Instagram’da yas fotoğrafları paylaşıp dışarıda vur patlasın çal oynasın eğlenenlerden bahsediyordu.
“Ben arkadaşımın düğününden bir fotoğraf koydum, altına gelmedik yorum kalmadı, oysa benimle birlikte düğünde dans edenler aynı anda yas fotoğrafı paylaşıyordu. Demek ki timeline’ın kadar varsın” diyordu.
Haklıydı.
Hızla değişiyor
Sadece eğlencede değil, hayatın her alanında timeline kadar varız artık.
Sosyal medyadan isimsiz cisimsiz atıp tutmak da, hedef göstererek takipçileri galeyena getirmek de timeline kadar var.
Simi’den yeni dönen bir arkadaşım anlatıyordu:
“Kıyıya çıkan mültecilerin can havliyle fırlatıp attıkları turuncu can yeleklerinin arasından geçip balıkçılara gidiyorsun, balıkçılarda hayat hiçbir şey olmamış gibi, iki adım ötede yaşananlardan habersiz gibi devam ediyor...”
Eskiden günlerce etkisinden kurtulamayacağımız acıları bile artık normalleştirmeye başladık.
Boğazımızı düğümleyecek, kalbimizi sıkıştıracak, hıçkıra hıçkıra ağlayacağımız şeylere artık en fazla Instagram’da bir siyah fotoğraf koyup geçiyoruz.
“Bir şey yok paylaşacak, acıdan başka...” diye bir de ekleme yapıyoruz, biraz daha duyarlıysak.
Sanki cansız bedeni sahile vuran 3 yaşındaki Aylan hiç var olmamış gibi rahat bir şekilde iki adım ötede “Akşam ne yesek?” konuşmaları yapılabiliyor.
İşte biz tam bunları konuşurken, bir köşede milli maç seyrediliyor, 3-0 sonucuna sevinirken acı haber geliyor.
Haberin arkasından da galibiyet şehitlere armağan ediliyor, sanki bir insan hayatından daha değerli bir şey olabilirmiş gibi...
14. İstanbul Bienali bu yıl şehirde turist olmamızı sağlıyor. Büyükada’ya yıllardır yolu düşmeyenler bile sergiler sayesinde burada soluk alıyor. Adada sizi neler bekliyor?
Büyükada’ya bienal gezmeye gidilir mi? İlk tepki buydu. Söz konusu Venedik Bienali olunca bir sergi için bir adadan bir adaya gitmek hiç sorun değildi. Ama İstanbul gibi hem araç hem hayat trafiğinin yoğun olduğu bir şehirde Büyükada’ya gitmek gözümüzde büyüyordu. Her ne kadar Büyükada’nın 14. İstanbul Bienali mekanları arasına katılmasını sevinçle karşılasak da yol bizi ürkütüyordu. Oysa artık Büyükada’ya ulaşım çok kolay, neredeyse her iskeleden Adalar’a giden vapurlar, motorlar, deniz otobüsleri ve tabii deniz taksiler var. Artık Ubertekne bile var.
Önce Anadolu Kulübü'nü sonra Troçki evini ziyaret
Adaya adım attığınızda turizm sektörünün şikayetlerinde çok da haklı olmadığını görüyorsunuz. Ne de olsa her köşeden Arap turist aileleri akın ediyor. Boşuna Orhan Pamuk, kendisi de dahil olmak üzere birçok yazara ilham veren Büyükada için “Kitlesel turizmin çizmeleri altında inliyor” demiyor. Yine de Büyükada sokaklarında gezmeye başladığınızda, Splendid Palas oteli karşınıza çıktığında, hemen
Art International’da boş bir masa buluyorum, bilgisayarımı açıp yazıya başlıyorum.
Arada yol soranlar oluyor, arada ellerinde kataloglar, beğendikleri işleri birbirlerine gösteren koleksiyonerler yanıma uğruyor.
Kimse bir anlam veremiyor, fuarın ortasında ne yaptığıma.
Bir nevi performans sanatı diyorum, gülüyoruz.
Malum, bu hafta her şey sanatla ilgili, söz konusu çağdaş sanat olunca istediğinizi söylemeniz de mümkün.
Art International büyüdü
Dün itibarıyla bienal heyecanımıza Art International da eklendi.
Haftaya Leyla Alaton’un Ekavart Galeri’deki Alaca sergisiyle başladık. Leyla Alaton’un sergisi deyince koleksiyonundan seçmelerden oluştuğunu anlamayıp kendi işlerini sergilediğini zannedenler de oldu. E, ne de olsa Leyla Alaton kadar renkli bir karaktere bu da yakışır.
Orhan Pamuk’un filminde nasıl oynadım?
Soho House’ta New York’un önemli sanat kurumu MoMA PS1’ın Sarah Arison ve Klaus Biesenbach ev sahipliğinde, MoMA ve Documenta’dan sonra İstanbul Bienali’ne de imzasını atan Carolyn Christov-Bakargiev için verdiği davete geçtik.
Orhan Pamuk, telefonuyla davetlileri görüntülüyordu.
Hayır, Soho House’taki fotoğraf çekme yasağı Orhan Pamuk’a uygulanmıyor sanmayın sakın.
Kulüp kısmında değil, otel kısmında özel bir davet olduğu için fotoğraf çekme yasağı yoktu. Venedik Bienali’nden tecrübeliyim, Orhan Pamuk Venedik’te İstanbul Bienali için verilen davette de sık sık telefonuyla davetlileri görüntülemişti. Bu sefer daha yakın kadraja girmiş olduk.
4. kattaki terastan asansöre bindik, Autoban’ın kurucularından Seyhan Özdemir ve Istanbul 74’ün kurucusu Demet Müftüoğlu Eşeli’yle birlikte.
Hemen arkamızdan Carolyn Christov-Bakargiev, Orhan Pamuk - Aslı Akyavaş da yetişti asansöre.
“Sanat piyasası dibe vurdu” konuşmaları sakın sizi yanıltmasın, bu hafta İstanbul çağdaş sanat piyasasında büyük dalgalanma var. İstanbul Bienali ve Art International karşı karşıya geliyor.
Ticari bir fuarın, İstanbul Bienali’nden rol çalma ihtimali bile piyasayı kızıştırmaya yetiyor.
Bugünden itibaren sanat koleksiyonerleri, sanatçılar ve galericiler için zorlu bir süreç var.
Hangi gece kimin davetine gidilecek? Daha da önemlisi İstanbul Bienali mi, Art International daveti mi tercih edilecek? Birine LCV yapıp, diğerine yapmayınca sorun oluyor. “Ama bizim davete katılmayacak mısınız?” diye ardı ardına telefonlar geliyor. Sonuç, kimseyi kırmak istemeyen, herkese eşit mesafede durmaya çalışanların bir gecede 3-4 kapı yapması anlamına geliyor.
Kilit kelime: Sinerji
Çünkü hemen her gece 4-5 davet var.
Oya-Bülent Eczacıbaşı, Füsun-Faruk Eczacıbaşı, Caroline-Mustafa Koç, Ömer Koç, Demet Sabancı-Cengiz Çetindoğan, Suzan Sabancı-Haluk Dinçer ve Banu-Hakan Çarmıklı gibi sanat piyasasının önemli isimleri de Bienal ve Art International için şehre gelen yabancıları ağırlamaya hazırlanıyor.
Artık sağır sultan bile duydu, İstanbul Bienali’nin kendi açılış haftasında Art International’ı istemediğini…
İstanbul Bienali ve Artinternational sayesinde haftanın gündemi çağdaş sanat. Türkiye’de çağdaş sanat denince akla ilk gelen ve en çok tartışılan isimlerden, yeni bir galeri açmaya hazırlanan Murat Pilevneli’yle piyasanın durumunu değerlendirdik
Türkiye’de çağdaş sanat piyasasında en çok tartışılan isim Murat Pilevneli. Seveni kadar sevmeyeni de çok. Galerist gibi efsane bir galeri yarattı ve Galerist, Art Basel’e girmeyi başaran ilk Türk galerisi oldu. Galeriyi Mısır Apartmanı’na taşıyarak binanın bir sanat merkezi olmasında öncülük yaptı. Hüseyin Çağlayan’dan Sarkis’e yurt dışında yaşayan Türk sanatçılarla çalıştı. Yıldız bir kadroyu temsil etti.
Yeni galerisinin bir katı yenilikçi projelere ayrılacak
Sonra Galerist’ten olaylı bir şekilde ayrıldı, tam da o zamanlar Tuba Ünsal’la evliliğiyle sanat sayfalarından magazin sayfalarına geçti. İşler kötü gidince, piyasada çeşitli söylentiler başladı. Onun için “En büyük desteğim” diyen sanatçılar bir anda arkasından konuşmaya başladı. Bütün bunlara rağmen hakkında en kötü konuşanlar bile cümlenin sonuna bir de “Ama işinde en iyisidir” parantezi ekledi çünkü Leyla Gediz, Haluk Akakçe, Erinç Seymen, Taner Ceylan gibi birçok
Bu hafta İstanbul çağdaş sanat dünyasında bir maraton var, bir yanda İstanbul Bienali, bir yanda Art International fuarı...
Peki ama sanatçıların, koleksiyonerlerin ve galericilerin programında hangi gün, ne var?
31 Ağustos Pazartesi: Haftaya Akbank Sanat’ın Hasan Bülent Kahraman küratörlüğünde hazırladığı ‘Louise Bourgeois: Dünyadan Büyük’ sergisinin açılışıyla başlıyoruz. Galeri Lelong işbirliğiyle yapılan sergi 1 Eylül-28 Kasım tarihlerinde görülebilir.
1 Eylül 2015 Salı: İlk durak İnci Aksoy’un Süzer Plaza’da yer alan Ekav Galerisi oluyor. Burada Leyla Alaton koleksiyonundan seçilmiş eserlerin yer aldığı, Deniz Artun küratörlüğünde ‘Alaca’ adlı serginin açılışı var. 3 Ekim’e kadar devam edecek. Beyoğlu’ndaki galeriler de sezonu bugün açıyor.
Aynı akşam, Sakıp Sabancı Müzesi’nde Zero sergisinin açılışı da var. Gecenin finali ise Contemporary Istanbul ve Lucca’nın İstanbul Bienali şerefine verdiği partide yapılacak.
2 Eylül Çarşamba: Carolyn Christov-Bakargiev tarafından şekillenen, ‘TUZLU SU: Düşünce Biçimleri Üzerine Bir Teori’ başlıklı 14. İstanbul Bienali bugün başlıyor, 1 Kasım’a kadar devam edecek, ücretsiz olarak gezilebilecek. Koç Holding sponsorluğundaki İstanbul Bienali’nin