Peki soralım kendi varlığımıza ama "kimsenin bize bakmadığı bi an" Severken ve Aşık olduğumuzda ne fark ediyor? Olası cevaplardan biri muhtemelen
"HİÇ FARK YOK!"
olacaktır. Bu cevap en az tercih edilen ve işe gelmeyen türden olduğu için deşelemeye buradan devam etmek daha uygun.
"Bence de doğru!"
diyerek verilen bu cevabı sahipsiz bırakmayalım.
Sevgi ile Aşk arasında tanımsal bir fark olabilir. Biz de Türk Dil Kurumunda belirtildiği gibi Aşk'ı;
"Aşırı sevgi ve bağlılık duygusu, sevi, sevda"
olarak görebiliriz. Lakin o zaman da "Çok sevdiğimizde Aşık oluruz" kapısını açar ve "önce Aşk olur" iddiasında bulunanların sevgimizden şüphe etmesini sağlarız.?
Biraz sadeleştirelim, su kadar duru bir kimyadan bahsederken çorbayı tarif eder gibi olmasın. En temel sloganı kullanarak;
"Sevgi yoksa Aşk mı olurmuş!"
ile açılışı yapalım ve bekletmeden kendi cevabımızı verelim:
Olmaz!..
Olamaz aslında, hadi olmadığını iddia edelim. Sevgisiz Aşk ne işimize yarar ki; sahtekarlıktan başka!.. Tıpkı koca gezegende sıkça rastlandığı gibi...
- Sevgimizi kaynağından çıkartan sebep; varlığımıza dokunduğu anda ortaya çıkan kimyanın buharı değil mi?
- Nefesimizle, bakışımızla, dokunuşumuzla diğer tarafa geçen içimizde var ettiğimiz huzurun sıcaklığı değil mi?
- Hayatı güzelleştiren, yaşadığımız anı gökkuşağına çeviren duygumuz değil mi?
Tıpkı ağzımızdan çıkanı kulağımız duyuyorsa, nefesimizden geçen sevgiyi de ruhumuz kokluyordur herhalde. Bunu da bizden iyi kimse bilemez, illa kimyager olmamız gerekmiyor, sevgi nedir biraz olsun tadını biliyorsak; 'SU' gibi, anlarız tek farkının minerallerin dozları, sertliğinin derecesi olduğunu.
O halde lafı dolandırmaya gerek yok:
"Sevgi hepimizin içinde dileyebildiğimiz kadar tüketebildiğimiz bir üretim rekoltesine sahip. "
Abarttım mı?
4. bölümde
Birol Boyacıoğlu
brlbo.com