Etlerin elli tonu dediler

15 Ocak 2017

Onu yıllar önce ilk Günaydın Kasap’ta tanıdım. Daha o zaman müşterilerinin fotoğrafını çekip telefonlarını fotoğraflı kaydediyordu Nusret Gökçe, hepsini tek tek hatırlayabilmek için.

Etiler’deki kasap dükkanından şehrin en popüler steakhouse’unu yarattı. Yetmedi, kendini geliştirmek için Arjantin’den sonra ABD’ye de gitmek istedi, “New York’taki steakhouse’ları görmeliyim” diyordu.

O zamanki patronu izin vermedi, ilk başvurduğunda vize de alamadı.

Neyse ki sonradan kendisi hakkında Milliyet’te yazdığım bir yazıyı da yanında götürerek derdini anlattı ve ikinci denemede vizesini aldı. Merak ettiği steakhouse’ları gezdi, mutfaklarında çalıştı.

Her müşterisi “Gel, ortak olalım” dedi dönüşünde, sonunda Mithat Erdem’in teklifini kabul etti ve Etiler Çamlık’ta Nusr-et açıldı. Küçük bir etçiydi ama gittiğinizde kendinizi bir TÜSİAD toplantısında zannediyordunuz. Bir popstar kadar fan’ı oldu kısa sürede.

Yazının Devamı

İyi şeyler de oluyor

14 Ocak 2017

Yıllar önce İstanbul Life dergisinde çalışırken tanıdım Tansel Baybara’yı.

O zaman görsel yönetmendi.

Mardinliydi, Mardin ile ilgili olarak anlattıkları ve halen orada yaşayan kız kardeşi Ebru Baybara’nın girişimcilik hikâyeleri o zaman da ilham vericiydi.

Ama doğrusu bu girişimcilik hikâyelerinin bir gün bu kadar büyüyeceğini hiçbirimiz tahmin etmemiştik.

Şimdi Tansel Baybara, Tasarım Hikayecisi adlı bir kreatif ajans kurdu.

Anadolu kültürünün kalbinde yer alan geleneksel dokumacılık sanatını kullanarak, tarihin izini taşıyan tamamen el yapımı ürünler tasarlıyor.

Hatta Eataly için özel bir koleksiyon da hazırladı.

Yüzyıllar önce kullanılmaya başlanan, tüm tarih boyunca faydalanılan ve iplik üretiminde kullanılan kendir, özel bir işlemle uprecycle edilerek yastık haline getirildi.

Yazının Devamı

Berger’ın son kitabında Demirel imzası

12 Ocak 2017

Sigara yasakları ve dumansız hava sahası meselesiyle açılıyor kitap.

“Sigara öldürür” sloganıyla devam edip iklim değişimini körükleyen hava kirliliği yaratan diğer etkenlere geliyor konu.

John Berger’ın son kitabı ‘Duman’da.

2 Ocak’ta aramızdan ayrıldı, son 50 yılın en etkili yazarlarından biri olan Berger.

Biz şanslıydık, geçtiğimiz yıl Yapı Kredi Yayınları sayesinde Cevat Çapan çevirisiyle ‘Duman’ı okuma şansımız oldu.

Şimdi ise ‘Duman’ın İngiliz yazarın kendi ülkesinde Notting Hill Editions tarafından ne zaman yayımlanacağının haberi geldi: 21 Mart.

Bu kitabın Berger’ın son kitabı olması yanı sıra, malum, bizi ilgilendiren önemli bir özelliği daha var.

Selçuk Demirel ile birlikte hazırlanmış olması.

Yazının Devamı

Bravo Hüseyin Çağlayan!

10 Ocak 2017

“Londra Erkek Moda Haftası’nda yüzlerce defile ve prezantasyon arasında kaçırmamanız gereken dört şovdan biri”.

Bunu ben söylemiyorum, New York Times, Hüseyin Çağlayan ve Chalayan markası için söylüyor.

Ardından da Çağlayan’ın özelliklerini tek tek yazıyor: “Moda tasarımcısı, film yönetmeni, profesör, mimar, kostüm tasarımcısı, koreograf...”

“Bu adamın yapamadığı bir şey var mı?” diye de soruyor.

Boşuna Wallpaper dergisi, 20. yılında, 20 yılda oyunun kurallarını değiştiren 20 etkili kişi arasında Çağlayan’ı saymıyor.

Diğer isimlerden de örnekler vermekte fayda var, Google’ın kurucusu Larry Page, Airbnb’nin kurucuları Joe Gebbia and Brian Chesky, Apple’ın tasarım direktörü Jonathan Ive, aktivist sanatçı Ai Weiwei...

Çağlayan için, “Bir moda tasarımcısından disiplinler arası bir isme dönüştü” diyorlar.

Yazının Devamı

İlk yerli zincirden Michelin’e doğru

8 Ocak 2017

Türkiye’nin ilk yerli kafe zinciri The House Cafe. Tam 15 yıl önce Teşvikiye’de bir apartman kapısından içeri girdik, giriş o giriş. Hayatımızda bu kadar önemli bir yeri olacağı hiç aklımıza gelmezdi o zaman. Salonda büyük bir masa, tanıdık tanımadık herkes bir arada oturuyor. Herkes birbiriyle tanışıyordu. O masada başlayan dostluklar da aşklar da oldu. Aralarında hâlâ devam edenler de...

Arkadaki odadaysa eski kanepeler, koltuklar vardı, dedikodu yapmak isteyince oraya konuşlanılırdı. Yanda da minik bir mutfak. O mutfakta harikalar yaratılıyordu. Siyah ve beyaz çikolatalı brownie ve naneli limonata burada hayatımıza girdi. Brownie bitmeye yakın mutfakta bir hareket, bir çırpıda yenisi yapılıp fırına atılırdı. Bazen yer olmayınca mutfaktaki taburelere tüneyip yemek yemişliğimiz de olurdu. Çünkü o zaman The House Cafe’nin eşi benzeri yoktu, şimdiki gibi taklitleri de yoktu.

O zamanlar “The House Cafe’nin sırrı ne?” diye haberler yapıyorduk. Sır, verdiği histe yatıyordu aslında. Garip bir şekilde kendinizi rahat hissediyordunuz çünkü burada kimseye özel ilgi gösterilmiyordu. Herkes eşitti, müşteri çalışanlardan daha değerli değildi. Herkes aynı tahta sandalyelere oturuyordu. Yemekler

Yazının Devamı

Bilgi kirliliğine kapılmayın!

7 Ocak 2017

Biraz nefes almaya, kafa dağıtmaya kendinizi bir AVM’ye atıyorsunuz.

Telefonunuza bir süre bakmamaya çalışıyorsunuz.

Sessize aldığınız Whatsapp gruplarından mesajlar yağıyor.

Sonunda dayanamıyor ve bakıyorsunuz, ne kaçırıyorum endişesiyle.

Ardı ardına gelen mesajlar benzer içerikli, şu AVM boşaltıldı, bu AVM boşaltıldı, şuraya gitmeyin ihbar varmış, burada her an bir facia bekleniyor...

Etrafınıza bakıyorsunuz, bulunduğunuz AVM’de hayat devam ediyor.

Boşaltılmış falan değil.

Sadece güvenlik önlemleri artırılmış.

Yazının Devamı

Rekabete ve farklı tarzlara rağmen birleştik

5 Ocak 2017

Şehrin neredeyse bütün mekân sahipleri ve işletmecileri bir araya geldi, Reina için sessizce yürüdü.

Yeterince kalabalık değildi diyenler oldu, yürüyüşe katılmayan/katılamayanları eleştirenler oldu, sonunda yapılan konuşmayı yetersiz bulanlar da oldu.

Ama bunlardan daha önemlisi, birbirine yıllardır rakip olan, hatta zaman zaman birbirinin ekibinden transferler gerçekleştirerek arayı daha da açanlar bile sessizce yan yanaydı.

Olaysız, kavgasız gürültüsüz geçmesi bile mucizeydi. Beşiktaş Belediye Başkanı Murat Hazinedar, Şişli Belediye Başkanı Hayri İnönü ve Beyoğlu Belediye Başkanı Ahmet Misbah Demircan da yürüyüşe katılarak destek verdi.

TURYİD (uzun adıyla Turizm Restaurant Yatırımcıları ve İşletmecileri Derneği) hepimize örnek oldu, böyle olağanüstü durumlarda rekabete ya da farklı tarzlara sahip olmaya rağmen birleşebileceğimizi göstererek.

Reina yalnız değil

Reina, İstanbul eğlence hayatının simgelerinden biriydi.

En son ne zaman gittin derseniz, hatırlamıyorum bile.

Yazının Devamı

#Reına

3 Ocak 2017

Hepimiz biliyorduk bir gecede hiçbir şeyin değişmeyeceğini.

Ama yine de umutluyduk, 2017 yeni bir başlangıçtı, 2016’da yaşadıklarımızı geride bırakabilmek için bir ümitti.

Gelen gideni arattı daha ilk dakikalarında.

Tesadüfen Reina’da değildik, Kuruçeşme’den geçmiyorduk, kurşunlanmadık ama öldük öldük dirildik TV karşısında.

Artık sadece birer rakammış gibi sayılan kişilere ölü ya da şehit deyip dememek değil önemli olan, giden gittikten sonra.

Artık Noel baba kostümünden TV dizisi senaryosuna komplo teorileri de değil önemli olan.

Artık yılbaşı kutlama, kutlamama meselesi de değil tartışılması gereken.

Artık ABD’den istihbarat alındı mı, alınmadı mı, alındıysa neden yeterince güvenlik önlemi yoktu ya da yılbaşı gecesi böyle bir beklenti varsa neden Reina açık tutuldu gibi anlamını yitiren sorulara da gerek yok.

Yazının Devamı