Çağdaş Ertuna

Çağdaş Ertuna

cagdas.ertuna@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

İstanbul Bienali ve Artinternational sayesinde haftanın gündemi çağdaş sanat. Türkiye’de çağdaş sanat denince akla ilk gelen ve en çok tartışılan isimlerden, yeni bir galeri açmaya hazırlanan Murat Pilevneli’yle piyasanın durumunu değerlendirdik

Türkiye’de çağdaş sanat piyasasında en çok tartışılan isim Murat Pilevneli. Seveni kadar sevmeyeni de çok. Galerist gibi efsane bir galeri yarattı ve Galerist, Art Basel’e girmeyi başaran ilk Türk galerisi oldu. Galeriyi Mısır Apartmanı’na taşıyarak binanın bir sanat merkezi olmasında öncülük yaptı. Hüseyin Çağlayan’dan Sarkis’e yurt dışında yaşayan Türk sanatçılarla çalıştı. Yıldız bir kadroyu temsil etti.

Haberin Devamı

Yeni galerisinin bir katı yenilikçi projelere ayrılacak

Sonra Galerist’ten olaylı bir şekilde ayrıldı, tam da o zamanlar Tuba Ünsal’la evliliğiyle sanat sayfalarından magazin sayfalarına geçti. İşler kötü gidince, piyasada çeşitli söylentiler başladı. Onun için “En büyük desteğim” diyen sanatçılar bir anda arkasından konuşmaya başladı. Bütün bunlara rağmen hakkında en kötü konuşanlar bile cümlenin sonuna bir de “Ama işinde en iyisidir” parantezi ekledi çünkü Leyla Gediz, Haluk Akakçe, Erinç Seymen, Taner Ceylan gibi birçok ismin kariyerini başka bir yere taşıdı. Galerist sonrası zor günler geçirdi ama küllerinden doğdu, Istanbul Art News adlı sanat gazetesini kurarak.

Şimdi ise Dolapdere’de Emre Arolat imzalı yeni bir galeri açmaya hazırlanıyor: Pilevneli Galeri. Bir katını Pilevneli Project adıyla daha genç ve yenilikçi projelere ayırmayı hedefliyor.

Bu hafta İstanbul Bienali ve Artinternational öncesinde Murat Pilevneli’yle bir piyasa değerlendirmesi yaptık. Malum, Artinternational’ın İstanbul Bienali’ne denk gelmesiyle ilgili bir gerginlik yaşanıyor. Fuarın bienale nasıl bir etkisi var diye soruyorum önce. “Bienale destek aslında, farklı sanat etkinliklerinin aynı anda yapılması sinerji getirir. Bütün dünyada böyle kabul ediliyor ama Türkiye’de henüz yapılamıyor” diyor Pilevneli.

“Durum çok kötü şu anda, piyasa dibe vurdu. Aziz Karadeniz’in de dediği gibi 2011’den beri ibre aşağı indi; bunda benim galericiliği bırakmamın etkisi
var mı yok mu bilemem ama zamanlama aynı. 1 Kasım’da seçimler var, o zamana kadar piyasada ciddi satış olmaz. Alma isteği de, alacak eser de yok. Yeni sanatçı yok piyasada, iyilerin eserlerini alan aldı zaten. Seçim sonrasında bir ihtimal Contemporary İstanbul sayesinde galeriler oh çekip satış yapabilecek.”

Haberin Devamı

Peki durum bu kadar kötüyken neden yeni galeri açıyor? “Kriz aynı zamanda fırsattır. Herkes iyiyken, oda doluyken ortaya çıkmaktansa şimdi durum kötüyken, oda boşken ortaya çıkmayı tercih ettim. Böyle zamanlarda kendini var etmek daha kolay. Herkes kartını oynadı, söyleyecek sözü yok artık. Büyük ümitlerle beklenen galeriler iş yapmadı, birçok galeri kapandı. Galerist’i 1999 krizinde kurmuştum. Ben krizi seviyorum. Delilik belki de.”

“Galericinin sevilmemesi iyi bir şey aslında”

İşte bu aşamada Galerist’i sattığına pişman olup olmadığını soruyorum. Pilevneli’ye göre, “Galerist, 2000’lere ait bir kurumdu, bir ülkenin çağdaş sanat ticaretini üstlenmiş, kendi sanatçılarıyla özdeşleşen bir enstitü gibiydi. Kendini yenilemesi çok zordu, öyle devam etmesi mümkün değildi.” Peki ama neden? Hemen cevap veriyor: “Dengeler anlaşılmıyordu. En başından beri benimle çalışan sanatçılar beni sorguluyordu, ‘Murat Pilevneli mi iyi, bizim rüzgarımızdan mı faydalandı?’ diye. Bu saatten sonra galeriye Hasan’ı da koyarım, Mehmet’i de, kimseye hesap vermek zorunda değilim.”

Haberin Devamı

En çok merak edilen ise hangi sanatçılarla çalışacağı... Tek söylediği şu: “Yepyeni bir şey yapmak istiyorum. Konsept sanatçı var, yönlendirilmeyle var olabilecek. Kendiliğinden var olabilecek neredeyse kimse yok şu anda piyasada. Yetenek arıyorum.”

Pilevneli’ye göre, şu anda piyasanın düşmesinde galericilerin yeterince güçlü olmamasının da etkisi var çünkü piyasada para var: “Büyük alıcı yurt dışından alıyor. Müşteriye sunacak eser yok şu anda. Er ya da geç borsadaki beşinci dalga gibi bir hareket gelecek, şu anda son 10 yılın düzeltmesini yaşıyoruz. 2016-2025’te piyasa yeniden yükselecek. Sanat piyasasına yeni sermaye girişi olacak. 2000’lerde bir esere 20 bin doları eli titreyerek veren koleksiyonerler şimdi 100 bin doları rahatlıkla veriyor. Gerçek koleksiyoner esere sahip olma hastası. En iyisini istiyor, seni sevmese de alıyor. İndirim vermemişimdir, birlikte içki içmemişimdir ya da eserin satışı sırasında benimle değil, asistanımla muhatap olmuştur. Galericinin sevilmemesi iyi bir şey aslında. Sevmeyen galeriye gitmeyip müzayedeye gidiyor. Piyasa için iyi bir şey bu. Bu sayede sanatçının ikinci eli de stabil kalmış oluyor.”

“Yakın sanat tarihini bilmiyoruz”

Pilevneli’yle konuşurken konu Türkiye’de kimi başarılı bulduğuna geliyor. Vasıf Kortun’un Salt’taki işlerini öve öve bitiremiyor. “Popülizmden uzak sergi ve arşivlerle katma değer katıyor” diyor. Ardından da ekliyor: “Geleceğe bakabilmek için geçmişi bilmek lazım. Biz yakın geçmişi, yakın sanat tarihini bilmiyoruz.” Haksız da değil...

Kendisi hakkında konuşulanların da farkında. “Benden nefret edildiğini düşünmüyorum, sevenim olduğu gibi sevmeyenim de var, o kadar” diyor: “Benim için ne kadar kötü konuşulsa da sermaye olarak yanımda ‘Bu işin en iyisi’ kaldı.”