuni Sultan Süleyman’ın şimdiye kadar görülmemiş bir yağlıboya portresi satışa çıkacak. Bu eserin neden diğerlerinden farklı olduğunu Sotheby’s Londra Orta Doğu satışlarının başındaki Benedict Carter ile konuştuk.
Müzayede evi Sotheby’s’in geçen yıl ekim ayındaki İslam Dünyası ve Hint Eserleri Müzayedesi öncesinde Orta Doğu satışlarının başındaki Benedict Carter ile Londra’da bir araya gelmiş, hem açık artırmaya çıkacak eserleri incelemiş hem de Kovid-19 sonrası sanat piyasasındaki değişikliklerden Türkiye’deki koleksiyonerlere kadar birçok konuyu masaya yatırmıştık. Müzayedede satışa çıkacak eserler arasında Osmanlı tarihinden değerli parçalar da vardı. İznik çinileri, Osmanlı tombakları ve fermanları gibi… İznik çinilerinin açık artırma fiyatı 180-220 bin sterlin, tombakların 100-300 bin sterlin ve fermanların 60-80 bin sterlin aralığındaydı.
Benedict Carter’ı asıl
Tam dört yıl önce dünyaca ünlü şef Yotam Ottolenghi, Instagram’da bir çılbır fotoğrafı paylaşmıştı.Sadece binlerce ‘like’ almakla kalmamış, aynı zamanda sosu nasıl yaptığını anlatmış ve Tulum Restaurant’ın şefi Coşkun Uysal’dan esinlendiğini yazmıştı.Şimdi ise dünyadaki en önemli 10 kadın ve 10 erkek şefe gelecek vadeden şefleri sordular, Yotam Ottolenghi bir kez daha Coşkun Uysal’ın adını verdi. Phaidon tarafından yayımlanan ‘Today’s Special’ adlı gelecekte en çok adını duyacağımız 100 şefin anlatıldığı kitapta. Kitapta Ottolenghi, Uysal hakkında bir de yazı yazmış.Coşkun Uysal, kitapta yer verilen tek Türk şef. The House Cafe’lerin şefi olarak tanıdık onu. Bir dönem Nupera’da Esra Muslu ile birlikte Moreish adlı bir fine dining restoranı açtı. Daha sonra ise Avustralya’da Melbourne’de açtığı Tulum adlı restoranıyla ‘Yılın En İyi Restoranı’ ve ‘En Heyecan Verici Şef’ ödüllerini kazandı.
Çağdaş bir bakış açısı
Tulum’da hedefi Osmanlı ve Türk mutfağını yeniden