Şu sıralarda sokağa çıkmakta zorlanıyorum adeta!
Niye mi? Ne zaman Gelibolu’da çarşıya insem, Beşiktaş’a gönül verenlerin bir dizi sorularıyla karşı karşıya kalıyorum!
İç ve dış transfer soruları değil... Varsa, yoksa Sergen Yalçın’ın ıslak imzası!
Dilimiz döndüğünce anlatıyoruz, anlatıyoruz da, imza konusundaki soruların ardı arkası kesilmiyor!
Bakın, mesele ‘parasal’ değil, ortası bulunur... Asıl sıkıntı kadro kardeşim kadro! Yani yollar transfere çıkıyor...
Kartal, Şampiyonlar Ligi’nde ülkemizi temsil edecek, malumunuz... Mevcut kadroya baktığımız zaman, o kulvarı kaldıracak güçte değil...
Aboubakar gitti (!), Cenk Tosun kiralıktı ayrıldı. Demem o ki, iki kaliteli forvet şart.
Rosier kalıcı gibi, Ghezzal’da soru işaretleri var. Yani Kartal’a tepeden tırnağa takviye gerekiyor. Sergen hocanın bir numaralı sorunu budur.. O kulvarda ‘misafir’ değil, ‘kalıcı’ olmak istiyor. Eee yerden göğe haklı değil mi?
Devler Ligi’nde bir galibiyetin karşılığı neredeyse üç milyon euroya eşit. Sergen Yalçın’ı merak etmeyin, o yuvadan uçmaz... Yalçın, kariyerini burada yaptı, kendisi de bunu iyi biliyor. Demem o ki, vefalıdır Sergen Yalçın... Neticede bir yıllık sözleşme yapılacak. Nedeni de, önümüzdeki yıl yapılacak seçim kongresidir.
Başkan Ahmet Nur Çebi sanmayın ki boş duruyor. Bir yanda kulübün ekonomisi, Sergen Yalçın’ın sözleşmesi, diğer yanda iç ve dış transfer... Çebi’nin penceresinden bakarsak, onun da işi çok zor! Geçtiğimiz sezon Ümraniye’yi parasal olarak hiç ihmal etmeyen Başkan Çebi’nin neler yaptığını da unutmayalım...
Biliyoruz ki Başkan zor günlerin adamıdır, Sergen Yalçın olayını mutlaka tatlıya bağlar, iç ve dış transferde de teknik kadronun isteklerini yerine getirir... Ancak Çebi’nin ekonomik anlamda ‘bir eli balda, diğer eli yağda’ değil...Üzerinde ekonomik anlamda büyük bir yük var, kılı kırk yarması da bundandır.
Biraz sabır ve ekonomik anlamda devreye sokulan projelere destek şart. En anlamlısı ‘Bırakmam Seni’ kampanyası... Biliyorum ki, Beşiktaş taraftarı vefalıdır, ‘iyi günde, kötü günde’ Kartal’ı hiç yalnız bırakmadılar, hep yanında oldular... Top sizde artık Beşiktaş sevdalıları... Ne güzel söylemişler, ‘Damlaya, damlaya göl olur’ diye... Benim tanıdığım taraftarlar, o gölü denize çevirirler, denize...
Yanılıyor muyum? Gelibolu’da görüyorum, yaşıyorum, o ufacık ilçede derneğin her kampanyaya verdiği desteğe tanıklık ediyorum, helal olsun onlara...
İyi ki varsın Aydınus
İnsanın yaşına değil, yaptığı işine bakarım arkadaş! İşini dört-dörtlük yapıyorsa, gerisi detaydır.
Hani şu hakemlikte yaş sınırı yok mu? Düşünün bir hakem müthiş maç yönetiyor, fiziksel performansı üst seviyede, hoppp yaşa takılıyor, emekli yapılıyor! Üstelik en verimli çağında!
Neyse ki, MHK biraz olsun bu kurala esneklik getirdi de Fırat Aydınus, bir yıl daha düdük çalmaya devam edecek. Aydınus’u hem insan, hem de hakem olarak çok beğenirim. MHK, Ziraat Türkiye Kupası finalini vermediği için alınganlık yaptı, kırıldı! Hak vermedim değil. Aydınus’un avukatı değilim, ihtiyacı da yok. Ancaaak, bir de madalyona tersinden bakalım; o günün şartlarında kritik maçları anımsayın. MHK elinin altında ne var, ne yok sahaya sürmek zorundaydı. Şartlar bunu gerektiriyordu hocam!
Ne güzel, senin gibi düzgün-dürüst, baskı altında kalmayan, gördüğünü çalan hakemimizle bir yıl daha bu yolda beraber yürüyeceğiz. Bir final, bir plaket alıp, köşene çekilecektin... Her şerde bir hayır vardır hocam! Bir de bu açıdan bak hocam ne dersin? İyi ki varsın hocam, iyi ki bizimlesin..
Kimler geldi, kimler geçti!
Bazı futbolcular vardır, gittikleri her takımda iz bırakırlar... Oyunlarıyla, takıma yaptıkları katkılarla, başarılardaki paylarıyla, istikrarlarıyla, hep örnek olmuşlardır...Bazı futbolcular vardır, gittikleri her takımda iz bırakırlar... Oyunlarıyla, takıma yaptıkları katkılarla, başarılardaki paylarıyla, istikrarlarıyla, hep örnek olmuşlardır...Atiba Hutchinson... Beşiktaş’ın orta sahadaki değişmezi... Adam 38 yaşında, tam bir profesyonel... O yaşına rağmen gençlere adeta taş çıkartıyor... Maçta sakatlanıyor, bir hafta sonra çıkıp oynuyor, birileri gibi, kaçak dövüşmüyor, saklanmıyor, varını yoğunu sahaya yansıtıyor..Bilmem farkında mısınız? Atiba, Kartal’da 9. yılına girdi... Bu süreçte kadrodan kimler geldi, kimler geçti, say say bitmez. Pepe, Almeida, Fernandes, Quaresma, Negredo, Adriano, Mario Gomez, Medel, Love, Aboubakar, Demba Ba, Marcelo, Burak Yılmaz, Karius, Lens, Babel ve Talisca...Bunlar ilk aklıma gelenler... Baksanıza yolu Kartal’la kesişen ünlü oyunculara... Böylesi bir profesyonel, Kartal aşığı Atiba ne zaman futbolu bırakır bilmiyorum, niyeti de yok, maşallahı var!Ha, bıraktı diyelim, onun bu uzun soluklu tecrübesinden yararlanmak şart. Demem o ki, şartlar ne olursa olsun, onu Ümraniye’de tutmak lazım. Örneğin antrenör, adını ne koyarsanız koyun, bence heykeli dikilecek bir adamdır Atiba...
Değirmen misali!
Aykut Kocaman, Phillip Cocu, Erwin Koeman, Ersun Yanal, Tahir Karapınar, Erol Bulut ve Emre Belözoğlu...
Üç yılda yolu Fenerbahçe ile kesişen teknik adamlar... Sayı oldukça kabarık! Bu anlamda Fenerbahçe’nin maşallahı var, valla ‘değirmen’ gibi, öğüt, öğüt bitmiyor arkadaş!
Teknik adam konusunda maalesef Fenerbahçe bir türlü dikiş tutturamadı! Bu da bir rekordur!
Görüyoruz ki, Fenerbahçe’de teknik adam arayışında papatya falları açılmaya devam ediliyor, bakalım kim gelecek? Elbette teknik direktör kaosu Fenerbahçe ile sınırlı değil, Galatasaray’da da belirsizlik sürüyor!
Bir de yabancı oyuncu meselesi var... Bu da sadece Fenerbahçe ile ilintili değil... Davul zurnayla getiriyoruz, havalimanında çiçeklerle karşılıyoruz, göndermeye gelince göbeğimiz çatlıyor neredeyse! Samatta, Tisserand ve Lemos topun ağzında! Hadi gönder, gönderebilsen!
Güzel Sözler
“Önyargıları yok etmek, atomu parçalamaktan zordur.”
ALBERT EINSTEIN