Vites yükseltmek şart!

6 Haziran 2016

Hazırlık maçlarında skor tabelasıyla pek haşır-neşir olmayız, yenmek elbette güzel, buna da lafımız olmaz.
Avrupa Şampiyonası öncesi hazırlık maçlarına Slovenya’da noktayı koyduk. İngiltere’ye kafa tuttuk, yenemedik, Karadağ’ı tek golle uğurladık, Slovenya karşısında ise son test sürüşümüzü gerçekleştirdik.
Eğri oturacağız, doğruyu konuşacağız! Slovenya öyle hafife alınacak bir takım değil... Etkili kramponlara sahipler. Ilicic, Kurtic ve Kampl hücumda çok etkililer.
Rakibe fazla takılacak halimiz yok, rotayı millilerimize çevirelim... Terim’in sahaya sürdüğü kadro ideal gibi gözüküyor. Elemelerde müthiş bir başarı göstererek finalleri yakalayan bu iskelet kadroydu. Futbolda başarı grafiği yüksek kadroda köklü değişimlere gitmenin, riskleri de beraberinde getireceğini cümle alem biliyor.
Peki milliler bu test sürüşünde sınıfı geçti mi? Şampiyonanın havası da suyu da farklıdır. Slovenya karşısında 5 dakika müthiş baskı yaptık, Burak Yılmaz’ın kafa şutuyla golü bulduk, en önemlisi takım savunmasını da fena yapmadık. Volkan Babacan’ı da unutmayalım, çok ciddi pozisyonlara tecrübesiyle geçit vermedi.
Sonra mı?
Slovenya aldı sazı eline, hem çaldı hem oynadı! İlk yarıda topu

Yazının Devamı

Terim'in spora bakışı

3 Haziran 2016

Türkiye Futbol Direktörü Fatih Terim’in bir süre önce yaptığı spora dair bir konuşması elime geçti. Gerçekten Terim, konuşmasında nokta atışları yapmış, geleceğe dönük müthiş mesajlar vermiş.

Terim’in sporla ilgili düşüncelerinin kenarda köşede kalmasına gönlüm razı olmadı, siz değerli okuyucularımızla paylaşmak istedim. Noktasına, virgülüne dokunmadık, yorumu da sizlere bıraktık.

- Spor, artık sadece spor değildir, sadece bir oyun değildir.
- Spor, gelişmiş ülkelerin birbirine üstünlük sağlamaya çalıştığı bir mücadele alanıdır.
- Spor, bacasız bir sanayi, ciddi paraların dolaştığı, reklam ve bilinirlik için yatırım yapılan önemli bir sektördür.
- Spor, sağlıklı yaşam ve yüksek yaşam kalitesi için kullanılan bir enstrümandır.
- Spor, kronik hastalıklarda kullanılan bir tedavi aracıdır.

Yazının Devamı

Görünen köy...

31 Mayıs 2016

Milli Takım’da rota tamamen Fransa’ya gidecek 23 kişilik kadroya çevrildi.

Terim’in adaletli kantarında kimler ağır basacak, kadro dışında kalacak 8 oyuncu arasında kimler olacak, doğrusu herkes gibi bizler de gazeteci olarak merak ediyoruz.

Ay-Yıldızlı ekibi yıllardır izleyen biri olarak, gidecek kadroyu üç aşağı beş yukarı tahmin edebiliyorum.

Falcı değiliz, hocanın kafasından geçenleri okuma şansımız da yok. Ancak görünen köy kılavuz istemez misali, Ay-Yıldızlı ekibin bir iskelet kadrosu var... Ve bu kadronun korunacağı düşüncesindeyim.

Kalede Volkan Babacan, Onur Kıvrak ve Harun Tekin banko gibi. Savunmanın iki kanadının vazgeçilmezleri; Gökhan Gönül, Şener, Caner ve İsmail. Serdar Aziz’in sakatlanması kuşkusuz planları alt üst etti. Hazırlık maçlarında Mehmet Topal’ı stopere çeken Terim’in diğer ikinci alternatifi ise Ahmet Çalık. Kuşkusuz bu alanın diğer bir bankosu ise Hakan Balta. Bu bölgedeki diğer bir aday olan Semih ise tam bir soru işareti.

Orta alanda Selçuk İnan, Ozan Tufan, Oğuzhan, Volkan Şen, Hakan Çalhanoğlu, Arda Turan, Olcay Şahan Fransa’ya gidecek kadronun içinde yer alacaklar. İki maç cezası olan Gökhan Töre için de olumlu sinyaller veren Terim, Nuri Şahin’i

Yazının Devamı

Başarı onun genlerinde var

30 Mayıs 2016

Lig heyecanı bitti, rotayı Fransa’ya çevirdik. Bu başka bir heyecan... Kelimelerle ifade etmek çok zor... Anlamak için o havayı yaşamak gerekir.

2008 Avrupa Şampiyonası’nda hop oturup, hop kalktık, Milli Takımımızın başarılı sonuçları ise hala hafızalarda sıcaklığını koruyor. O ruhu, o başarıları Fransa’da yaşabilecek miyiz? Milliler yine ülke insanımızı sokaklara dökecek mi?

Vallahi Fatih Terim hocamızın olduğu yerde asla başarısızlık kelimesine yer yoktur. Hazırlık maçı da olsa, tüm oyun planları galibiyet üzerine kuruludur hocanın... Karadağ karşısına çıkardığı ilk on bire bakın, ne demek istediğimiz anlaşılır. Terim’in genlerinde var; öyle kolay kolay pes edecek bir fotoğraf asla değildir.

Şampiyona öncesinde hazırlıklarımızı İngiltere’den sonra Karadağ ile sürdürdük. Rakibimiz Karadağ’ı küçümsemiyoruz ama asla bizim ayarımızda ve kalitemizde bir ekip değil... En büyük özellikleri, iyi takım savunması yapmaları... Kolay kolay pozisyon vermiyorlar. Arada bir çıkışları, tehlikeden bir hayli uzak...

Emre Mor’u dünkü maçın ikinci yarısında canlı izleme şansı bulduk... Kumaşı iyi, yetenekli, topla çabuk ve teknik... Fransa kadrosunu zorlayacak yenilerin başında geliyor. Milli takımda

Yazının Devamı

Gomez’i kınamayın

28 Mayıs 2016

Bazı deyimlerimiz vardır, güne dair gelişmelere ‘ışık’ tutar. Örneğin, ‘çizmeyi aşmak’ gibi... Yetkili olmadığı konularda ahkam kesenlere hep bu deyişi anımsatırız.
Futbolda ikinci baharını yaşayan, hatta Beşiktaş’ta yeniden doğan Mario Gomez... Kişiliği, futbol kalitesi tartışılmaz. Eee bir de gol kralı... Gomez, Beşiktaş’ın yıllardır aradığı forvet tipidir. Kartal’ın 7 yıllık şampiyonluk hasretini bitirmesine, attığı gollerle müthiş katkı yapmıştır, yadsıyamayız. Ancak başarıyı bir kişiye endekslemek de futbolun ruhuna terstir, bunun da altını çizmeliyiz.
Mario Gomez disiplini ve profesyonelliği ile örnek bir krampondur, eyvallah... Ne var ki, Gomez’in takımda kalıp, kalmayacağı henüz netlik kazanmadı. Alman oyuncunun, “Başkanla konuştum, Şampiyonlar Ligi’nde oynayacağımızı ve yatırım yapılması gerektiğini söyledim. Gelecek sezon planlaması ve transfer politikası beni tatmin ederse, burada kalma konusunda iyimserim” şeklindeki sözleri hem yadırgandı, hem de tepki aldı.
Bu söylemler ülkemizde karşılık bulmayabilir, doğaldır... Ne var ki, Gomez’in bunları söylerken kötü niyetli olduğunu asla düşünmüyorum. Kadronun Devler Ligi için yeterli olmadığını cümle alem biliyor! Yani;

Yazının Devamı

Umudum yok!

27 Mayıs 2016

Bu oyunun keyfini çıkarmayı bir türlü öğrenemedik! Ne sevinmeyi, ne de desteklemeyi beceriyoruz vesselam! Ne güzel sezonun son derbisi, tribünleri doldurmuşsunuz, gönül verdiğiniz renklere destek vereceğinize, tüm enerjinizi küfür-kafire harcıyorsunuz! Galatasaray gol atıyor, tribünlerden sahaya yanıcı maddeler yağıyor. Sporun dostluk-barış ve sevgi olduğunu ne zaman öğreneceksiniz merak ediyoruz?

Sadece taraftar mı? Ya futbolculara ne demeli? Mete Kalkavan hatalı bir korner atışına işaret etti, hurra ailecek hakemin üstüne yürüdüler, bir dövmedikleri kaldı! Sanırsınız ki dünyanın sonu. Altı-üstü bir korner atışı! Bu oyunun asıl aktörleri de bir alem! Tribünleri fişeklemek adına her yola başvuruyorlar! Souza, Emre Çolak’ı düşürdü, faul. Ne var ki Emre’nin yerde kıvranışını gördükten sonra “eyvah” dedik, Emre biraz sonra tazı gibi koşmaz mı? Niye yan yollara saparsın kardeş? Hakeme yaklaşımları da çok hoş değil, yardımcı olacaklarına sürekli köstek oluyorlar! Doğru kararlara bile itiraz ediyorlar.

Düzelir miyiz? Açıkcası, geleceğe dönük pek umudum yok! İnşallah yanılan biz oluruz!

Fenerbahçe, zirveyi kaçırdı, kupa finalinde teselli aradı. Galatasaray, ligde dibe vurdu, tutunacak tek

Yazının Devamı

Yaşarken sahip çıkmak

21 Mayıs 2016

Efsane Başkan Süleyman Seba’nın Beşiktaş, İmparator Fatih Terim’in ise Galatasaray aşkı tartışılmaz... İkisi de kendi kulvarlarında efsane olmuşlardır, tarihe kazınmışlardır.
Hem Seba’nın, hem de Terim’in benzer yanları o kadar çok ki...
Genlerinde liderlik, dürüstlük, adamlık, dostluk, ahde vefa var, var oğlu var...
Bitmedi...
Hiç bir zaman aşkları için adalet duygularını, görev bilinçlerini ve ülke sevgilerini sarsacak, ne bir hareket, ne bir karar, ne de bir uygulama içinde yer almamışlardır.
Başkalarının hakkını yiyerek, kendilerini yüceltecek, bir yola asla girmemişlerdir. Bulundukları konumun hakkını vermek için mücadele etmiş ve başarıları yakalama adına gecesini-gündüzüne katmışlardır.
“Meyva veren ağaç taşlanır” misali, tüm negatif eleştirilere karşın, ilkelerinden, duygularından ödün vermediler, hep ‘adaletli’ olmanın uğraşını verdiler.

Yazının Devamı

Bileğinin hakkıyla

16 Mayıs 2016

Gece uyku tutmadı, sabahın ilk ışıklarında rotayı Taksim’e çevirdik... Caddelerde, siyah-beyaz bayraklarla süslenmiş araçlar, 7 yıldır dolapta saklanmış naftalin kokan formaları giymiş insan kalabalığına ‘merhaba’ dedi dün İstanbul.

Stat, tıklım-tıklım, iğne atsanız yere düşmez misali. Dışarıda kalanlar ise mekanları doldurmuş, işin özeti İstanbul’da hayat durdu, nefesler kesildi adeta.

Vodafone Arena’daki atmosferi kelimelerle anlatmak zor, yaşamak lazım. Müthiş bir tribün desteğini arkasına alan Beşiktaş, Osmanlıspor’un fişini Marcelo’nun üç dakika arayla attığı iki golle çekerken, 7 yıl sonra şampiyonluk kupasını müzesine taşıdı. Arena’da son sözü Gomez söyledi, krallık tacını takmak için gün sayıyor. Kaleci Tolga da bir pozisyon dışında rakiplerine set çekti.

Beşiktaş’ın bu şampiyonluğu her yönüyle müthiş anlamlar ifade ediyor. Bir takım düşünün ki, neredeyse tüm maçlarını evinden uzak oynadı. Sezon boyunca oradan oraya savrulan Kartal’ın zaman zaman sendelendiğine de tanıklık ettik, ama yıkılmadı, bunu da iyi futboluna, tecrübesine borçludur.

Bir yandan stadı yıkıp, yeniden yapacaksınız, diğer yandan da takımı yarıştıracaksınız kolay mı? Artı ekonomik sıkıntılardan Ümraniye’yi

Yazının Devamı