Şenol Güneş, doğup, büyüdüğü, ekmeğini yediği Trabzon kentinin sevdalısıdır. Trabzonspor dediğiniz zaman akan sular durur Güneş hoca için... Her gittiği yerde, çıktığı televizyon programlarında kente ve Trabzonspor’a bakış açısı hep hayranlık doludur. Kısacası vefalı bir teknik adamdır Şenol Güneş...
Eyyy sevgili Trabzonsporlu futbolseverler. Bunu nasıl göz ardı eder, havalimanında Güneş hocaya sözlü saldırıda bulunursunuz?
Kimi diyor ki, keşke otobüsten inip, yanıt vermeseydi, duymamazlıktan gelebilirdi. Yooo, kusura bakmayın ama Güneş hoca, en ufak bir haksızlığa uğradığı zaman asla öfkesine fren koyamaz. Güneş, o toprakların çocuğudur. Haksızlığa isyanını da kişisel olarak yadırgamıyorum. Hele hele işin içinde hakaret varsa, ki var, burada duracaksınız arkadaşlar.
Güneş Hoca, Trabzonspor’la birçok şampiyonluk yaşadı, teknik adam olarak ise bunu bir türlü başaramadı, olabilir. Ne var ki, Beşiktaş ile iki sene üst üste şampiyon olarak kariyerini bir tık yukarı çekti.
Dememiz o ki, Güneş’in iş ahlakını tartışmaya açmak haksızlıktır. Ekmeğini yediği, suyunu içtiği takıma başarı için her şeyini verir. Bundan da bir milim şüphem yok, sizin de olmasın sevgili taraftarlar...
Neyse ki, taraftar otele giderek, Güneş hocanın gönlünü aldı. Size de yakışan budur, örnek oldunuz, kutluyorum. Yani, bordo-mavili bazı kişilerin ayıbını, yine taraftar kapattı.
Şunu da unutmayın ki, bir gün Güneş Hoca’nın yolu Trabzonspor’la yeniden kesişebilir. Niye olmasın ki? Dünyada sevgi ve saygı gibi güzel bir şey var mıdır? Şenol Hoca sevgiyi de, saygıyı da fazlasıyla hak ediyor.
Görünen köy kılavuz istemez
Biraz da Trabzonspor cephesine rotayı çevirelim... Hani bir deyim vardır, “Görünen köy, kılavuz istemez” diye... Bu deyim Trabzonspor’la iyi örtüşüyor. Bordo-mavili ekibin en büyük eksiği, Burak Yılmaz’ın alternatifinin olmayışıdır. Trabzonspor, yatsın-kalksın Burak Yılmaz’ın attığı gollere dua etsin, ya o olmasaydı? Bırakın zirveyi bir kenara, sıkıntı çekerdi, sıkıntı!
Bordo-mavili ekibin savunması çok ağır... Keşke çabuk bir stoper alınsaydı. Artı, iyi bir de sol açık şarttı, alınamadı. Dememiz o ki, Burak Yılmaz’ın olmadığı maçlarda puan kayıpları asla sürpriz değildir, benim penceremden.
Negredo tamam da Love & Lens nerede?
Negredo’yu ilk geldiği günlerde ve yer aldığı maçlarda, kaçırdığı goller nedeniyle eleştirmiştim. Hatta birkaç kez bu köşeye taşımıştım.
Elbette kumaşı ve kalitesi belli bir oyuncu, buna itirazımız yok. O süreçte sanırım bir uyum sorunu yaşıyordu. Aynı Negredo, bırakın on biri, yedekten girdiği maçlarda bile skoru değiştiren adam oldu. Son Trabzonspor maçı bunun en büyük somut örneğidir. Takımla müthiş bir uyum içinde Negredo...
Bazı yorumcular, Negredo ile Cenk Tosun’u kantara koyuyorlar. Valla Cenk klas ve de zorluk derecesi yüksek gollerin adamıdır. Negredo belki gol atmıyor ama çok çabuk, rakip savunmayı yıpratan bir özelliği var. Bana göre çabukluk ve tekniğiyle farkındalık yaratmaya başladı. Bu da ofansa en büyük alternatif olduğunu ortaya koydu. Babel’e attığı iki asiste bakın, o kalabalık savunmanın arasından sıyrılıp, o pası atmak kolay mı? Kartal’ın şu an itibarıyla en büyük sıkıntısı Vagner Love’dur! Tekniği iyi olmasına iyi de, rakip savunmayla çok boğuşuyor, sürekli top kayıpları yaşıyor maalesef... Büyük umutlarla alındı, hayal kırıklığı yaşatıyor!
Bir de Lens sorunu var Beşiktaş’ta... Bir faydalı iş yap be kardeşim, dişimi kıracağım! Onun oynadığı maçlarda Kartal eksik kalıyor, bunu bilir, bunu söyleriz!
Suça teşvik!
Futbol, profesyonellerin oyunudur, kuralları vardır. Şartlar ne olursa olsun, bu kurallara sıkı sıkıya bağlı kalacaksınız. Gerçi aradan zaman geçti, geçmesine de tartışmaları hâlâ süren Quaresma’nın derbideki kırmıza kartına değinmeden geçemeyeceğim.
Evet, futboluna her daim hayran olduğum Ricardo Quaresma’nın avukatlığına soyunmak gibi bir derdim yok. Neticede yaptığı bir eylem var. Souza’nın tahriklerine katılma lüksü asla olamaz. Profesyonellikle asla örtüşmüyor, ona yakıştıramadım.
Ancaak, futbolcu robot değildir, etten, kemikten oluşmuştur, onların da duyguları var, sabırları da bir yere kadardır.
O pozisyonu defalarca izledim. Evet, Quaresma rakibini arkadan itiyor, yani beline hamle yapıyor, Souza ise yüzünü tutarak kendini yere atıyor! Bunu nasıl açıklayacağız?
Bu tip centilmenliğe aykırı hareketler liglerimizde çokça sergileniyor. Örnek, en ufak darbede futbolcu öyle bir çığlık atıyor ki, sanırsınız bir yeri kırılmış. Yerde kıvranıyor, bir yandan da hakeme bakıyor. Bir dakika sonra o yerde kıvranan futbolcu, at gibi koşuyor!
Dememiz o ki, Souza, Kartal’ın en önemli kozunu tahrik ederek, sahadan attırdı. İşte Quaresma’nın tek suçu, o tahriklere kapılmasıydı. Ama Souza’nın da yaptıklarını görmezlikten gelemeyiz.
Eğri oturup, doğruyu konuşacağız; bu Quaresma’yı savunmak gibi algılanmasın. Kaldı ki Fenerbahçe ile oynanan derbilerde bu tip tahrikleri hep gördük, yaşadık. Sarı-lacivertli bazı futbolcular, centilmenliğe aykırı hareketleri adeta iş edinmişler! Ortada bir suçlu var tamam ama onu bu suça teşvik edeni kulak arkası etmemek gerekir. Aksi taktirde bu tahrikçiler çok can yakar.