90 DAKİKA

23 Haziran 2002


<#comment>Maçların değeri arttıkça, Millilerimizin üstüne gelen baskının da çoğalacağını düşünüyorduk. Bu gerilimin sahaya yansıması, olmayacakların olması en büyük korkumuzdu. Senegal ise tipik Afrikalı rahatlığı içindeydi. Çeyrek final onlar için gelinmesi gereken yolların sonuydu.
Buna rağmen sahadaki ekibin maçı çok iyi hazmettiğini dakikalar geçtikçe anladık. Dörtlü savunma çok iyi organize olurken, orta sahada kurduğumuz üçgenler ve rakibe kalabalık basarak kaptığımız toplar, bizi bir anda oyunun tek hakimi yaptı.
Sağlı - sollu geliyorduk. Fizik gücü ile övülen, Dünya ve Avrupa Şampiyonu Fransa’yı deviren Senegal’in bu driplingler karşısında zor anlar yaşamasıyla, takım güvenini kazandık. Ancak Hakan Şükür ile noktalanması gereken bu pozisyonların bir türlü filelerle buluşmaması içimizdeki yangını, isyana dönüştürüyordu. 27. dakikada Hakan, Fatih’in uzun pasıyla sürüklediği topu kaybetti. Hasan Şaş’ın presi sonuç getirdi. Pasında Hakan Şükür’ün sadece topa dokunması gerekiyordu; ıska geçti.
Milliler tempoyu düşürmeden oyunu ellerinde sıkı sıkı tutuyordu. 29 ve 38. dakikalarda Hakan Şükür yine pozisyonları eziyordu. Tribünler O’na, O da kendine kızıyordu.

Yazının Devamı

Yeni bir sayfa

22 Haziran 2002


<#comment>Dünya Kupası’nda favori gösterilen birçok takım valizini toplayıp, çoktan ülkelerinin yolunu tuttu. Finaller öncesi art niyetli yorumlara hedef olan Ay - Yıldızlı ekibimiz ise bugün Senegal önünde yarı final şansı arayacak. Japonya maçının özellikle ilk yarısında devleşen Hakan Ünsal’ın sakatlığı dezavantaj. Ancak cezası biten Emre Belözoğlu’nun yeniden takıma dönmesi orta alanda bizi rahatlatacak. Bu ekibe başından güvendik, bu inancımız artarak devam ediyor. Güneş, futbolcular rahat. Geleceğe güvenle bakıyorlar. Milli Takımımız bizi tarihi başarılara alıştırdı. Finallerde çok büyük iş yaptı, elde edilmesi güç başarılara imza attı. Devamını bekliyoruz. Bugün yeni bir tarih, yeni bir sayfa açmak istiyoruz. Bu ekibe güveniyoruz.





Yazının Devamı

Şapka çıkartın

19 Haziran 2002


<#comment>Senol Güneş göreve geldiği günden bu yana bazı kesimlerce yerden yere vuruldu... Hatta, zaman zaman karizması yok dendi, bu işi yapamayacağı iddia edildi.
Gruptan sıyrılıp, ikinci kez Dünya Kupası finallerini yakalayan Güneş’in başarısı yine göz ardı edildi, yine acımasızca eleştirildi. Finallere ilk adımı Brezilya maçıyla attık, hakeme mağlup olduk, fatura yine Güneş’e kesildi! Kalemşörler işi hakarete götürdüler!
Güneş ve oyuncuların kişilikleriyle oynadılar.
Ama onlar inanmışlardı, inanmayanlar arasında bizden de birileri vardı. Güneş, alıngandı, duygusaldı.
Buna rağmen Güneş ve Ay - Yıldızlı futbolcular yılmadı ve Japonya’yı yenerek, tarihe adlarını bir daha silinmeyecek şekilde yazdırdılar.
Hadi, hep beraber, el ele bu ekibe şapka çıkaralım. Bu gururu yaşattıkları için alkışlayalım.

Yazının Devamı

Çayda boğulmak yok!

18 Haziran 2002


<#comment>Dünya Kupası finallerinde gruptan çıktık, şimdi ev sahibi Japonya önünde çeyrek final, ya da başka bir deyişle tarihi bir fırsat kovalayacağız. Tarihi fırsat diyoruz, denizleri, nehirleri geçtik, aman çayda boğulmayalım! Japonya’yı küçümsemiyoruz, ya da futbolun sürprizler oyunu olduğunu da asla unutmuyoruz. Ama biz Japonya’yı yenecek güçteyiz... Neden mi ? Bu ekip, Brezilya’ya kök söktürdü de ondan. Grup maçlarında Hasan Şaş fırtınasına tanık olduk. Japonya cephesinde Hasan Şaş konuşuluyor, ona alınacak önlemler tartışılıyor günlerdir spor programlarında... Sadece bir eksiğimiz var, o da Süper Bücür Emre Belözoğlu.
Grup maçlarında ofansta hep yalnızları oynayan, golü atamayan Hakan Şükür, bugünkü zorlu mücadelede bize göre Ay - Yıldızlı ekibin en büyük kozu olacaktır. O da sıkıldı golsüzlükten, hatta yoğun eleştirilerden bunalıma girdi. Patlamaya hazır bir volkan gibi. Aman çocuklar, kulaklarınızı tribüne tıkayın, dürüstlüğüne inandığımız Collina ile uğraşmayın, sadece işinizi yapın. O zaman yine gülen taraf biz oluruz.




Yazının Devamı

Güneş’e açık mektup

15 Haziran 2002


<#comment>Türkiye, 48 yıl aradan sonra Dünya Kupası’na katılmanın yanı sıra ikinci turu sabahlara kadar kutladı, coşkusunu doyasıya yaşadı. Ya bizler ? Yani Ay - Yıldızlı ekiple haşır - neşir olan, onlarla mutluluğu, üzüntüyü yaşayan bizler, malesef o coşkuyu buruk kutladık! Olimpiyat Stadı’nda yaşadığımız tablolar bizleri çok kırdı, gücendirdi. Sevincimiz kursağımızda düğümlendi.
Futbolcular tek tek otobüsün yolunu tutarken, kutlamak için uzattığımız eller havada kaldı! Tur ve karşılaşmanın değerlendirmesi için uzattığımız teypler sessizliğe gömüldü. Ay - Yıldızlı futbolcuların bırakın selam vermesi, yüzümüze bakışları hiç de hoş değildi, kin ve nefret doluydu.
Maalesef futbolcular, elmayla armudu birbirine karıştırdılar, onlara göre tarihi bir karar aldılar. Gazetecilere akılları sıra ambargo koydular! Gecesi gündüzüne karışan, Antalya, Hong Kong ve G.Kore’de onları yalnız bırakmayan, medya çalışanlarına yapılan bu saygısızlık asla affedilir gibi değil.
Futbolcuların izlediği politika, sabaha kadar yanlıştır sevgili, alıngan ve duygusal hocamız Şenol Güneş. Milli Takım’da tek söz sahibi sensin. Medyaya koyulan ambargonun sorumlusu da sensin. Fatih Terim ve

Yazının Devamı

Gün bizim günümüz

14 Haziran 2002



<#comment>Brezilya’ya yenildik, Kosta Rika ile berabere kaldık! Vay sen misin puan kaybeden, ikinci turu zora sokan? Ne teknik direktör Güneş, ne de futbolcular kaldı. Hepsi birden bazı kesimlerce darağacına çekildiler. Futbolun sürprizler oyunu olduğunu unutuverdiler!
Son şampiyon Fransa’nın ülkesine sıfır puan ve golsüz dönmesini bile kulak ardı ettiler!
Finaller öncesinde hem Federasyon Başkanı Haluk Ulusoy, hem de Teknik Direktör Şenol Güneş, ikinci tura geçeceklerini her defasında tekrarladılar.
Evet, hepsi inandı ve Ay - Yıldızlı ekibi ikinci tura çıkardılar, ülke insanımızı sokağa döktüler.
Hepinizi yürekten kucaklıyoruz.

Yazının Devamı

Suç sahadakilerde

10 Haziran 2002



<#comment>Brezilya’ya kök söktüren Milli Takımımız’dan Kosta Rika maçında fark beklerken, beş dakika dayanamadık, galibiyeti koruyamadık, tur şansımızı zora soktuk. Kosta Rika asla bizim ayarımızda bir takım değil. Ancak bir farkları var, topu ayağa oynamakta mükemmeller. Hele hele oyun disiplinlerini korumada da bizden farklılar.
Duvar paslarıyla, kolektif oyunun kurallarını birleştiren Kosta Rika, ilk yarıda savunma ağırlıklı oynamasına karşın iki tehlike yarattı. Birinde Rüştü’nün başarısı, diğerinde ise rakibin son vuruştaki beceriksizliği vardı.
İlk yarıda fark beklerken, yine hayal kırıklığıyla kucaklaştık.
12.dakikada kazanılan frikik atışını Ümit Özat kullandı, tecrübeli futbolcu sert vurdu, top yandan az farkla auta çıktı.
Yoğun baskı kurmamıza rağmen savunmada gedik bulamıyorduk. Hakan Şükür’ün çakılı kalmasıyla, orta sahada top taşıyan Hasan Şaş ve Yıldıray sürekli geriye oynamak zorunda kaldılar.

Yazının Devamı

Kolay geçeriz

9 Haziran 2002


<#comment>Brezilya’ya kök söktürmesine rağmen hakeme takılan Milli Takımımız, Kosta Rika önünde galibiyete ulaşacaktır. Tüm futbolcular bu maçın anlamını biliyor. Bundan sonraki iki rakibimiz de klasımızda değiller. Ancak iyi mücadele etmezsek bunun da bir anlamı kalmaz. Sadece Kosta Rika maçı değil, Çin karşılaşması da ülkemiz adına büyük anlam taşıyor. Ben bu kadroya güveniyorum. Onlar da tüm ülkenin kendilerine inandıklarını biliyor.





Yazının Devamı