Ders almalıyız

18 Nisan 2002


<#comment>Adı üstünde, hazırlık maçı... Bu tür maçlarda, Dünya Kupası elemelerinde devlere kafa tutan Ay - Yıldızlı ekibimizden aynı grafiği göremiyoruz, görmemiz de çok zor. Bunun da temelinde özel maçlara motive olamayışımız yatıyor !
Avusturya ile Ali Sami Yen Stadı’nda tarihi bir maç oynadık. 5 - 0’lık farklı skorun yanı sıra Ay - Yıldızlı futbolcuların doksan dakikalık muhteşem mücadelesi hala hafızalarımızda.
Neyse; bir hazırlık maçını zorla da olsa kazandık.
Şili, yeni isimlerden oluşan bir ekip, dört futbolcusu Avrupa’da top koşturuyor, çoğu yeni fotoğraflar.
Şili’yle ikinci kez bir özel maçta karşı karşıya geldik. Şili, Roda Stadı’ndaki maçta oyun disiplininden kopmayan ve sürekli galibiyet kovalayan bir ekip görünümündeydi.
Biz ne yaptık ? Şimdi kalkıp, bu özel maçta bize Dünya Kupası finalleri mutluluğunu yaşatan Ay - Yıldızlı ekibi eleştirmeye elimiz varmıyor doğrusu.

Yazının Devamı

Tahrik ve Ali Eren!

15 Nisan 2002


<#comment>Profesyonel futbolcu, doksan dakika sahada kalandır... Profesyonel futbolcu rakip tahriklere kapılmayandır... Profesyonel futbolcu, hırsını rakibe, ya da hakeme değil, sahaya yansıtandır... Ali Eren kardeşimiz şimdi otursun, ellerini kafasının arasına koysun, düşünsün, "Ben ne yaptım?" diye...
Sadece Ali Eren mi? İlhan Mansız’a ne demeli? Sezon başından bu yana hep kendisini uyardık, aman eline diline sahip ol, hırsını sadece sahaya yansıt dedik. O yine bildiğini okudu... İlhan Mansız’ı, izlerken Pascal Nouma’yı hatırlıyoruz... O da yetenekli bir oyuncuydu... Ne var ki, agresifliği hep Kartal’ın başına bela oldu...
Gelelim 35.dakikaya. Hava topunda Serhat, Ali Eren’in çenesine dokundu veya vurdu. Ali Eren sinirlendi, tahrike kapıldı, yerdeki Serhat’a, o da diziyle vurdu. Fotoğrafın detayları bu... Peki, Ali Eren atılmalı mıydı ? Bunu sabaha kadar tartışırız... Üçüncü hakem Evren Dölek, Muhittin Boşat’ı yakan isimdi. Dölek’e sormak gerekir, Ali Eren’in pozisyonunu süzerken, Serhat’ın dirseğini görmedin mi? Boşat, ikinci yarının sonlarına doğru oyun kontrolünü elinden kaçırdı, her iki takım oyuncularının kavgalarına "seyirci" kaldı. Olan Beşiktaş’a oldu,

Yazının Devamı

90 dakika

8 Nisan 2002


<#comment>Beşiktaş korkarak geldiği Malatyaspor deplasmanından Tümer’in tek golüyle üç altın puan çıkardı, zirvedeki umudunu sürdürdü.
Kupa maçında eleştirilerin boy hedefini oluşturan Erman, yine ilk on birde sahaya sürüldü. Daum, Erman’ı defansta oynatırken, Ahmet Yıldırım’ı alışık olmadığımız orta beşlinin sol tarafına sürdü. Yıldırım, maç süresince mükemmel oynadı, yerini hiç yadırgamadı.
Daum’un diğer bir sürprizi ise haftalardır tribüne gönderdiği, burnunu yedek kulübeden çıkartmadığı Khlestov’a yeniden sarılmasıydı.
İlhan Mansız’ın yokluğu, Daum’un ofanstaki oyun planlarını alt - üst etti. Alman hoca bu boşluğu Stavrum ile doldurmayı hedefledi. Stavrum sırıtmadı, sürekli toplar indirdi, ama çok yalnız kaldı. Ahmet Dursun oyunda kaldığı süre içinde iyi mücadele etti, koridorlar açtı.
Malatyaspor, ikinci yarıda daha iyi oynadı. Düşme potasından çıkma yolunda yakaladığı fırsatları kullanamadı. Özellikle Mithat’ın kaçırdığı pozisyon affedilir gibi değildi.
* * *

Yazının Devamı

90 dakika

8 Nisan 2002




Beşiktaş korkarak geldiği Malatyaspor deplasmanından Tümer’in tek golüyle üç altın puan çıkardı, zirvedeki umudunu sürdürdü.
Kupa maçında eleştirilerin boy hedefini oluşturan Erman, yine ilk on birde sahaya sürüldü. Daum, Erman’ı defansta oynatırken, Ahmet Yıldırım’ı alışık olmadığımız orta beşlinin sol tarafına sürdü. Yıldırım, maç süresince mükemmel oynadı, yerini hiç yadırgamadı.
Daum’un diğer bir sürprizi ise haftalardır tribüne gönderdiği, burnunu yedek kulübeden çıkartmadığı Khlestov’a yeniden sarılmasıydı.
İlhan Mansız’ın yokluğu, Daum’un ofanstaki oyun planlarını alt - üst etti. Alman hoca bu boşluğu Stavrum ile doldurmayı hedefledi. Stavrum sırıtmadı, sürekli toplar indirdi, ama çok yalnız kaldı. Ahmet Dursun oyunda kaldığı süre içinde iyi mücadele etti, koridorlar açtı.

Yazının Devamı

90 Dakika

4 Nisan 2002


<#comment>Beşiktaş kantarda "ağır" basan taraftı... Ama bırakın finali bir kenara, futbolda önceden "tahmin" yapmak kadar yanlış bir şey olamaz.
Kocaelispor, ofansif futboldan çok, savunma ağırlıklı bir taktikle mücadele etti. Hikmet Karaman, Beşiktaş’ın orta alandaki etkili oyuncularından Baya, Tümer ve Tayfur’a "kilit" vururken, alan savunmasını tercih etti. Karaman’ın bu taktiği doğruydu... Beşiktaş, Kocaelispor "kilidini" açmak ve gole gidebilmek için her türlü varyasyonu denedi. Göbek bindirmelerinde zorlandı, kanatlardan rakip kaleye yüklendi. Nitekim, ilk yarıda kanatlardan pozisyon üretti, yakaladığı fırsatları iki kez Tümer, İlhan Mansız ve Baya ile harcadı.
Oyunu kontrol altında tutan Kocaelispor ilk yarının uzatma dakikalarında golü buldu. Bu dakikada Nuri sağdan hareketlenen Yordanov’u kaçırdı, Yordanov ortaladı, Cihan penaltı noktası üzerinden fileleri gördü: 0-1
Hani futbolda bir laf vardır "Atamayana atarlar"...
Şimdi Kartal’ın harcadıklarına bakalım..
Dakika 21: Kaptan Tayfur, ceza alanında kolay buluştuğu topu kontrol edemedi ve büyük fırsatı kaçırdı.

Yazının Devamı

PERDE ARKASI

2 Nisan 2002


<#comment>Beşiktaş’ta tarihe geçecek 20 saatlik kongreyi geride bıraktık ve Serdar Bilgili, Hasan Arat’a rövanşı vermedi, ikinci kez yönetime damgasını vurdu.
İlk seçimlerden "mağlup" ayrılan Hasan Arat, iki yıl seçim için hazırlandı, son aylarda ise atak üzerine atak yaptı. Kongre üyeleriyle sürekli bir arada oldu, nabız yokladı, müthiş bir reklam kampanyasıyla da sandığa geldi. Ancak Başkan Serdar Bilgili, işbaşında olmanın verdiği avantajla son iki haftada çıkışa geçti ve bu çıkış kendisine ikinci kez başkanlığı getirdi.

Seçime iki hafta kala Hasan Arat’ın listesi son şeklini alırken, Başkan Serdar Bilgili, tam tersi bir politika izledi, adaylarını, yıpratılmasın diye son dakikada açıkladı.
İkinci kez seçime soyunan Hasan Arat, liste oluşturmada bu kez farklı bir yöntem uyguladı, grupçuluktan uzak, pazarlıksız ve camia tarafından fazla tanınmayan isimlerle kantara çıktı. Bilgili ise listesinde 13 yeni isme yer verirken, oy potansiyelini artıracak grup liderlerini listesine aldı.

Yazının Devamı

Cuma sendromu

30 Mart 2002


<#comment>Rotamızı maç öncesinde şeref tribününe çevirdik, havayı kokladık. Maçtan çok seçimin konuşulduğuna tanık olduk.
Doğal mı, değil mi, onların bileceği iş... Oyu onlar kullanacak, ama seçimin ne olacağını bize soruyorlar.
Bu sorularla son bir aydır haşır - neşiriz, alıştık...
Dilimiz döndüğünce yorumlar yaptık, tabi ki.
Konuşmalardan çıkarttığımız sonuç yarışın burun - buruna geçeceğidir.
* * *

Yazının Devamı

90 dakika

25 Mart 2002


<#comment>Beşiktaş "zirve", Rizespor ise süper ligde kalma savaşımı veriyor... Sahasında puanları, rakiplerine altın tepsi içinde sunan Beşiktaş’ın kazanmaktan başka alternatifi yoktu. Bu tablodan yola çıkan Daum, deplasmandaki tek forvet alışkanlığından sıyrıldı, ofansı ikilerken, Tümer’in yerine Bayram’ı sahaya sürdü. Ancak Bayram’ın yetersizliği ofans gücünü zayıflattı.
Rizespor ilk yarıda rakibine oranla daha etkili bir futbol ortaya koydu. Savunma güvenliğini elden bırakmayan Rizespor İlhan Mansız ve Ahmet Dursun’u da adam markajıyla durdurdu. Rizespor oyun planları 54.dakikada Sertan’ın oyuna girmesiyle alt - üst oldu, savunmada sıkıntıya girdi, Beşiktaş’ın bindirmelerini durdurmakta zorluk çekti. Nitekim Sertan’ın oyuna girmesinden sonra Beşiktaş gollerle buluştu, üç altın puana kanat çırptı.
* * *
Karşılaşmada iki takım adına "kritik" anlar vardı. 2.dakikada Ümit, sağdan ara pasıyla Tetteh’i kaçırdı, Myhre çıktı, onu da geçti, boş kaleye vurdu, son anda Ali Eren çizgi üzerinde topa ayak koydu.
Beşiktaş ilk fırsatı 21. dakikada buldu. Ahmet Yıldırım soldan altı pasa kesti, Bayram elverişli pozisyonda kötü vurunca Beşiktaş mutlak golden oldu.

Yazının Devamı