Bu köşede, öyle torpil, öyle tanıdık, öyle hatır-gönüle tek satır yazmam, işim de olmaz! Ancaak, ortada bir çalışma, bir emek, bir kalite varsa, başımın üzerinde yeri olur...
Malum, geçtiğimiz hafta Gelibolu’da Beşiktaş’ın ‘şampiyonluk’ gecesi yapıldı... Öyle sıradan bir gece değildi gerçekten, katılım, ilgi, kalite, tepeden-tırnağa olumlu işlere imza attı Gelibolu Beşiktaşlılar Derneği... Öyle kalabalık değil yönetimi, toplam yedi kişi. Başkan Hakan Pehlivan ve arkadaşları bu şirin ilçede her türlü sosyal etkinliklere müthiş katkı sağlıyorlar. Sadece Beşiktaş ile ilgili etkinliklere imza atmıyorlar, sokaktaki sessiz dostlarımız için her zaman can simidi olmaya devam ediyorlar. Hadi gel de, bu arkadaşları yazma!
Gelibolu’da kutlamalar bitti, ama hala konuşulmaya devam ediyor... İlçenin çarşısında taraflı-tarafsız herkes gecenin kalitesine övgüler yağdırıyor. Benzetme yerindeyse, tadı damağımızda kaldı.
Valla doğrusu ben de çok beğendim, eksiği-gediği olmayan bir kutlamaya emek veren başta dernek başkanı Hakan Pehlivan ve
Fatih Terim hocamızı yakinen tanırım, huyunu-suyunu bilenlerdenim. Başarısızlık kelimesi onun lugatında hiç yer bulmaz. Hele hele, kötü futbol ve mağlubiyete asla tahammülü yoktur, iyi biliriz.
PSV Eindhoven farklı yenilgisi iki kelimeyle özetlenebilir:
Kötü futbol, kötü skor!
Maç sonu açıklamalarında Fatih Terim her ne kadar üzüntüsünü dışarıya belli etmese de, vücut dili, kızgın ve de öfkeliydi, biliyoruz ki içinde kasırgalar esiyordu!
Ki, toplantıda öfke kontrolünü elinde tuttu, dışarıya yansıtmamaya özen gösterdi.
Gazeteci elbette hesap sormaz, soru sorar.
İlk maçı izlerken, Falcao ve Muhammed’in yedekler arasında olmasını ben de yadırgadım, bu ikili varken, niye Babel?
Özellikle sosyal medyada şu sıralarda Aboubakar-Ghezzal kantara çıkarılıyor, bu anlamda yorumlar yapılıyor.
Valla kişisel görüşüm, her ikisinin olayı da çok farklı...
Niye mi?
Aboubakar, Beşiktaş’ın en kritik döneminde “sakat” olduğu gerekçesiyle neredeyse 1.5 ay bırakın takımda oynamasını, yeşil çime basmadı çime!
Kartal’ı en kritik dönemde yalnız bırakan Aboubakar’ın çift kupaya bir milim katkısı olmadı!
Ghezzal’la onu aynı kefeye koyamayız, koyarsak haksızlık ederiz.
Ghezzal, Kartal’ın çifte kupaya kanat çırpmasında, alınteri, tuzu-biberi var, gerek asistleriyle, gerekse attığı golleriyle katkı sağladı, biliyoruz.
Futbolda başarısız oldun mu, yandın! Bizim ülkemizde geçmişinize, başarılarınıza bakmazlar, adamı yerden yere vururlar alimallah! Hele yerliyseniz, apoletlerinizdeki yıldızları bile kökünden sökmeye kalkarlar!
Hiçbir teknik adamın avukatlığını yapmam, ama başarılı olanları sonuna kadar desteklerim, en ufak bir başarısızlıkta bile onların yanında saf tutarım.
Bu filmi maalesef yıllardır izliyoruz, yabancı değiliz! Hangisini saysak?
Fatih Terim’den başlayalım... A Milli Takım’ı ilk kez Avrupa Şampiyonası finallerine götürdü. Ay-yıldızlı ekibi taa çeyrek finallere taşıdı... Biraz topalladı, giyiminden kuşamına kadar malum kesimlerce yerden yere vurulmadı mı? Galatasaray’da ülkemize ilk kez UEFA Kupası’nı getiren yine oydu, o gün omuzlara aldık, yere göğe sığdıramadık. İç hatlardaki başarıları da unutulmasın. Biraz tökezledi, hoppp yine aynı kesimlerce eleştiri yağmuruna tutulmadı mı?
Keza Mustafa Denizli hocamız...
Üç büyük takımı şampiyon yaptı, erişilmesi güç bir rekora imza attı. A Milli Takım’da başarılı işler yaptı, Ay-yıldızlı ekibe bu
Tıpkı kamuoyu gibi, aylardır biz de Fenerbahçe’nin yeni teknik direktörünü merak ettik. Yönetim kanadı bu konuda çalmadık kapı bırakmadı, ama bir türlü o kapıları açamadı!
Neyse ki son dakikada yönetim bu sorunu çözdü!
Gele gele torbadan kim mi çıktı?
Tanıdık bir yüz, Vitor Pereria...
Fenerbahçe’deki karnesini de, oynattığı futbolu da yakinen biliyoruz. Ligi ikinci sırada bitirdi, bir yıl dayandı, gönderildi!
Haaa, yönetime de ‘niye aldınız?’ demek, bizi aşar, bu karara da saygı duyarız.
Pereira, ülkemizi tanıyor, havasını suyunu ve de mutfağını iyi biliyor, yabancı değil.
Aziz Yıldırım’ın 20 yıllık başkanlık sürecinde gerek tesis, gerek futbol ve basketboldaki başarıları malum. Özellikle tesisleşme adına attığı adımlar yadsınamayacak kadar önemlidir, tabi ki tarih bunları yazacaktır.
Yıldırım son basın toplantısında Başkan Ali Koç ve yönetim kanadını sert ifadelerle eleştirdi, üç yıllık Koç yönetimini masaya yatırdı. Üstelik uzun yıllardır suskun kaldı, tam seçim arifesinde ortaya çıktı!
Hani sanırsınız ki, yeniden başkanlığa adaylığını koyacak! Kişisel olarak bazı eleştirilerine katılıyorum, ancak ve seçtiği kelimeleri beğenmedim!
Örneğin; “Seni bu seyirciyle göndereceğim”... Hadi, buyrun buradan yakın!
Niye seyirci? Adama sorarlar, ‘sandık’ neredee kaldı? Bu cümle adeta lastik gibi, her yere çekilir, işin özeti tehlikeli bir söylem!
Çıkarsın aday olursun, kazanırsın veya kaybedersin, fark etmez.
Demokrasinin vazgeçilmezi sandıktır, bunu bilir, bunu söyleriz. Tabi ki yaptıklarınızla fark yarattınız, biliyoruz. Ancak eleştirirken, kullandığınız kelimeleri ‘cımbızla’ seçeceksiniz,
Ne imzaymış arkadaş! Tam 35 gün Sergen Yalçın’ın imzasıyla didiştik! Çalmadığımız kapı, aramadığımız insan kalmadı! Onu ara, bunu çevir, parmaklarımızda dolama çıktı! Konuşmaktan dilimiz damağımız kurudu!
Sergen Yalçın cephesi ‘para-puldan’ hiç söz etmedi... Sürekli, ‘Başka nedenler var’ dedi. Nedenleri sorduk, bir türlü açıklık getirmedi!
Hala da o malum nedenler neyse, karanlıkta, yerinde duruyor! Haaa malum ‘nedenler’ bir gün ortaya çıkar, asla gizli kalmaz, ortalığa da saçılır!
İnanın bu imza krizinden sonra Gelibolu’da çarşıya gittim, gitmesine de, ofisten burnumu bile dışarı çıkaramadım.
Niye mi?
Beşiktaş’a gönül verenlerin sorularını yanıtlamaktan dilim-damağım kurudu adeta!
Sergen hocayı taa altyapıdan tanırım, yeteneğini asla tartışmaya açmam, izlerken keyif aldığım ender oyunculardan biridir. Yalanı-dolanı olmaz, sözü senettir.
Şu sıralarda sokağa çıkmakta zorlanıyorum adeta!
Niye mi? Ne zaman Gelibolu’da çarşıya insem, Beşiktaş’a gönül verenlerin bir dizi sorularıyla karşı karşıya kalıyorum!
İç ve dış transfer soruları değil... Varsa, yoksa Sergen Yalçın’ın ıslak imzası!
Dilimiz döndüğünce anlatıyoruz, anlatıyoruz da, imza konusundaki soruların ardı arkası kesilmiyor!
Bakın, mesele ‘parasal’ değil, ortası bulunur... Asıl sıkıntı kadro kardeşim kadro! Yani yollar transfere çıkıyor...
Kartal, Şampiyonlar Ligi’nde ülkemizi temsil edecek, malumunuz... Mevcut kadroya baktığımız zaman, o kulvarı kaldıracak güçte değil...
Aboubakar gitti (!), Cenk Tosun kiralıktı ayrıldı. Demem o ki, iki kaliteli forvet şart.