Şenol Güneş, doğup, büyüdüğü, ekmeğini yediği Trabzon kentinin sevdalısıdır. Trabzonspor dediğiniz zaman akan sular durur Güneş hoca için... Her gittiği yerde, çıktığı televizyon programlarında kente ve Trabzonspor’a bakış açısı hep hayranlık doludur. Kısacası vefalı bir teknik adamdır Şenol Güneş...
Eyyy sevgili Trabzonsporlu futbolseverler. Bunu nasıl göz ardı eder, havalimanında Güneş hocaya sözlü saldırıda bulunursunuz?
Kimi diyor ki, keşke otobüsten inip, yanıt vermeseydi, duymamazlıktan gelebilirdi. Yooo, kusura bakmayın ama Güneş hoca, en ufak bir haksızlığa uğradığı zaman asla öfkesine fren koyamaz. Güneş, o toprakların çocuğudur. Haksızlığa isyanını da kişisel olarak yadırgamıyorum. Hele hele işin içinde hakaret varsa, ki var, burada duracaksınız arkadaşlar.
Güneş Hoca, Trabzonspor’la birçok şampiyonluk yaşadı, teknik adam olarak ise bunu bir türlü başaramadı, olabilir. Ne var ki, Beşiktaş ile iki sene üst üste şampiyon olarak kariyerini bir tık yukarı çekti.
Dememiz o ki, Güneş’in iş ahlakını tartışmaya açmak haksızlıktır. Ekmeğini yediği, suyunu içtiği takıma başarı için her şeyini verir. Bundan da bir milim şüphem yok, sizin de olmasın sevgili taraftarlar...
Neyse ki,
Beşiktaş’ta Pepe sakat, Quaresma cezalı, Trabzonspor’da ise Burak Yılmaz kart cezalısı... Üçü de takımları adına önemli silahlar... Özellikle Burak Yılmaz, bordo-mavili ekip için büyük kayıptır... Bugüne kadar 18 golü var Burak’ın... Dememiz o ki Burak golleriyle takımını bugünkü tabloya taşımıştır.
Pepe ve Quaresma biri savunmayı ayakta tutan, diğeri Kartal’ı ofansa taşıyan, ortalarıyla rakip savunmaların korkulu rüyasıdır. Eksiklikler tamam, ama Lens’in onbirde oynatılmasına anlam veremiyorum. Adam ofansa her çıkışta top kaybediyor, iki metreye pas atamıyor! Haaa ilk yarıda savunmaya kadar indi, çok kritik pozisyonda olası bir gole set çekti. Lens’i savunmaya mı çeksen acaba hocam?
Tosiç, 33. saniyede kart gördü, rekor kırdı(!) Buna ne demeli? Sakatlıklar bir yandan, kartlar diğer yandan! Böylesi tabloda Kartal’ın zirveyi kovalaması elbette zordur. Tamam, Kartal’ın iç hatlarda deplasman korkusu var deniyor, buna asla katılamıyorum. Maçın ilk yarısına bakın, onca eksiğine karşın, en fazla pozisyona giren Beşiktaş ise neyin korkusu arkadaş? Vagner Love ve Talisca yüzde yüzlük pozisyonları golle taçlandıramadılar. Hele Talisca, kaleci ile karşı karşıya, Onur’u geçmeyi beceremedi!
Mesleğimiz gereği zaman zaman İstanbul dışına da yelken açıyor, başka deyişle rotamızı üç büyüklerin dışındaki takımlara çeviriyoruz. Anadolu takımlarındaki gelişmeleri yerinde izliyoruz. Bu kez dümeni Anadolu’nun son şampiyon takımı Bursaspor’a kırdık.
Yıllar var ki bu güzelim kente uğramadık. Parkın içindeki tarihi stat yıkıldı, şehre biraz uzaklıkta muhteşem, Bursaspor’a yakışan modern bir stat yapıldı. Sağ olsun Bursaspor Kulübü Müdürü, bir spor aşığı Erhan Başoğlu ile birlikte yeni stadı gezdik, hayran kaldım. Stat Müdürü Sedat Şen bizimle yakından ilgilendi. İkisine de teşekkür ederim. Statta başarı için her şey var.
Bursaspor sıkıntılı bir sezon geçiriyor. Yönetim kanadı bir yandan bu kritik süreçten çıkmanın yollarını arıyor, diğer yandan da gözünü tamamen altyapıya çevirmiş durumda...
Nereye varmak istiyoruz, anımsarsınız bu köşede sık sık Altınordu’ya ayırdık, orada yapılanları dilimiz döndüğünce anlattık, örnek alınmasını istedik.
Evet, Bursa’da bu yönde müthiş bir proje var. Hayata geçirmek için Başkan Ali Ay, çalmadık kapı bırakmadı. Projeyi önce Gençlik ve Spor Bakanı Osman Aşkın Bak’a sundu, destek istedi. Ardından Kulüpler Birliği’nin, son olarak da Futbol
Yorumlarımda, hakemleri eleştirmemek için kılı-kırk yarıyoruz, ama olmuyor arkadaş. Cüneyt Çakır, bizim uluslararası maçlar da yüz akımız... Yardımcıları Bahattin Duran ve Tarık Ongun Avrupa’da müthiş uyum içindeler, neredeyse sıfır hatayla maçları yönetiyorlar... Bu üçlü Dünya Kupası Finalleri’nde görev yapacaklar, buraya kadar tamam. Ne zaman iç hatlara dönseler, onlara bir şeyler oluyor, nazara geliyorlar!
Yapmayın, etmeyin Fernandao’nun attığı gol yüzde yüz ofsayt, yan hakem Tarık Ongun, o pozisyonda onca tecrübesine nasıl gölge düşürür? Aynı Ongun, ikinci yarının uzatma dakikalarında Quaresma’nın attığı golde, pozisyonun gelişimini harika süzdü, atağı devam ettirdi. Çünkü Negrado orta sahadan çıktı, yani ofsayt falan yok, bravo.
Dönelim sahaya, derbiye... Beşiktaş Devler Ligi’nde B.Münih şokunu atlatamadan iç hatlara dönüş yaptı, Fenerbahçe ile zirve adına kritik bir maça çıktı. Düşünün savunmanın sigortası Pepe ile frikik atışlarının vazgeçilmesi Talisca cezalı, Oğuzhan da son anda kadrodan çıkarıldı. Böylesi bir tablo karşısında Kartal’ın son haftalarda müthiş bir çıkış yakalayan Fenerbahçe’nin karşısında ilk yarıda bir hayli zorlandı. Eee buna bir de çıkışlarda yapılan top
Bizim kulvar böyle... Teker kırıldı ya, yol gösteren çok olur! Yok o niye yok, bu niye yok? Bırakalım bu yol gösterme işlerini! Elbette Beşiktaş’ın beş farklı yenilgisi üzerine yorumlar yapılacaktır. Ancak Şenol Güneş’i eleştirirken, ağacı da kökünden sökmeyelim, başarılarını göz ardı etmeyelim.
Gruptan namağlup çıkan bu takımın hocası Güneş değil mi? UEFA Avrupa Ligi’nde ülkemize uzun soluklu heyecanlar yaşatan, Devler Ligi’nde grup maçlarında bileği bükülmeyen gurur kaynağımız olan Beşiktaş değil mi?
Bu farklı yenilgi, Beşiktaş’ın başarılarına gölge düşüremez, düşürmemeli.
Efendim Vagner Love ile niye başlamış, Oğuzhan ve Tolgay niye yokmuş, Niye herkes yerinde oynatılmıyormuş? Bitmedi, Quaresma niye on birde? Yapmayın, etmeyin arkadaşlar... Portekizli oyuncu, Kartal’ın önemli taşlarından biridir, unutmayın.
On bire baktığımız zaman, gole dönük bir kadro olduğunu cümle alem gördü. Güneş hoca, Vida’nın kırmızı kartını hesaplayamadı!
Vagner Love, bu maçta da oynatılmazsa, hangi maçta oynayacak arkadaş? Kartta hatayı yapan Atiba, faturayı ödeyen Vida! Haaa şunu söyleyebiliriz, Vida savunmacı ve son adam olarak rakibine giriş şekli onun tecrübesine yakıştıramadık, acemiceydi.
Gol mü,
Şenol Güneş’in Bayern Münih karşısına çıkardığı on bire kimse gıkını çıkaramaz. Bence idealin de ötesindeydi. Dememiz o ki böylesi güçlü bir ekip karşısında elinizde ne var, ne yok tüm yetenekli kramponları sahaya sürmek zorundasınız, Güneş hocamız da bunu gerçekleştirdi, kutluyoruz. Ne var ki, teknik adam olarak kadro konusunda sıfır hata yaparsınız, ancak bazı sürprizlere istesiniz de engel olamazsınız, eliniz-kolunuz bağlanır, hamleleriniz işe yaramaz, farkı önleyemezsiniz.
Alın size Vida’nın kırmızı kartı. 16. dakikada arkadaşlarını üstelik Bayern Münih gibi bir takım karşısında yalnız bıraktı. Kızalım mı, kızmayalım mı şaşırdık doğrusu! Vida, kartı pozisyon gereği gördü, arkadaşlarının hatasını örtmeye çalışırken gerçekleşti, bu da onun suçunu hafifletiyor. Artı, Eee böylesi bir rakip karşısında doğal olarak da hesaplarınız alt-üst oluyor, savunma taktiği ön plana çıkıyor. Handikaplara karşın on kişiyle Kartal, ilk yarıda rakip kaleye kanat çırptı, gol kokladı, Vagner Love, net pozisyondan yararlanamazken, rakibin yüreğini ağzına getirdi. Bu direnişe, gol arayışına, Fabri’nin kritik dokunuşlarına karşın Thomas Müller’in golü geldi.
Bu oyunda en zor iş savunma yapmaktır,
Böylesi kritik ve de zorluk derecesi yüksek maçlarda takımın temel ‘’taşlarıyla’’ oynamanın doğruluğunu bize kimse anlatamaz arkadaş! Quaresma’yı şartlar ne olursa olsun, yedek oturtma lüksünüz olamaz! Hele hele tercihiniz Lens olursa, külliyen buna karşı çıkarız. Quaresma, takımı üçüncü bölgeye taşıyan, adam eksilten ve asistler yapan bir isimdir. Kaldı ki Lens acaba geldiği günden bu yana dişe dokunur ne yaptı Allah aşkına? Dememiz o ki, Quaresma’ın alternatifi Lens olamaz, olmamalıdır! Ne ofansa çıkışlarda, ne de geri dönüşlerde etkili miydi? Tam tersi Fabri’ye bir geri pas verdi, evlere şenlik, acemi işiydi! Altıpas içinden golü bile atamıyor, ama onbirde yer buluyor!
***
Konya can, Beşiktaş zirve derdinde.... Tablo böyle olunca, ortaya öyle kaliteli futbol malesef çıkmıyor! Konyaspor kontrollü ve de savunmaya dönük oyunu, Kartal’ın iştahını kabarttı, ilk rakibine öyle aman aman pozisyon vermezken, Atiba’nın sırtına çarpan ve filelere giden golle, ilk yarıyı önde noktaladı. Ne var ki, Talisca 2, Love ise net bir pozisyondan yararlanamadı. Eto’o ve Jahovic ilk yarının gezginleriydiler adeta, ayakları topa değmedi dersek, abartmış olmayız!
Bu yarıda Beşiktaş adına olumsuz
Ülkemizden yurt dışına ihraç ettiğimiz futbolcuların başarıları bize gurur veriyor.
Bu anlamda en büyük örnek, futbolcu fabrikası Altınordu’dan yetişen, Abdullah Avcı ile çıkışı yakalayan, İtalya’nın köklü kulüplerinden Roma’ya kanat çırpan Cengiz Ünder’dir. Attığı goller ve asistleriyle İtalya medyasının manşetlerini süslemesi ve 20 yaşındaki Cengiz Ünder’e övgüler yağması asla bir rastlantı değil, bir emeğin ürünüdür. Cengiz Ünder kardeşimizi buradan bir kez daha kutluyoruz. Onunla ne kadar gurur duysak azdır. Başarılarının devamını diliyoruz.
Dedik ya, Cengiz Ünder’in başarısı tesadüf değildir diye... Ortada bir Altınordu gerçeği var, bunu bilir, bunu söyleriz arkadaş. Niye? Altınordu Kulübü’nü gezme ve inceleme şansı buldum, çalışmaları, yerinde gözlemledim. Altyapı nasıl olur, onun en büyük belgesidir Altınordu Kulübü.
Sevgili Başkan Seyit Mehmet Özkan’ı TRT SPOR’daki Spor Bahane’de sporcuları ile birlikte konuk ettik, etmeden önce gittik, Altınordu’nun büyük alanlara yayılmış, farklı yerlerde kurulmuş tesislerini gezdik, doğrusu hayran kaldık. Aradığınız her şey var. En önemlisi eğitimi bir numaraya çıkarmış Altınordu. Yani eğitimle futbolu bir arada yürütüyor.
Altyapılarıyla