Fenerbahçe UEFA Avrupa Liginde, Yunan takımı Atromitos ile eşleşti.
Futbolda oynanmadan kazanmak yok elbet, ancak herkesin bildiği üzere Fenerbahçe mutlak favori. Yunan ekibinin Fenerbahçe’ ye bir sürpriz yapmasını beklemiyorum.
Fenerbahçe, Shakhtar’ a elenince, bir kısmı da eski futbolcu olan spor medyamızın önde gelen bazı yorumcuları hep bir ağızdan hedefi UEFA Avrupa Ligi şampiyonluğu olarak belirledi!
Fenerbahçe kadrosunun, bu kupayı kaldırmak için yeterli olduğunu iddia eden bu değerli dostlarımızı iki sebepten eleştiriyorum.
1- UEFA Avrupa Liginde mücadele edecek bazı önemli takımların ve Şampiyonlar Liginden grup 3.sü olarak elenip gelecek olan takımların gücünü göz ardı ederek, onları adeta hiçe sayarak, taraftara hoş görünmek adına umut tacirliği yapmaları.
2- Fenerbahçe’ nin mevcut kadrosunu bir yıldızlar topluluğu olduğunu iddia etmeleri ve takımı olduğundan güçlü gösterme çabaları.
UEFA Avrupa Liginde final oynayabilecek 2 tür takım var.
Birincisi, kadro kalitesi açısından aslında Şampiyonlar Liginde en az çeyrek final oynayabilecek güçte olan ancak, önceki sezonda kendi liglerinde ŞL’ ne katılacak sırayı elde edememiş ya da ŞL’ ne katılmış olsa dahi grup maçlarında düşük performans göstermiş ve Şampiyonlar Liginden elenmiş takımlar.
İkincisi, ileri seviyede “takım olabilmiş”, gücünü ve yapabileceklerini iyi bilen, her mevkide yıldız olmasa bile istikrarlı ve kaliteli futbolcuları olan, üst düzey taktik disipline ve fizik güce sahip, savaşan ve rakibin oyununu bozan ekipler.
İşte Aykut Kocaman, kendi döneminde bu gerçeğin farkına varmıştı. Bu gerçeği iyi bilen ve bütçesel sebepler ile asla birinci grupta bir takıma sahip olamayacağının farkında olan bir teknik direktör olarak, ikinci grupta olacak ve her sene daha iyiye gidecek bir takım olma hedefi koymuştu. Sistemini ve takımını buna göre oluşturmuştu.
Bu şekilde yarı final başarısı kazandı.
O dönemde Fenerbahçe’ nin oynadığı futbolun göze hoş gelir tarafı yoktu, ancak tıpkı Shakhtar veya Dnipro gibi defansta dikkatli olma, iyi adam ve alan paylaşımı, 2. bölgede yoğun pres, topu çevirme ve rakibi uyutarak, beklenmedik hücumlar geliştirme özellikleri taşıyordu. O dönemki Fenerbahçe müthiş bir taktik disiplin kazanmıştı. Oyun içinde zaman zaman 4-3-3’ e de dönebilen defansif ve kontrollü bir 4-2-3-1’ ile Kocaman, karşısına çıkan çoğu takıma kafa tutabilecek bir takım görüntüsü vermişti. Oynamaktan ziyade, oynatmamayı düşünen, pozisyon fırsatçılığının ön planda olduğu bu sistemde kadrodaki hiç bir futbolcu sırıtmamıştı.
Geçtiğimiz sezon da ikinci gruptan bir takım olan Dnipro, bu şekilde finale kadar yükseldi, ancak birinci gruptan bir takım olan Sevilla’ ya kaybetti.
Bu sezonki Fenerbahçe’ ye baktığımızda, sistem, felsefe ve kadro yapısı olarak ne birinci ne de ikinci grupta olmadığını görüyoruz.
Fenerbahçe henüz nasıl bir takım olduğunu ve ne yöne gideceğini kimsenin anlayamadığı bir takım.
Herkesin “zamana ihtiyacı olduğunu” peşinen kabul ettiği Fenerbahçe’ nin, UEFA Avrupa Liginde final oynayabilmesi için 2 stratejiden bir tanesini izlemesi lazım. Yani ya son derece yetenekli ve hücuma dönük futbolculara sahip bir birinci grup takımı olacaksın, ya da tecrübeli, dengeli, futbol bilgisi iyi, takım oyunu oynayabilen, istikrarlı ve fiziksel güce sahip futbolculara sahip bir taktik disiplin takımı olacaksın. Ortası maalesef başarılı olamıyor.
Pereira’ nın ikinci grupta bir takım oluşturmayı istemediğini, böyle bir takım planlamadığını biliyoruz. O oyuna ve topa sahip olan, hücumda baskı kuran ve hücum aksiyonları zengin bir takım oluşturmak istiyor.
Öyleyse, Fenerbahçe birinci gruptaki bir takım hüviyetini kazanmak durumunda. Bunun için Pereira’ nın kadrosunu iyi analiz etmesi gerekiyor. Kafasındaki futbolu oynatmak için bu takımı ciddi olarak takviye etmesi gerekiyor.
Neden derseniz, birinci grupta yer alan bir takım olmak istense ve o yönde bir futbol hedeflense de Fenerbahçe kadrosu, ağırlıklı olarak ikinci grupta yer alan bir takımın özelliklerini taşıyor.
Kadronun özellikleri o tür bir takım için daha uygun.
Oysa ki Pereira’ nın 4-4-2 veya 4-4-1-1 şeklinde düşündüğü sistem, hücuma dönük, önde baskı kurmayı, hızlı hücuma çıkmayı ve rakip sahaya yerleşmeyi hedefleyen bir sistem.
Pereira’ nın sistemi ve kafasındaki sistem ile mevcut kadro yapısı örtüşmüyor.
Öncelikle, Fenerbahçe kale, stoper, orta saha ve sağ kanatta ciddi eksiklere sahip. Örneğin, pek çok spor yazarı tarafından UEFA’ da final oynayacağı iddia edilen Fenerbahçe’ nin kalecisi Volkan! Tek bir hatanın dahi tur kaybettirdiği bir kupada, ciddi konsantrasyon ve zamanlama sorunları olan bir kaleci ile devam etmek adeta bir kumar.
Stoperler Alves ve Kjaer birbirleri ile uyumsuz olmanın ötesinde, hücuma dönük oynayacak, rakibe önde baskı kuracak ve arkada geniş alanlar bırakmayı düşünecek bir 4-4-2’ nin stoperleri değiller. Ağırlar, arkaya adam kaçırıyorlar, alan paylaşımları zayıf. Kjaer daha dikkatli ve hamleli olsa da, Alves’ in zamanlama hataları ve dengesiz hareketleri Fenerbahçe açısından büyük risk teşkil ediyor. Her ikisi de hava toplarında iyi olsalar da, geriye hızlı koşacak, rakipleri yakalayabilecek hızlara sahip değiller. Ba için hiç yorum yapmıyorum, Pereira’ nın hatasıdır. Kadlec’ te diğerlerine kıyasla daha dengeli ve markajı kuvvetli bir isim olsa da o da ağır. Bu halde, Pereira’ nın kafasındaki sistemi böyle stoperler ile oynamak, ikinci büyük kumar.
Orta sahada yer alan futbolcular Meireles, Mehmet Topal, Souza ise tam ikinci grupta yer alan takım futbolcuları. Kontrollü, ikinci bölgede prese dayalı, oyun kurmaktan ziyade bozmaya odaklı takımlarda çok iş yapabilirler. Ancak Pereira’ nın sisteminde, orta göbekteki ikili bu özelliklerde olunca, oyun kurmak, topu kanatlara ya da stoperlere mümkün olan en akıllı ve hızlı pas trafiği ile aktarmak mümkün olmuyor. Ancak rakibin peşinden koşan, top kapmaya çalışan ve saha içinde stoperlere yaslanan bir görüntü veriyorlar. Bu da Pereira’ nın sistemi açısından üçüncü kumar.
Fenerbahçe’ de Nani’ nin hangi kanatta oynayacağından bağımsız olarak bir sağ kanat- açık oyuncusuna ihtiyaç var. Solda, Nani, Sow, Stoch, Caner ve Alper gibi alternatifler var. Sağda bu alternatifler sınırlı. Dolayısı ile, 4-4-2’ nin en kritik bölgeleri olan sağ ve sol dış oyuncuların sayısı en az 4 olmalı. Yani her an forma giymeye hazır, esas mevkisi kanat olan (devşirilmemiş) 2’ şer futbolcunuz yok ise 4-4-2 ye asla niyetlenmemek gerek. Pereira açısından bir önemli sıkıntı da burası. Devşirme kanat oyuncuları ile çıkılabilecek bir 4-4-2 yolculuğu da dördüncü kumar olacaktır.
4-4-2 sistemi ile oynamayı düşünen bir takımın, orta-uzun vade ve üç kulvar düşünülerek en az 4 santraforu olması gerekmiyor mu? Fenerbahçe’ de Sow, Fernandao ve RvP üçlüsünden ikisi aynı anda uzun dönemli bir sakatlık yaşasalar, Pereira ne yapacak? Devşirme isimler ile yola devam mı edecek? Sezon başında yazdığımız gibi yerli bir forvet alternatifi de acilen düşünülmeli.
Pereira bu kumarı oynamaya devam eder, bazı spor yazarları Fenerbahçe’ ye yıldızlar topluluğu gazını vermeyi sürdürür, üstüne de beklenmedik 1-2 sakatlık yaşanır ise, Fenerbahçe, UEFA Avrupa Liginde grupları geçip, grup sonrası turda dahi elenebilir.
Merak eden okuyucular için söyleyelim, bu kadro Türkiye’ de şampiyonluğu sonuna kadar kovalar. Ancak bu 4 takviye yine de yapılmalı. Ben 1 stoper, 1 orta saha, 1 sağ kanat ve 1 forvet transferi sonrasında, Fenerbahçe’ nin ligde son haftalara kadar şampiyonluk potasında olacağını düşünüyorum.
Pereira hakkında düşüncelerimi merak edenler için de şöyle söyleyeyim; Pereira Fenerbahçe camiasının yapısına, dokusuna uygun bir hoca. Başarılı olur veya olamaz bunu bilemeyiz ancak cesareti ve kararlılığı dikkat çekiyor. Ayrıca da pozitif, iletişim yönü güçlü bir insan. Ben kendi adıma kendisine önemli bir kredi veriyorum. Başarılı olmasını da yürekten istiyorum.
Kendisini sadece elindeki kadro ve uygulamak istediği sistemin uyumsuzluğu konusunda eleştiriyorum. Pereira seviyesinde bir hocanın bu uyumsuzluğu görüyor ve gerekli tedbirleri alıyor olması gerekir. Herhalde kendisi, ileride bu uyumsuzluğun azalacağını düşünüyor ve inanıyor olmalı ki bu konuda pek endişeli gözükmüyor.
Yanlış anlaşılma olmasın, Fenerbahçe kadrosu kesinlikle iyi bir kadro. Bu kadro Aykut Kocaman’ ın elinde olsa, o sistem ve felsefe ile eminim ki UEFA Avrupa Liginde yarı final görülürdü (Aykut Kocaman’ ın futbolunu bir futbolsever olarak hiç beğenmesem de). Çünkü kadro yapısı UEFA Avrupa Liginde başarı sağlayabilecek, o tür bir futbola çok uygun. Hatta öyle bir futbolda, bugün eleştirdiğimiz stoperler ve orta saha oyuncuları da sırıtmazlardı. Hatta öyle bir "dar alan defansif futbolunda", keyif anlamında sahadaki futbolu değil ama, hepsinin üst düzey performansını alkışlıyor olabilirdik.
Ben bu kadronun, birinci grupta yer alan hücumcu, pas etkinliği yüksek, rakibi boğan, saha içinde hareketli, defansa hızlı dönebilen, dengeli ve sahaya en az 60 dakika hakim olan bir takım olmayı başarabileceğine inanmıyorum. Hücum felsefesi ve motivasyonuna sahip olunup, cesurca hücum ağırlıklı bir futbol oynansa bile defansif yönden ciddi aksamalar yaşanacaktır. Fenerbahçe, bu hali ile ligde ya da Avrupa Ligindeki grup karşılaşmalarında (daha ileri turlarda böyle oynaması mümkün olmaz), 3 atıp 4 yiyecek, ya da 4 atıp, 3 yiyecek bir takım görüntüsü veriyor. Bu orta vadede kalıcı başarıya ulaştıracak bir felsefe değil.
Elinizde ne olduğunu iyi analiz edip, gerçekçi olmanız gerek. Eğer Pereira, bizim iddiaları boşa çıkartacak şekilde, bu takımı dengeli, defansif zafiyetleri mimimuma indirmiş bir hücum takım yapmayı başarır ve takımdaki herkesin içindeki gizli potansiyeli ortaya çıkartabilir ise uzun yıllar bu takımın başında kalabilir. Bizlere de analizimizin hatalı olduğunu kabul etmek ve Pereria' yı övmek düşer.
Aksi durumda sadece kendisini değil, Terraneo ve Aziz Yıldırım’ ın camia içindeki konumunu da tehlikeye atmış olacaktır. Pereira’ nın bu kumarda kazanıp kazanmayacağını hep birlikte göreceğiz.