Los Angeles’ta, UCLA’de akademisyen, ödüllü mimar, sanatçı ve teknoloji uzmanı Güvenç Özel ile tanıştım. Müzik festivali Coachella’daki eseri “Holoflux” ile kendisinden çok söz ettiren Güvenç Özel’in adını belli ki daha çok duyacağız.
Uzun yıllar gazetecilik yapınca başarı hikâyeleri dinlemeye alışıyorsunuz ve tanıştığınız çok az başarılı isimden etkilenir hale geliyorsunuz. Son zamanlarda tanışıp da yaptıklarından en çok etkilendiğim ve dünya çapındaki başarılarına rağmen tevazusunu korumayı başarabilmiş sayılı insandan biri Güvenç Özel. Tamamen tesadüfen Los Angeles seyahatimi gören Mine Kalpakçıoğlu sayesinde bir araya geliyoruz. Aslında aynı liseden birer yıl arayla mezun olmamıza rağmen, okul yıllarından bir aşinalık olsa da daha sonra hiç karşılaşmamışız.
Güvenç Özel, Los Angeles’ta yaşayan ödüllü bir mimar, sanatçı ve teknoloji uzmanı. “Siberfizik mimarı” diye de tanımlıyorlar kendisini. ABD’nin en prestijli devlet
CI Bloom, Contemporary Istanbul ekibinin en yeni, yerli, güncel sanat fuarı.
Türkiye’deki çağdaş sanatın büyümesine odaklanıyor.
Hatırlayacaksınız, geçen yıl ilk kez Tersane İstanbul’da gerçekleşmişti ve sanat fuarı kadar yeme-içme seçenekleriyle de konuşulmuştu.
Şimdi ise CI Bloom’un ikinci edisyonu Lütfi Kırdar Kongre ve Sergi Sarayı Rumeli Salonu’nda dün ön izlemeyle başladı, fuar 4 Haziran’a kadar devam edecek.
CI Bloom, bu yıl Borusan Otomotiv’in Türkiye distribütörü olduğu BMW Türkiye ile Paribu ve LG OLED evo partnerliğinde gerçekleşiyor.
25 çağdaş sanat galerisi, 4 sanat inisiyatif ve 2 sanat kurumunun yer aldığı fuarda 286 sanatçının 572 eseri sergileniyor.
Ayrıca Contemporary Istanbul Vakfı’nın ve Borusan Contemporary’nin seçkisi de izleyicilerle buluşuyor.
Londra Tasarım Bienali’nin dördüncü edisyonu 1-25 Haziran tarihlerinde Somerset House’da gerçekleşecek. 45 ülkeden tasarımcıların katıldığı bienalde Türkiye Pavyonu da yer alacak
Londra’yı bir tasarım başkenti yaptı. Londra Tasarım Festivali’ne 2016’da Londra Tasarım Bienali’ni de ekledi. 14 Aralık’ta hikâyesini İstanbul’da, Marka Konferansı’nda anlatacak. Festivalin ve bienalin kurucusu Ben Evans ile Londra’da buluştuk.
Bütün büyük şehirlerin yapmak isteyip de yapamadığını yaptı. Londra Tasarım Festivali ile Londra’yı bir tasarım başkenti haline getirmeyi başardı. Tabii bunda tasarıma olan ilgisinin yanı sıra politik kariyerinin de etkisi vardı. Uzun yıllar siyasetçilerin konuşma metinlerini yazdı. Daha sonra Tony Blair döneminde İngiliz hükümetinin tasarım önergesini hazırladı. Ülkenin önemli tanıtım kampanyası Cool Britania’da etkili oldu. Tasarım Festivali’ni 20 yıldır çok küçük bir ekiple düzenliyor. Tam 7 yıl önce ise festivale ek olarak ilk kez Londra Tasarım
Dünyanın en saygın mimarlık ödüllerinden Pritzker için önceki gün Atina’da Atina Ulusal Teknik Üniversitesi ile Aristoteles Üniversitesi’nin desteğiyle bir araya gelindi.
Pritzker Mimarlık Ödülü 2023’ü kazanan Sir David Chipperfield, mimarlık pratiğinin rolü, sorumlulukları ve fırsatları üzerine bir konuşma yaptı.
Hyatt Vakfı tarafından verilen uluslararası ödülün amacı, “yaşayan mimarları veya yapıtları yetenek, vizyon ve bağlılık gibi niteliklerin bir kombinasyonunu sergileyen, insanlığa ve yapılı çevreye tutarlı ve önemli katkılar sağlayan mimarları onurlandırmak.”
Hatırlayacaksınız, David Chipperfield, 2022’de Francis Kéré’nin ve 2021’de Anne Lacaton ve Jean-Philippe Vassal’ın ardından 1979’da kurulan ödülün 52. sahibi oldu.
Açıklama martta yapılmıştı ama ödül töreni önceki gün gerçekleşti.
David Chipperfield, “iklim krizi, biyoçeşitlilik kaybı ve sosyal eşitsizliğin zorlukları daha proaktif bir pozisyon için aciliyeti artırırken, piyasa
Cannes Film Festivali’ni izlerken ister istemez 2014’e ışınlanıyoruz.
“Bu gençler bize çok şey öğretti” demişti Nuri Bilge Ceylan, Altın Palmiye’yi aldıktan sonra yaptığı ilk basın toplantısında.
Aynı saatlerde “Memleketini, insanını sevmek, onu anlamaya çalışmak; öyle değil böyle olur. Tebrikler Nuri Bilge Ceylan!” tweet’i gelmişti Cem Yılmaz’dan.
Nuri Bilge Ceylan, Cannes’da verdiği bir röportajda şöyle demişti: “Sanatçının varsa bir görevi bu; bir gazeteci gibi sosyal meselelere dikkat çekmeye çalışmaktan çok (ki bu ülkemizde birçokları tarafından sanatçının asli görevi olarak düşünülüyor), yaşadığı kültürün içinde eksikliğini duyduğu birtakım temel insani dürtülere işlerlik kazandıracak bir manevi iklim oluşturmasıdır.”
“Kültürün içine insanların ruhlarına sızabilecek yeni değer yargıları enjekte edebilecek en önemli araçlardan biri de sanattır bugün. Sinemadır, edebiyattır, tiyatrodur” diye devam etmişti.
Hat
Moda dünyasının da gündeminde sürdürülebilirlik var. İşte şimdi Angelina Jolie de zanaatkârları ön plana çıkararak, sürdürülebilirliği destekleyen bir moda platformuyla karşımızda
Artık kimse tek işle yetinmiyor. Dünyanın önde gelen yıldızları da farklı endüstrilerde kendi markalarıyla öne çıkıyorlar, bir markanın yüzü olarak o markaya değer katıyorlar. Evet, buna alıştık ama bu hafta Angelina Jolie’nin duyurusuyla bu konu bir adım daha ileri taşındı. Angelina Jolie, bu hafta Cannes Film Festivali’nde “Spencer” ve “Jackie” filmleriyle tanıdığımız yönetmen Pablo Lorrain imzalı Maria Callas biyografisinde başrolde olmasıyla gündeme geldi. Ama aktris, yönetmen ve Birleşmiş Milletler iyi niyet elçisi ve özel temsilcisi olarak tanıdığımız Angelina Jolie’yi yine bu hafta asıl manşetlere taşıyan Atelier Jolie haberi oldu.
Atelier Jolie
Jolie Instagram hesabında paylaştı: “Bugün yeni bir şeye başlıyorum; herkesin bir şeyler yaratabileceği bir kolektif... Atelier Jolie, yetenekli ve çeşitliliğe sahip
*2014’ten beri kalıcı bir Türkiye Pavyonu’nun da yer aldığı Venedik Mimarlık Bienali bugün ön izlemeyle açılıyor.
*Türkiye Pavyonu’nun açılış resepsiyonu da bu akşam Hotel Metropole’de İKSV Yönetim Kurulu Başkanı Bülent Eczacıbaşı ev sahipliğinde gerçekleşecek.
*Bienal sergisi, 20 Mayıs-26 Kasım tarihlerinde ziyaret edilebilecek.
*Venedik Bienali 18. Uluslararası Mimarlık Sergisi mimar, akademisyen ve yazar Lesley Lokko’nun küratörlüğünde, “Geleceğin Laboratuvarı / The Laboratory of the Future” başlığıyla düzenleniyor.
*Bienalde Arsenale ve Giardini bölgelerinde yer alan ana sergilerin yanı sıra Türkiye’nin de aralarında bulunduğu 63 ülkenin pavyon sergileri yer alıyor.
İstanbul’da uzun zamandır böyle bir mekân yoktu. Karaköy’de açılan Frankhan, büyük bir boşluğu doldurdu.
Sessiz sedasız bir performans merkezimiz oldu. Sessiz sedasız diyorum, çünkü mekân açılış yapmadan önce dünyaca tanınan, bilinen müzik insanlarının Instagram hesaplarından İstanbul’a geldiklerini ve hatta Frankhan’da çalacaklarını görür olduk, konsere gidenlerin sosyal medyadan paylaşımlarını görmeye başladık. Sonuç, şehre, hatta Karaköy’e harika bir performans merkezi geldi, adı Frankhan.
Bina büyüleyici. Küçük bir aralıktan geçip bambaşka bir dünyaya giriyorsunuz. Karaköy’ün şu ana kadar belki de bin defa önünden geçip fark etmediğimiz bir aralığından bahsediyorum. 19. yüzyıldan Galata kıyılarında gemi trafiğiyle ticaretin hızlandığı günlerden kalma, zaman içinde gemi acentelerine, tedarikçilerin ofislerine ev sahipliği etmiş bir bina. İsmini ilk sahipleri Frenkyan ailesinden alıyor. Son 10-12 yıldan beri boş olan bina Frankhan,