Bilal Meşe

Bilal Meşe

bmese@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Mesleğimiz gereği zaman zaman İstanbul dışına da yelken açıyor, başka deyişle rotamızı üç büyüklerin dışındaki takımlara çeviriyoruz. Anadolu takımlarındaki gelişmeleri yerinde izliyoruz. Bu kez dümeni Anadolu’nun son şampiyon takımı Bursaspor’a kırdık.
Yıllar var ki bu güzelim kente uğramadık. Parkın içindeki tarihi stat yıkıldı, şehre biraz uzaklıkta muhteşem, Bursaspor’a yakışan modern bir stat yapıldı. Sağ olsun Bursaspor Kulübü Müdürü, bir spor aşığı Erhan Başoğlu ile birlikte yeni stadı gezdik, hayran kaldım. Stat Müdürü Sedat Şen bizimle yakından ilgilendi. İkisine de teşekkür ederim. Statta başarı için her şey var.
Bursaspor sıkıntılı bir sezon geçiriyor. Yönetim kanadı bir yandan bu kritik süreçten çıkmanın yollarını arıyor, diğer yandan da gözünü tamamen altyapıya çevirmiş durumda...
Nereye varmak istiyoruz, anımsarsınız bu köşede sık sık Altınordu’ya ayırdık, orada yapılanları dilimiz döndüğünce anlattık, örnek alınmasını istedik.
Evet, Bursa’da bu yönde müthiş bir proje var. Hayata geçirmek için Başkan Ali Ay, çalmadık kapı bırakmadı. Projeyi önce Gençlik ve Spor Bakanı Osman Aşkın Bak’a sundu, destek istedi. Ardından Kulüpler Birliği’nin, son olarak da Futbol Federasyonu’nun kapısını çaldı, yönetimi Bursa’ya davet etti. Projeyi burada ayrıntılarıyla anlattı.
Başkan Ali Ay, yüksek kimya mühendisi... Altınordu Başkanı Mehmet Seyit Özkan, metalurji mühendisi... Yine Bursaspor Kulüp Müdürü Erhan Başoğlu da makina mühendisi... Dememiz o ki, böylesi donanımlara sahip spor adamları, kulüplerin tesisleşme anlamında biçilmiş kaftanlar...
HHH
Biraz zaman tüneline girelim, Bursaspor Vakıfköy Tesisleri’ne değinelim. Neredeyse kırk yıllık bir mazisi var; Bursaspor yeni modern tesislerde çalışmalarını sürdürüyor. Şimdi burada yönetim, Spor Akademisi’ni kurmak için start aldı.
“Bizler, eğitimle harmanlanan yetenekli gençlerimizin, ay-yıldızlı bayrağımızın altında geleceğimizi aydınlattığı bir ülkeyi inşa ederken, bu harcın bir parçası olmayı şiar edindik. Bursaspor Vakıfköy Spor Akademisi projesi, futbol eğitimi gören evlatlarımızın akademik alanda da sağlıklı bir şekilde ilerleyebilmesi adına atılmış, henüz emekleyen ancak ayağa kalktığında devleşecek bir adımdır.”
Sevgili Başkan Ali Ay’ın bu sözlerine katılmamak mümkün değil... Ülkemizde kulüplerin ekonomik yönden durumları malum... Pek iç acıcı değil! Neden? Sırf başarılı olma adına, özellikle yabancı transferinde kasalarını sonuna kadar açtılar. Ha boşaldı, ha boşalacak! Tehlike çanları çalıp, duruyor!
Bunun önüne geçmenin kurtuluş reçetesi altyapıdır, çare ortadadır arkadaşlar! Öyle arka bahçenize yan gözle bakar, oraya yatırım yapmazsanız, gedik büyür, UEFA kriterlerine takılır, başınıza iş alırsınız.
Bursaspor Başkanı Ali Ay, yöneticiler ve ilgililer geç de olsa bu adımı attılar, projeyi hazırladılar, tek eksik para... Konuştuk, 20 milyon lira gerekiyor. Parasal destek geldiği anda ilk kazmayı vuracaklar ve 1.5 yıl gibi sürede akademiyi kuracaklar. Buradan eğitimli, dil bilen oyuncuları Türk futboluna ve Bursaspor’a kazandıracaklar. Rakam öyle aman, aman bir şey de değil... Biliyoruz ki, 2024’de Avrupa Şampiyonası’nda aday olduğumuz ülkemizde bu projeye destek sağlanacaktır.

Kapris ona yakışıyor!
Quaresma, izlemekten keyif aldığım bir oyuncu profilidir benim penceremden... Bu beğenimin Fenerbahçe derbisinde attığı iki golle uzaktan yakından ilgisi yok. Atsa, kaçırsa, asist de yapmasa inanın hiç fark etmiyor. Topu ayağına aldığı anda üç kişiyi peşine takması, adam eksiltmesi yok mu, işte onun büyüklüğü de burada yatıyor.
Yıldız oyuncuların kaprisleri doğaldır, olsun... Ona çok yakışıyor... Ne var ki gözden kaçan bir özelliği de var, kazanma arzusu, hırsı... Yenilgiye olan isyanı, her karede yüzüne yansıyor.
İki klas golünün sevincini teknik direktör Şenol Güneş hocayla paylaşması hoş bir tabloydu yine... Güneş’in onu alnından öpmesi, dayanışmanın, vazgeçilmezliğin en büyük göstergesidir.
Fazla söze gerek yok, o, Kartal’ın bir başka yıldızıdır bence.

Haberin Devamı

Güle güle Ceyhun baba
Halil Özer, Gürcan Bilgiç, bir dönemler omuz omuza çalıştığım Milliyet’teki takım arkadaşımdır, dostumdur. Üç büyüklerin yıllarca peşine takıldık birlikte... Kah atlattık, kah atlatıldık. Gürcan kardeşim Sabah grubunda yazar, Halil Özer ise Habertürk’te spor müdürü... Yollarımız ayrıldı, ama aynı heyecanı hâlâ içimizde yaşıyoruz, yazar da olsak, muhabirlik heyecanı içimize işlemiş, paçalarımıza yapışmış.
Halil Özer’in babası Ceyhun Özer’i geçtiğimiz hafta kaybettik, çok üzüldüm. Ceyhun baba sürekli beni arar, futbol üzerine sohbet ederdik. Onun Fenerbahçe sevdasını yakinen bilenlerdenim. Fenerbahçe ve futbol, Ceyhun ağabeyimin yaşam biçimiydi. Kazayla Fenerbahçe yenilmesin ya da ona bir haksızlık yapılmasın; müthiş, mantıklı kurduğu cümlelerle bize hep yol göstermiştir. Tam bir İstanbul beyefendisiydi Ceyhun baba. Mekanın cennet olsun. Işıklar içinde uyu Ceyhun baba...
Manevi oğulların Gürcan ve ben, seni hiç ama hiç unutmayacağız.