Futbol göreceli bir oyundur, yani sana göre, bana göre misali! Sahaya çıkan onbir, teknik adam tercihidir, ona göre doğrudur, bize göre yanlıştır. Dememiz o ki, Beşiktaş’ın en etkili kramponlarından özellikle Quaresma’nın yedek oturtulmasına şaşırdım! Bu savımız Babel için de geçerlidir. Quaresma ısrarımızda sonuna kadar haklıyız. Portekizli yıldızın farkındalığı var, sahaya çıktığı anda rakibi hem önlem almaya zorluyor, hem de teknik kapasitesiyle adam eksiltiyor. Bunun içindir ki sabaha kadar Quaresma diyoruz. Kimse kusura bakmasın Quaresma asla son 20 dakikalık oyuncu değildir!
Gökhan Töre de yetenekli ancak Quaresma ile aynı kantara konur mu, işte burası tartışılır. Nitekim, Güneş ikinci yarıda bunun farkına vardı, Töre’nin yerine Babel’i, Ljajic’in yerine Quaresma’yı sahaya sürdü! Vagner Love, Kayseri’ye şans eseri bir gol attı ya, Malmö maçında kendisini onbirde buldu! Peki, Malmö önünde kaçırdıklarına ne demeli? Eee... Vagner Love, hatta Lens’e bel bağlarsınız, yarı yolda kalırsınız arkadaş! Love’u göndermek için çalmadık kapı bırakmadınız, şimdi zorunluluktan ona sarıldınız, güldürmeyin Allah aşkına!
Malmö’yü geçmişten anımsıyoruz, Beşiktaş’a az mı kök söktürdü! Ne var ki
Koskoca Fenerbahçe, 7. hafta sonunda, puan cetvelinde 14. sırada!
Çaykur Rizespor maçı geride kaldı, ama manşetleri hâlâ Fenerbahçe süslüyorsa, bilin ki orada büyük sorunlar var. Evet, Fenerbahçe iyi yolda değil. Daha yolun başında Teknik Direktör Phillip Cocu ile Sportif Direktör Comolli’nin koltukları sallanıyor!
“Ateş olmayan yerden duman çıkmaz” demiş atalarımız... Gazeteler de “Arsene Wenger favori, Lucescu plase”, “Cocu gidiyor, Kocaman geliyor”, “Taraftar Ersun Yanal’ı istiyor” başlıklarıyla Fenerbahçe’yi gündemde tutuyor. Dememiz o ki, yine teknik adam konusunda alışkın olduğumuz papatya falları açılıyor, biteceğe de pek benzemiyor.
“O gitsin, bu gelsin, o olmaz, bu olur” gibi öneriler yapmak bizim mesleğin etiğine terstir. Neticede yeni gelmiş bir başkan ve yönetim kurulu var. Kararı onlar verecek. Dememiz o ki, Başkan Ali Koç ve arkadaşlarının işleri çok zor...
Başkanın sabrı taşmış
Neticede ortada bir geniş kadro var. Ligin 7.haftasında teknik adam sorgulanır hale geliyorsa, vay ki, vay! Yerli-yabancı tam tamına 11 yeni transfer var. Bunların tamamını Comolli mi getirdi, yoksa Cocu’nun onayı var mı bilmiyoruz.
Ayew’i tanıyoruz, diğer yeni yabancılara çok yakın değil uzağız!
Önce Cenk Tosun, ardından da Negredo’nun Kartal Yuvası’ndan uçmasından sonra, Şenol Güneş’in forvet hattında sıkıntı çektiğini biliyoruz. Larin, Mustafa Pektemek ve Vagner Love bu bölgenin alternatif isimleri. Görüyoruz ki Pektemek’e şans gülecek gibi değil! Vagner Love, 2016-2017 sezonunda 23 golle kral oldu... Ne var ki, Beşiktaş’ta bu performansının çok uzağında, doğal. Dememiz o ki, Alanyaspor’da leblebi gibi goller atabilirsiniz, ama burası Beşiktaş... Rakip kapanır, bir de başına adam diker, at atabilirsen misali!
Dün Kayseri karşısında onbirde forma buldu, çok istekli ve çalışkandı, nitekim açılışı da o yaptı... Attığı gol elbette önemli, ya ıska geçtiği iki pozisyona ne demeli? Neyse, lafı fazla uzatmayalım, Şenol hocanın da can simitleri var, biri Pepe, diğeri Babel, onlara güveniyor.
Kayserispor savunmasına kapandı, zamana oynar gibi oldu, fırsat kovaladı... Ancak unuttukları biri vardı, o da Quaresma... Portekizli yıldız, çıkıncaya kadar müthiş çalıştı, Love’a asist yaptı, başarılı oyununu klas bir golle de taçlandırdı. Her zaman yazdık, söyledik, onsuz Beşiktaş düşünemiyorum. Attığı gole bakın, kapalı köşe ve şahane bir vuruş tekniği, daha ne yapsın Quaresma? Onun
Bizim mesleği anlatmaya gerek yok. İnşaatta çalışmıyoruz... Ne var ki, zihinsel yorgunluk üst seviyededir. İstanbul gibi büyük bir metropolde yaşıyorsanız, stres ikiye katlar, benzetme yerindeyse bunalıma girer insan. Bu yorgunluğu öyle uyumakla falan atamazsınız. Çaresi o kentten bir süreliğine uzaklaşmak, tabiatla iç içe, kuş sesleri arasında, huzur dolu yerler seçmektir.
Biz de fırsat buldukça Saros’a yelken açıyoruz, hele hele eylül ve ekim aylarında yeşille kaplı, balığıyla ünlü Saros Körfezi’nde yılın yorgunluğunu atıyoruz. Yüzmek (fobim var), yürümek, yorgun beyinler için en iyi vitamindir. İnsan kalabalığından uzak, burada zihinsel yorgunluğumu resetliyorum adeta.
Elbette çalışmanın insan hayatında ne denli önemli oluğunu biliyorum. Çalışmak, bir çeşit bunama olan alzheimer riskini de artırmadığı gibi, beyne egzersiz yaptırıldığı için bu hastalıktan koruyucu etkisi yapar.
Lafı fazla uzatmayalım, ben de 10 günlüğüne Saros’a geldim, Fenerbahçe-Beşiktaş derbisini eşimle birlikte Evreşe’de mütevazı bir balıkçı da izledim. Sadece iki rengi tutanlar değil, Galatasaraylılar da vardı aramızda. Hele bir komşum var ki Halil Yurt, fanatik ötesi! Bir gün önce de Akhisar-Galatasaray
Cocu, ligin altıncı haftası, hala Fenerbahçe’yi başarıya taşıyacak ideal 11’ini arıyor, ne zaman bulacağı da merak konusu! Her maça farklı kadro süren Cocu’nun geldiği ilk yılda başarılı olması çok zor. Neden? Çünkü ülkemize gelen Hollandalı çalıştırıcıların da karnesi zayıf! Bu rakamsal bir gerçek... Geçmişi anımsayın lütfen...
Cocu, elinde ne var ne yok, etkili yabancılarını sahaya sürdü, çünkü kaderi pamuk ipliğine bağlı! Elbette, savunmayı toparlayan Skrtel’in olmayışı ev sahibinin en büyük handikapıydı.
Gelelim Beşiktaş cephesine... Şenol hoca, kadroya baktığımız zaman, sağlama almak istemiş, biraz savunmaya ağırlık vermiş, doğal... Ne var ki, sezon başından bu yana sakatlıktan yeni çıkan Atiba’yı on birde sahaya sürmesine şaşırmadık, tecrübeli futbolcunun yeteneklerini biliyoruz. Yalnız, Babel gibi kanatlardan etkili olan, boş bulduğu zaman tehlikeli şutlar atan Babel’i rakip savunmanın arasına sıkıştırmasına anlam veremedik! Dememiz o ki, Babel, geniş alanları seven bir oyuncu, attığı golde bunun en büyük göstergesidir.
Efendim, maç mı? Valla temposu, heyecanı ve de keyif veren bir ilk yarı izledik. Fenerbahçe, başlama düdüğüyle öyle bir baskı kurdu ki, Kartal’a nefes
Süper Lig’in beşinci haftasını geride bıraktık, yani sezonun daha başındayız. Ne var ki, kokartlısı, kokartsızı hakemlerimiz müthiş formsuzlar. Sanki hiç hazırlık dönemi geçirmemişler!
Nereye varmak istiyorum, Beşiktaş-Yeni Malatya maçı... Kartal’ın en etkili oyuncusu Medel’i çift sarıdan oyun dışı bırakan FIFA kokartlı hakemlerimizden Halil Umut Meler eleştiri konusu olmaya devam ediyor.
Evet, Medel’e gösterilen ilk kartta lafımız yok, ya ikincisi? Arkadaş, sarı veya kırmızı kart, onu kafanıza göre kullanamazsınız! Öyle vara yoğa kart çıkarmaya kalkarsanız, sahada oyuncu kalmaz! Medel’in o pozisyonda faul yaptığına hiç kimse inanmıyor. Defalarca izledim, faul maul asla değil.
Tamam, bu tip kartlar VAR’ın kulvarına girmiyor, amenna... Peki, kardeşim bu haksız kartın hesabını kim verecek?
Şimdi, Fenerbahçe derbisinde Medel’in yokluğu Beşiktaş’ın en büyük handikapıdır. Kötü senaryolar üretmek gibi hiç bir niyetimiz yok. Her futbolcu değerlidir, Medel de bunlardan birisidir...
Bakın, Malatyaspor Teknik Direktörü Erol Bulut hocamız da, “Medel’e verilen kırmızı kart bence doğru değil” diyor, ardından da Pepe’nin attığı golde faul olduğunu öne sürüyor. Olabilir, ne var ki Pepe konusunda
Şenol Güneş, form düşüklüğü içinde olan Babel ile Tolgay’ı yedeğe çekmesi bu oyunun gereği olabilir. Ne var ki, bazı taşlar vardır, yerinden oynatmazsınız... Örneğin Babel, evet formunun uzağında, ancak varlığı rakip savunmayı irite eder, rahat çıkamazlar. Yeni transferlerden Adem Ljajic ufak-tefek hatalarda yapsa, beğendiğimi söyleyebilirim. Forvet arkasında görev yapan Ljajic, özellikle paslaşmaları ve tek vuruşları güzel, özeti iyi bir pasör. Lens, tam düzeldi diyorduk, o da nazara geldi! İlk yarıda pas yüzdesi Beşiktaş’tan yana... Ancak bu yüzde, kapalı savunma karşısında etkisiz kalabiliyor! Gördük ki, Beşiktaş, ilk yarı baskılı oyununa ancak iki pozisyon sıkıştırabildi. Biri Ljajic’in az farkla auta giden şutu, diğeri ise cezaalanı içinde Quaresma’nın kaleciden dönen topu.
***
Gelelim Yeni Malatya’ya... Ofansif oyun yerine, oynatmamaya çıkmışlar! Zamana oynayabilirler, ne var ki hakemin her doğru çaldığı karara itirazlarına şaşırdım. Sanırım zamandan çalmanın bir şekli de bu olsak gerek! İlk yarıda ayaklarından çok, çeneleri çalıştı, malesef! Oynamadan, baskı yapmadan, kim kimden puan alabiliyor ki? Haaa bir fırsat yakalarsınız, şansa gol bulursunuz! Onlar da unutma
Türkiye Futbol Federasyonu Başkanvekili Ali Dürüst, yabancı oyuncu sayısını yeniden masaya yatıracaklarını açıklaması, bu konuyu yeniden alevlendirdi. Sayın Dürüst, bu sayının aşağı mı ineceği, yoksa yukarı mı çıkacağı konusunda açık kapı bıraktı! Şu andaki uygulamada, yani yabancıda sınır yok, al alabildiğin kadar! Ancak oynatılmasında sınırlama var.
Kişisel olarak geçmişte de sınırsız yabancı oyuncuya hep karşı çıktım, bugün de çıkmaya devam ediyorum. Yahu arkadaş, nerede sağda-solda yeteneksiz yabancı varsa alıyoruz. Bırakın oynatmayı, kadroya bile giremeyenler var!
Beşiktaş Teknik Direktörü Şenol Güneş, basın toplantısında yabancı oyuncu konusunda, “Suçlanacak kişi ben değilim” dedi, valla doğru söylüyor. Niye hocayı suçluyoruz ki? Anımsayın, geçmişte yerli oyuncuların transfer rakamlarının el yaktığı dönemler... Kulüpler Birliği, “Yabancı oyuncular daha ucuz” diyerek ayağa kalktılar, sınırın kaldırılmasını istemediler mi, istediler! Eee bugün niye isyan ediyoruz ki?
Yabancılar ülkemize gelirken, davul-zurna ile karşılıyoruz, göndermek için de çalmadık kapı bırakmıyoruz! Valla kaliteli yıldız yabancılara lafım yok. Benim isyanım, Avrupa’da kendilerine takım bulamayan yeteneksiz