Futbolda başarısız oldun mu, yandın! Bizim ülkemizde geçmişinize, başarılarınıza bakmazlar, adamı yerden yere vururlar alimallah! Hele yerliyseniz, apoletlerinizdeki yıldızları bile kökünden sökmeye kalkarlar!
Hiçbir teknik adamın avukatlığını yapmam, ama başarılı olanları sonuna kadar desteklerim, en ufak bir başarısızlıkta bile onların yanında saf tutarım.
Bu filmi maalesef yıllardır izliyoruz, yabancı değiliz! Hangisini saysak?
Fatih Terim’den başlayalım... A Milli Takım’ı ilk kez Avrupa Şampiyonası finallerine götürdü. Ay-yıldızlı ekibi taa çeyrek finallere taşıdı... Biraz topalladı, giyiminden kuşamına kadar malum kesimlerce yerden yere vurulmadı mı? Galatasaray’da ülkemize ilk kez UEFA Kupası’nı getiren yine oydu, o gün omuzlara aldık, yere göğe sığdıramadık. İç hatlardaki başarıları da unutulmasın. Biraz tökezledi, hoppp yine aynı kesimlerce eleştiri yağmuruna tutulmadı mı?
Keza Mustafa Denizli hocamız...
Üç büyük takımı şampiyon yaptı, erişilmesi güç bir rekora imza attı. A Milli Takım’da başarılı işler yaptı, Ay-yıldızlı ekibe bu kulvarda çeyrek final oynattı. Dedik ya, düşmeye gör, adamı didik didik ederler, istifa çığırtkanlığı yaparlar!
Çok eskiye gitmeyelim... Abdullah Avcı bile bu acımasız eleştirilerden payını almadı mı, aldı?
Dönelim bugüne, yani Şenol Güneş hocamıza... Apoletlerindeki yıldız sayısı pek de fena sayılmaz. A Milli Takım’da Dünya 3.’lüğü yaşadı. Ay-yıldızlı ekibi direkt Avrupa Şampiyonası finallerine taşıdı... Şampiyonada sıfır çekti, o da, biz de kahrolduk.
O gün iyiydi, bugün ise tu-kaka! Dört koldan saldırı altında adeta! Giyiminden tutun da, aldığı maaşa kadar yaylım ateşe tutuldu! Kadro tercihi, oyuncu hamleleri didik didik edildi malum kesimlerce!
Sanırsınız ki, gruptan direkt çıkan, finallere giden o takım değildi! İç hatlarda da Beşiktaş’ı iki yıl üst üstte şampiyon yaptı, Kartal’ı Devler Ligi’nde namağlup ikinci tura çıkardı aynı Güneş... Bu başarılarını yok mu sayacağız arkadaş? Apoletindeki yıldızları söküp, atacak mıyız?
Tutturmuşlar yabancı teknik adam! Soruyorum, A Milli Takım’da başarı kazanan bir tane yabancı teknik adam gösterin, dişimi kıracağım, dişimi! Türk futboluna katkı sağlayan iki yabancı bilirim biri rahmetli Derwall, diğeri ise Piontek’tir, gerisi hikayedir!
Diğer yabancılar A Milli Takım’a geldiler, hiçbir başarı elde edemeden, milyonlarca doları ceplerine koyup, ülkelerinin yolunu tuttular!
Aldıkları dolarlar, tazminatlar öyle ufak rakamlar değil, bir adama ömür boyu yeter!
Tabi ki son Avrupa Şampiyonası’nda ortaya koyduğumuz ne futbolu, ne de gruptaki o negatif tabloyu savunacak halimiz yok. Elemelerde muhteşem bir oyun ortaya koyan ay-yıldızlı ekibimiz gitmiş, yerine başka bir takım gelmişti sanki. Ruh gibiydiler, özgüven duygusu yerle bir olmuştu. Bizler suçlu aramıyoruz, eğer bir fatura çıkacaksa ki çıkmalı, bunun tamamını kalkıp Şenol Güneş’e kesersek, haksızlıkların en büyüğü olmaz mı?
Sahadaki asıl aktörleri kenara mı itelim, onları yok mu sayalım? Kaldı ki onlar da kahroldular, biz de!
İşin özeti, Şenol Güneş hocamızın da ortaya konulan futboldan mutlu olduğunu hiç sanmıyorum, söylemlerinde kullandığı kelimeleri bir yana bırakın, vücut diline bakın. Üzüntüden adeta tükenmişlik sendromu yaşıyor!
Eee atalarımız ne güzel söylemiş; “Teker kırıldıktan sonra, yol gösteren çok olur”...
Böylesi günlerde ona sahip çıkacağımıza, denize döküyoruz! Üstelik önümüzde 2022 Dünya Kupası elemeleri varken... Bugün Güneş var, yarın bir başkası olacak, ancaak ne sevmeyi becerebiliyoruz, ne de eleştirmeyi! Maalesef orta yolu bir türlü bulamıyoruz... Vur abalıya misali!
Mehmet tam bir joker
Beşiktaş Yönetimi transferde ayağını yere ‘sağlam’ basıyor, gaza gelmiyor, uçmuyor, sessiz - sakin emin adımlar atıyor. Önce Salih Uçan, ardından Mehmet Topal’ı kadroya kattı, Kenan Karaman da imzaya kaldı, Rosier’de ise olumlu sinyaller var.
Anladığımız kadarıyla tek sıkıntı Ghezzal’da... Başkan Çebi’nin olduğu yerde bitmeyecek transfer yoktur, yeter ki taraftarlar biraz daha sabırlı olsun, yönetim kanadına baskı yapmasınlar.
Gelelim Mehmet Topal transferine... Valla, nokta atışıdır bence... Niye mi? Tamam, Topal’ın yaşı 35... Hiç fark etmez... İyi bir profesyonel, oynadığı futbol da bunun en büyük göstergesidir...
Topal, Sergen hocanın elini güçlendirecektir. Niye mi? Nereye koysanız orada oynar, yani tam bir ‘joker’... İster stoper, ister ön libero, ister orta saha, ister sağ bek... Yetmez mi?
İtalyan adaleti!
Avrupa Şampiyonası finallerini 1-2 maç hariç hiç kaçırmadım. Ancak aklım İngiltere-Danimarka maçına takılı kaldı!
Danimarka o maçta hakem kurbanı oldu bence, yazık oldu onlara! Danimarka aleyhine verilen penaltı var ya, sabaha kadar tartışırım arkadaş... O nasıl bir karardır?
VAR sistemi finallerde de uygulandı, bazen işe yaradı, bazen yaramadığını da gördük... Penaltı pozisyonunda VAR devreye girdi, girmesine de orta hakem pozisyonu izleme gereği duymadı, bildiğini okudu, haksız bir karar verdi, Danimarka’nın final hayaline set çekti!
Eee futbolun da adaleti var arkadaş... Danimarka’yı hakemin haksız bir penaltı kararıyla eleyen ve finale çıkan İngiltere, ne tesadüftür ki İtalya’ya penaltılarda kupayı kaybetti!
Buna ne dersiniz?
Gönül’e vefasızlık
Ahde vefa deyince futbolda hep Beşiktaş gelir aklıma... Hiçbir oyuncudan kolay kolay vazgeçmez, o ailenin içinde tutma adına her türlü özveriyi gösterir, biliyorum.
Ahhh Gökhan Gönül kardeşim ahhh... Kartal’dan niye Fenerbahçe’ye gitti, detaylarına girmeyeceğim!
Gönül, Fenerbahçe’ye gitti, bir yıl oynadı, yönetim sözleşmesini yenilemedi, serbest kaldı.
Efendim yaşı mı gerekçe? Valla benim tanıdığım Gökhan Gönül kırk yaşına kadar oynar...
Bu mudur sizin vefa duygunuz... NOKTA
GÜZEL SÖZLER
“İnsanın özgürlüğü, kendisine yapılanlara karşı takındığı tavırda gizlidir.”
JEAN PAUL SARTRE