Genelde futbolun teknik yönü ile ilgili ve uzun yazarım.
Bu sefer kısa tutacağım.
Önce, 3 Temmuz' daki büyük kuşatma, sonra Rize' de takım otobüsüne yapılan "katliam amaçlı saldırı" ve sonra da Mehmet Topal ve ve Uygar' a yapılan saldırı.
Bunların üçü de bir şeyi hedefliyor. Yükselen bir güç olan Fenerbahçe fenomenini durdurmak.
3 Temmuz süreci yaşanmasa idi, Fenerbahçe açısından sonraki yıllarda sportif ve mali açıdan ne kazanımlar elde edilebileceğini sizlerin takdirine, hayal gücüne bırakıyorum.
Ancak şunu ifade etmek gerek ki 3 Temmuz ve geçen sezon takım otobüsüne yapılan saldırının Fenerbahçe' ye verdiği maddi zarar toplamda rahatlıkla 100 milyon Euro' yu aşmıştır. Manevi zarar ise senelerce telafi edilemez. Başkan Yıldırım' ın süreçte gördüğü zararı ifade etmeye kelimeler yetmez.
Bu saldırı ve kuşatmaları perde arkasından yöneten, yönlendiren odakların tek bir beklentisi var: Fenerbahçe' yi güçsüzleştirmek, güç kazanmasını önlemek, bir sivil toplum örgütü olarak cazibe merkezi olmasına engel olmak.
Neden?
Çünkü Fenerbahçe' nin ve Fenerbahçe' linin bu ülkenin son savunma duvarı, son direnç noktası olduğunu herkes biliyor. Kurtuluş Savaşı ruhuna sahip bir camiadan, birbirlerine sadık, cesur ve onurlu bir topluluktan, vatansever bir kitleden bu ülkenin iç ve dış düşmanları korkar. Korkmakta da haklıdırlar.
Bu yüzden bu düşmanlar, Fenerbahçe' nin 1 Milyon üye, stadyumlar, tesisler, bankalar, liseler, üniversiteler, mağazalar, gayrimenkullar, vb. varlıkların sahibi olmasını istenmez.
Sportif başarılar ile ülke içinde ve dışında taraftar kazanması, taraftar tabanını genişletmesi, özellikle İslam coğrafyasında, Avrupa' da gurbetçiler arasında ve Türki Cumhuriyetlerde kendine destek bulması bu ülkenin iç ve dış düşmanlarınca istenmez.
Zaman zaman Başkan Yıldırım' ın hatalı yönetsel kararları, tutum ve uygulamaları da bu düşmanların ekmeklerine yağ sürmüştür, bu ayrı. Bunları her zaman eleştiririz. Tüm başarısızlıkların arkasında dış odakların bulunduğunu da iddia etmiyoruz. Camiayı yönetenlerin de oldukça ciddi hataları oldu, oluyor.
Öte yandan bu hatalara rağmen, doğrular o kadar fazladır ki, Fenerbahçe kafasına vurulup, dibe çökertildiği her seferinde tekrar ayağa kalkmayı, şaha kalkmayı bilmiştir. Her seferinde bitti dendiği yerden yükselmiştir. Çünkü Fenerbahçe başka bir büyüklüktür, düşmanlarının aklı almaz.
Dün pırıl pırıl iki genç, perde arkasındaki kirli ellerin kullandığı maşalar tarafından katledilmeye çalışıldı. Allah korudu bu çocukları. Hainlerin emellerine ulaşmasına izin vermedi. Çok şükür.
Bu saldırı biri daha çocuk, iki gence yapılmadı. Bu saldırı topyekün Fenerbahçe' ye ve onun savunduğu tüm değerlere yapıldı.
Tıpkı Rize' deki saldırı gibi bunun da failleri "bir süre" meçhul kalabilir. Ancak bu çok uzun sürmez. Neden derseniz bu ülkenin onurlu, cesur, dürüst savcıları, hakimleri ve polisleri vardır. Onlara güvenmekten başka da çare yoktur. Ben er ya da geç bunların faillerinin bulunacağına da inanıyorum. İşte o zaman arkadaki o kirli eller ortaya çıkar. Çok büyük ihtimalle, bugün ülkemiz üzerinde kimin kirli emelleri varsa, bu ülkenin büyümesini, gelişmesini, güçlenmesini kimler istemiyor ise suçlu da büyük ihtimalle onlardır.
Ancak bu saldırılar Fenerbahçe' yi durdurmak, balansını bozmak amacı ile yapıldığından, kulübün buna sportif ve mali başarılar ile cevap vermesi, eskisinden de ciddi atılımlar yapması gerekir. Burada yönetime büyük görev düşüyor.
Üçe beşe bakmayın, Ozan, Volkan ve diğer yabancı orta saha transferini yapın. Gerekir ise stoper ve forvete de birer takviye yapın. Bu sene Avrupa' da ve ligde başarı için ne fedakarlık varsa yapın. Fenerbahçe taraftarı sizin arkanızda olacaktır. Bu sene bütçe kısıtı, mali kaynak yetersizliği veya dengeli harcama gibi argümanların senesi değildir. Bu sene, psikolojik savaşı kazanma senesidir. Fenerbahçe, bu saldırılara cevabını sahadaki sportif başarılar ve saha dışındaki kurumsal, mali başarılar ve yatırımlar ile vermelidir.
Fenerbahçe' ye her yapılan maddi, fiziksel ya da manevi saldırı karşılığında, buna cevap olarak en az 50.000 Fenerbahçe taraftarı kulübe üye olmalıdır. Yurt içi ve dışından yapılan her yapılan hainlikte, Fenerbahçe taraftarı akın akın üye olmaya koşmalıdır. Bu saldırıları planlayan odaklar bilmelidir ki her saldırıları, onbinlerce yeni üye demektir. Fenerbahçe' nin her geçen gün güçlenmesi demektir. Bir noktada, bu düşmanlıktan çaresizce vaz geçeceklerdir. Geri adım atacaklardır. Yenileceklerdir.
Haydi Fenerbahçeliler. Gün Fenerbahçe değerlerine sahip çıkma günüdür.