Bizim kulvar böyle... Teker kırıldı ya, yol gösteren çok olur! Yok o niye yok, bu niye yok? Bırakalım bu yol gösterme işlerini! Elbette Beşiktaş’ın beş farklı yenilgisi üzerine yorumlar yapılacaktır. Ancak Şenol Güneş’i eleştirirken, ağacı da kökünden sökmeyelim, başarılarını göz ardı etmeyelim.
Gruptan namağlup çıkan bu takımın hocası Güneş değil mi? UEFA Avrupa Ligi’nde ülkemize uzun soluklu heyecanlar yaşatan, Devler Ligi’nde grup maçlarında bileği bükülmeyen gurur kaynağımız olan Beşiktaş değil mi?
Bu farklı yenilgi, Beşiktaş’ın başarılarına gölge düşüremez, düşürmemeli.
Efendim Vagner Love ile niye başlamış, Oğuzhan ve Tolgay niye yokmuş, Niye herkes yerinde oynatılmıyormuş? Bitmedi, Quaresma niye on birde? Yapmayın, etmeyin arkadaşlar... Portekizli oyuncu, Kartal’ın önemli taşlarından biridir, unutmayın.
On bire baktığımız zaman, gole dönük bir kadro olduğunu cümle alem gördü. Güneş hoca, Vida’nın kırmızı kartını hesaplayamadı!
Vagner Love, bu maçta da oynatılmazsa, hangi maçta oynayacak arkadaş? Kartta hatayı yapan Atiba, faturayı ödeyen Vida! Haaa şunu söyleyebiliriz, Vida savunmacı ve son adam olarak rakibine giriş şekli onun tecrübesine yakıştıramadık, acemiceydi.
Gol mü, insan sağlığı mı?
Kasımpaşa-Galatasaray maçının 7.dakikasında Gomis’in yere yıkılışını izlerken içim cız etti, çok üzüldüm. Bir insanın sağlığı söz konusu olunca öyle maçmış, muçmuş, beni hiç ilgilendirmez arkadaş... Neyse ki ayağa kalktı, biraz olsun rahatladım. Efendim, Gomis geçmişte de bunu sık sık yaşamış. Doktorlar söylüyor.
Valla kusura bakmayın, kişisel olarak bu fotoğrafa başka açıdan bakmak istiyorum. Tamam Gomis çok beğendiğim, profesyonelliğine hayran kaldığım bir oyuncu... Bu, madalyonun bir yüzü... Ancak bir yüzü var ki, insan sağlığı her şeyin önünde gelir, bunu bilir, bunu söylerim.
Bu oyun, adrenalini yüksek bir oyundur. Gomis’in oyuna devam etme arzusunu anlayabiliyorum. Ne var ki, o istediği kadar ‘oynayacağım’ desin, maça devam etmesine izin verilmesini anlamak da zorlanıyorum.
Doktor görevini yaptı, engel olmaya çalıştı, olmadı. Diyorlar ki, geçmişte de bu tabloyu yaşadı, bir şey olmadı! Peki ya, başka bir rahatsızlığı olsa ve başına bir şey gelseydi?
Robinho kalitesi
Yabancı oyuncuya karşı değiliz, ancak ununu elemiş buraya tatile gelmişlere, yaşını-başını almışlara, işe yaramayanlara sonuna kadar hayır!
İyiler ve takımlara hayat verenler elbette var. Ne var ki iki elin parmaklarını geçmez! Örneğin, Sivasspor’un renklerine bağladığı 34 yaşındaki Brezilyalı yıldız Robinho... Geldi, imzayı attı, ayağının tozuyla maçlara çıktı, son Osmanlıspor maçına attığı goller ve asistiyle kalitesini ortaya koydu. Dememiz o ki Robinho gibi kaliteli oyunculara can kurban.
80 kez Brezilya Milli Takımı formasını giymiş, toplam 21 gol atmış bir oyuncudan söz ediyoruz. Öyle laf olsun diye liglerimizi yabancı mezarlığına çeviren kulüplerimizin Robinho’yu örnek almalarını öneriyoruz! Dolarları çarçur edeceğine takımlarınıza hayat verecek, yıldız ve yıldız adaylarına yönelin, ne dersiniz?
Kalemine sağlık
Kitap yazmanın, gelecek nesillere, bizim kulvarda yaşananları, bilinmeyenleri, efsaneleri anlatmak adına çok önemli olduğunu vurgulamaya gerek yok. Bizler de, bilmediğimiz siyasi, ekonomik ve de spordaki yaşanmışlıkları hep kitaplardan öğreniyoruz. Okumak gibi güzel bir şey var mıdır?
Milliyet’in Spor Müdürü, meslektaşım, dostum Tayfun Bayındır’ı bu anlamda kutlamak istiyorum. Onca yoğun işine karşın halterin bir numarası, efsane Naim Süleymanoğlu ile birlikteliğinde yaşanmışlıklarını, anılarını bir kitapta topladı. İlk baskısı da yapıldı, piyasada... Bayındır’ın bu kitabı yazarken, heyecanını bire bir yaşamış bir gazeteci olarak tanıklık ettim. Bilgisayarının başına geçtiği anda o yüzündeki mutluluk ifadesi görülmeye değerdi.
Haklıydı, çünkü Cep Herkülü’nün en yakınında olan gazetecilerinden biriydi Bayındır... CEP HERKÜLÜ adlı kitabı herkesin okumasında yarar var.
Kalemine emeğine sağlık Tayfun Bayındır... Dileriz bu kitap, yeni eserlerinin bir başlangıcı olur. Durmak yok, devam...