Her şeyin temelinde DENGE olduğunu söylemek sanırım yeni bir bilgi olmaz. Belki bu dengeyi barındıran "her şey" içerisine neleri koyduğumuza bakmak bir yenilik olabilir kendimiz için.
Üzerinde yaşadığımız gezegenin dengeleri son derece belirli; gece/gündüz, yaz/kış, soğuk/sıcak gibi. Bu doğa dengelerinin içerisinde, bizim hayatlarımızda da tüm dengelerin kurulmasıyla kendi halinde dönen minik gezegencikler oluyoruz, tıpkı gelir/gider, sevgi/nefret, iyi/kötü dengelerinin sağladığı huzur hali gibi.
Doğa içinde var olan dengelere hemen hemen hiç kimse itiraz etmezken kendi hayatımızda bu dengeleri kurmaya çalışırken, mekanik kısma pek de el atmaya hevesli olamıyoruz.
"Ben kış insanıyım, yazı hiç sevemedim.. hep kış olsa ne güzel olur!"
diyenin kendi dengelerini kurmakta herhangi iki karşıt grubu tarafsızca ve menfaatsizce dengelemesi mümkün olabilir mi? Elbette bu dengeyi ne kadar önemsediği ile ilgilidir ama yine de her birimiz kendimizi ilgilendiren konularda pek de tarafsız olamayız, öyle göründüğü kadar kolay bir şekilde.
"sevilmesem de severim ben"
diyen tanıdığınız var mı? Eğer varsa genel ortalamanın içerisinde kaç kişidir? ya da
"sevdiğim kadar sevilmek isterim!"
diyenlerin sayısı? hatta
"sevmek için uğraşmadan sevilmek en güzeli"
diyen kişi sayısına bir bakın. Bunların içinde denge sağlayabileceği görülen bir tek "sevdiğim kadar sevilmek isterim!" diyen kişiler. Çünkü diğerlerinde terazinin bir kefesi kendi isteklerine göre ağırlaştırılmış görünüyor.
Tüm bu tercihleri tekil bir yaşam içerisinde kullanmak, ayarlamak, kendimize göre mümkün olabilir ancak ya karşımızda; bundan doğrudan etkilenen olduğunda nasıl mümkün olacak?
Elmanın diğer yarısını bulduğumuzda ya da ruh ikizimiz ile karşılaştığımızda bu dengelerde ağır kefe bizden yana mı, ondan yana mı olmalı?
"Çok sevmek istiyorum!" diyenler daha az olabilir, "Çok sevilmek istiyorum!" diyenlerden.
Birincisi; aktif-dinamik, ikincisi; pasif-statik.
Siz hangi taraftasınız? "SEN" tarafında mı yoksa "BEN" tarafında mı? ve neden?
Peki, farkında mısınız; siz, birinci örnekteki gibi olduğunuzda hayatınızı paylaştığınız kişi ikinci örnekteki gibi ise nasıl bir denge sağlandığını. Çok basit olarak; iki taraf da çok sevilmek istediğinde pasif ve statik yoğunluğu, çok seven olduğunda aktif ve dinamik yoğunluk ortaya çıkıyor. Oysa istediğimiz ya da sağlamaya çalıştığımız denge olduğunda; sevmeyi de sevilmeyi de bir bütün olarak düşünmeliyiz.
Tıpkı gündüz/gece dengesinden "Gün" var olurken, "Sevgi" de içerisinde sevmeyi ve sevilmeyi de barındırır, alınan/verilen olarak.