Sevgilinin değeri nasıl ölçülür?

3 Şubat 2017

"Sevgilinin değeri onu sevenin sevgisi ile ölçülür"

derken Mevlana, sanki biraz da bu anlattıklarımızı destekler gibi değil mi?

Biz içimizdeki hazine dairesinden çıkartıp sevdiğimize sunmuyor muyuz varlığımızın en değerli hazinesini?

Hatta birçoğumuzun bunu yeterli görmeyip sevdiğini doğrudan hazine dairesine yerleştirdiğini görmüyor muyuz?

Bizi değerli kılan başka nedir ki; banka hesabımızın miktarı mı?.. İşte bunun iyi ya da kötü olduğunu tartışmaya açmak yerine hazine dairesindeki mücevheratın ne kadar saf ne kadar imitasyon olduğuna bakalım diyorum.

Öyle garip bir terslik var ki ortada.

Yazının Devamı

En az kaç bardak sevgi kavurulmalı?

3 Şubat 2017

"Sevgi hepimizin içinde dileyebildiğimiz kadar tüketebildiğimiz bir üretim rekoltesine sahip" deyip "Abarttım mı?" diye sormuştum az önce ama kimse cevap vermeyince ben cevaplıyorum :

"Hayır! Bence abartı yok."

Bi düşünün limitlerinizi zorlayan bir sevgi vardır mutlaka hissettiğiniz. Bu sadece sizin bildiğiniz bir sevgi de olabilir. Karşılıksız da olabilir, hatta karşıdakinin bilmediği de.

Fakat buradaki konu başlığımız sadece sizin bildiğinizin öneminden bahsetmek. Hayat bize sevecek o kadar çok sebep veriyor ki, bakın etrafınıza doğa, inanç, insan hepsi sevgi ile doğrudan ilgili.

Ota böceğe aşık olanlara gülünürken, inanışından dolayı sevgi duyduğu kaynağa saygı duyulur hem de tartışmadan ama ne yazık ki 'insan' devreye girdiğinde bol bol tartışmalar yaşanmaya başlar; sevilenin tüm özellikleri, sevenin tüm özellikleriyle karşılaştırılarak.

Peki, ne belirler bu tablo haline getirilmiş kıyas değerlerini? Ne kadar sevgi kullanılacağı bir hamur mayalama tarifi mi elden ele dolaşabilir mi?

Yazının Devamı

AŞK aşırı sevmekten mi yok olur?

1 Şubat 2017

Peki soralım kendi varlığımıza ama "kimsenin bize bakmadığı bi an" Severken ve Aşık olduğumuzda ne fark ediyor? Olası cevaplardan biri muhtemelen

"HİÇ FARK YOK!"

olacaktır. Bu cevap en az tercih edilen ve işe gelmeyen türden olduğu için deşelemeye buradan devam etmek daha uygun.

"Bence de doğru!"

diyerek verilen bu cevabı sahipsiz bırakmayalım.

Sevgi ile Aşk arasında tanımsal bir fark olabilir. Biz de Türk Dil Kurumunda belirtildiği gibi Aşk'ı;

Yazının Devamı

Aşk ateşi nerede yanar?

1 Şubat 2017

"Her kim isek; aslımıza en yakın olan, kimsenin bize bakmadığı andaki halimizdir"

dedikleri gibi tüm bilgiler aslında kendimizde, kendimiz için, içimizde saklı.

İçerisi dediğim bellek kayıtları, hafıza, bilgi dağarcığımız değil; varlığımızın ta kendisi. Hani kimimiz kimi zaman, kimimiz sıkça konuşur, kimimizin de ilgisizce yok saydığı kendimiz var ya, bir dargın bir barışık olduğumuz, tek dostumuz ya da en azılı düşmanımızdan bile daha tehlikeli olan kendi varlığımız, işte 'O'.

"Senin ciğerini bilirim ben"

diyene

"Merak etme aslında ben çok daha iyi bilirim ciğerimi ama işime böylesi geldiği için sana bu lafı dedirtecek şekilde davrandım"

der ya, o lafları sineye çekerken, duyduklarımızı arşivleyen birimin çalışanları.

Yazının Devamı

Seni çok seviyorum (sanırım) [1]

30 Ocak 2017

Ne kadar çok severseniz sevin sevginizin hammaddesini bilmek zorundasınız!

Sevginin özü o çokluğun içinde olması gerektiği kadar çok değilse imitasyon bir sevgi var demektir elinizde, sevdiğinize verdiğiniz ya da sevildiğinizden aldığınız. Kuşkulu kuşkulu sevilmek, analiz edip kimyasını tablolamaktan daha iyi değil midir?

"Gezegen bu haldeyken eldeki sevgileri laboratuvarlarda analiz ettirmek ne geçirir ki elimize? Neyse ne, hayatımızda ve işe yarıyor! Napalım yani, filtresiz sevgiyi kim kaybetmiş de biz bulalım?"

tarzındaki düşünceler aslında kaybedilmeyen ve bulunmaya gerek duymayan kaynağımızdan bizi biraz daha uzaklaştırıyor olabilir.

Yazının Devamı

İhtiyaçtan devren sevgi

27 Ocak 2017

Olamaz mı?

Böyle bir ilan görseniz imkansızlığına mı gülersiniz yoksa saçmalığına mı?

"Saçma! Sevgi bir araç olarak devredilemez ki!"

diyorsunuz sanırım... Pardon, sizden önce okuyan hanımefendi söylemiş "Saçma!" diye. Fakat sanırım siz de çok olabilir bulmamışsınız, yüz ifadenize bakılırsa...

Tamam, belki biraz hatırlatmalar yaparsam belli bir tarafa daha yakınlaşabilir yüz ifadeniz. Eğer "Sevgi bir araç mı ki devredilsin!" diye düşünen bir yanınız var ise ona şöyle sorun :

"Sevgi; yaşadığımız bu gezegende bir araç olarak kullanılıyor mu kullanılmıyor mu?"

Galiba, bir ifade değişikliği sinyali göründü yüz hatlarınızda. Bu ifade değişikliğinin iyi anlamda olması da gerekmiyor zira "Sevgi araç olarak kullanıyor" deyip bir de bunu kanıtlamak övünülecek bir keşif olmaz. Yine de 'bilmek fayda sağlar' gücünü arkamıza alıp ilerleyelim...

Kimse, -buna siz de dahil- "Sevgi benim için araçtır" demez muhtemelen. Peki, hiç mi araç olarak kullanmayız? Galiba bir gülümseme işareti belirdi yüzünüzde. "Saçma!" diyen hanımefendi tam burada bırakmıştı okumayı :) Hatırlamaktan hoşlanmamış da olabilir ya da telefonu çalmıştır...

Yazının Devamı

Hadi, aradaki farkı bulalım: " Seni seviyorum / Sen'i seviyorum "

26 Ocak 2017

"Ne fark var ki? hepi topu bir nokta koymuşsun araya, hepsi o kadar..." diyenlere minik bir hatırlatma: üzerinde yaşadığımız Dünya da uzay boşluğunda bir nokta hele siz bir de yedi buçuk milyar dünyalı ile çekilen bir fotoğrafta, selfiyi siz çekmediğinizdeki boyutunuzu hesaplayın!..

Fakat yine de; öyle çok büyük, yere göğe sığmaz, hiç bilinmedik, görülmedik bir fark olarak ortaya atmak, haksızlık olur bu 'seni seviyorum' sözcüğünün kullanıcılarına.

Sadece o noktaya biraz yakından bakıp, ne fark olabilir ya da nasıl bir fark vardır diye görmeye çalışmak, sunduğumuz sevgiyi daha yakından tanımamıza katkı sağlayabilir. Hiç şüphesiz ki; hiç kimsenin sevgisini bir ölçü aracıyla ölçüp herhangi bir kıyaslama yapmak bana düşmez. Neticede içerdiği sevginin miktarı "Seni" dense de "Sen'i" dense de değişmez, sevenden dolayı.

Fark sağlayacak tek konu karşımızdakini nasıl gördüğümüz ile ilgili. Sevdiğimizi hep özel görürüz, ama öznel görür müyüz? İşte bu soru; tam bir özeti o noktanın.

Yazının Devamı

Siz hangi taraftasınız? "SEN" mi, "BEN" mi?

25 Ocak 2017

Her şeyin temelinde DENGE olduğunu söylemek sanırım yeni bir bilgi olmaz. Belki bu dengeyi barındıran "her şey" içerisine neleri koyduğumuza bakmak bir yenilik olabilir kendimiz için.

Üzerinde yaşadığımız gezegenin dengeleri son derece belirli; gece/gündüz, yaz/kış, soğuk/sıcak gibi. Bu doğa dengelerinin içerisinde, bizim hayatlarımızda da tüm dengelerin kurulmasıyla kendi halinde dönen minik gezegencikler oluyoruz, tıpkı gelir/gider, sevgi/nefret, iyi/kötü dengelerinin sağladığı huzur hali gibi.

Doğa içinde var olan dengelere hemen hemen hiç kimse itiraz etmezken kendi hayatımızda bu dengeleri kurmaya çalışırken, mekanik kısma pek de el atmaya hevesli olamıyoruz.

"Ben kış insanıyım, yazı hiç sevemedim.. hep kış olsa ne güzel olur!"

diyenin kendi dengelerini kurmakta herhangi iki karşıt grubu tarafsızca ve menfaatsizce dengelemesi mümkün olabilir mi? Elbette bu dengeyi ne kadar önemsediği ile ilgilidir ama yine de her birimiz kendimizi ilgilendiren konularda pek de tarafsız olamayız, öyle göründüğü kadar kolay bir şekilde.

"sevilmesem de severim ben"

diyen tanıdığınız var mı? Eğer varsa genel ortalamanın içerisinde kaç kişidir? ya da

"sevdiğim kadar sevilmek isteri

Yazının Devamı