Derbi bitti ama lig yeniden başladı. Müthiş bir mücadele vardı. İlk yarı Fenerbahçe, ikinci yarı Beşiktaş iyi oynadı. Maç genelinde iki takım da inanılmaz bir tempo ortaya koydular. Esasen son derece ortada bir maçtı. Fırsatları yakalayan Fenerbahçe bunları iyi değerlendirdi ve 3 puanı aldı. Beşiktaş' ta iyi oynamasına karşın, özellikle ikinci yarıda çok önemli fırsatları harcadı.
Esasen iki iyi takım izledik. İkisi de kazanabilirdi, kaybedebilirdi. Peki Fenerbahçe neden kazandı, Beşiktaş neden kaybetti. Buna bakalım.
Fenerbahçe neden kazandı?
1) Vitor Pereira forma adaletini gözeterek 11 çıkardı. Haftalardır formsuz olan Nani' nin ilk yarıdaki tempoyu kaldırması mümkün değildi. Maç öncesi analizde de değindiğim gibi Pereira kazanmak zorundaydı, ilk golü bulan istatistik olarak kazanacaktı, ilk yarı iş bitmeliydi, bu sebeple tempo yapabilecek, baskı kurabilecek, mücadele gücü yüksek bir 11 ile çıkması gerekiyordu. Pereira' nın hem taktiği, hem 11 seçimi doğru idi.
2) Vitor Pereira' nın oyuncu değişiklikleri yerinde idi. İkinci yarıda Beşiktaş ablukası başladığında, Beşiktaş orta sahayı rahat geçmeye başladığında gerekli hamleleri yaptı. İki hamle de doğruydu. Diego
Sezonun Kırılma Maçı
İddialı bir başlık oldu biliyorum. Pek çok futbolsever bu derbinin diğer derbilerden ne farkı olduğunu düşünecektir. Hele de ligin bitmesine daha 12 karşılaşma varken.
Bu derbi doğrudan şampiyonu tayin edecek bir derbi değil. Doğrudur, kalan 12 hafta içinde çok şeyler değişebilir. Takımların, futbolcuların, hakemlerin formları mücadeleye etki edebilir. Şampiyon son haftalara kadar belli olmayabilir. Bu işin matematiksel ve mantıksal boyutu.
Öte yandan, derbinin şampiyonluk mücadelesini dolaylı olarak etkileyebileceği inancındayım. Derbiyi kaybeden hoca, puan olarak değil ama prestij ve güven olarak çok şey kaybetmiş olacak. Ne Fenerbahçe camiasının, ne de Beşiktaş camiasının bu sene şampiyonluğu kaybetmeye toleransı yok.
Daha açık konuşursak, bu sene bu yatırıma rağmen Fenerbahçe şampiyonluğu kaybeder ise, Sayın Başkan Aziz Yıldırım Fenerbahçe başkanı olarak bir sezon dahi kalamaz. Bu sefer hocayı ya da hakemleri suçlamak işe yaramaz.
Fikret Orman benim beğendiğim, önemli işler yapmış, Beşiktaş’ ı ipten almış bir Başkan. Ancak son 2 senede sportif başarı gelmedi. Bu sene de gelmez ise, Sayın Orman’ın da o koltukta devam etmesi mümkün gözükmüyor.
Bu sezon şampiyonluk mücadelesi belli ki son üç haftaya kadar sürecek. Beşiktaş, maç eksiği olmasına karşın lider. Derbiyi ve eksik olan Trabzonspor maçını kazanır ise, aradaki fark 7 puan olacak. Bu fark Beşiktaş' ı büyük ihtimalle şampiyon yapacaktır. Bu sebeple, Şenol Güneş şunu çok iyi biliyor, şampiyonluk bu 2 derbide en az 4 puan almaktan geçiyor. Bu 2 derbiden alınacak 6 puan şampiyonluk, 4 puan ise önemli avantaj demek olacak.
Fenerbahçe açısından derbide kazanmak, iddiayı devam ettirmek demek ve açıkçası Fenerbahçe' nin kazanmaktan başka şansı yok. Rakibi, kötü oynarken bile kazanan bir Beşiktaş ve Güneş' in takımı ritmini buldu. Şenol Hocanın çalıştırdığı ve ritmini bulan takımları, hızlandıkça hızlanan lokomotiflere benzetmek yanlış olmaz. Şenol Hocanın takımları hız kazandıkça, kazanır ve bir noktada durdurulmaz olur. Pereira, bu lokomotifi derbide durdurması gerektiğini biliyor. Pereira açısından Moskova' nın değil, İstanbul' un lokomotifini durdurmak daha önemli.
Stratejik olarak sezonun en önemli derbisinde ihtimaller, şanslar, imkanlar birbirine çok yakın. Son yılların belki de en ortada derbisi. Bu da derbiye ayrı bir keyif katıyor. Hakem hataları veya
Bursaspor maçını dikkatle izledim. 90 dakika boyunca Fenerbahçe' nin kontrolünde geçen bir maç oldu. %62 topla oynama oranı, 30 şut, 10 net gol pozisyonu, rakibe 1-2 pozisyon hariç fırsat vermeme ve kaybedilen 2 puan.
Bunlar tek bir şeye işaret ediyor. Bu kadar baskılı oynayıp, bol pozisyona girip, golü bulamıyorsan, ya kadro tercihlerin hatalıdır, ya futbolcuların kabiliyetsizdir, ya da takım hücum tarafında iyi çalıştırılmıyordur. Hata her şekilde, her koşulda hocadadır.
Örneğin RvP ile inatlaşma. Ne kadar gereksiz, ne kadar acemice. Ne kadar anlamsız. Sadece bu maç için demiyorum, böylesi bir gol silahından yararlanamaz isen, 30 şutta ancak 10 kez kaleyi bulursun. Çünkü kadronda çerçeveyi bulma kapasitesi en yüksek adamın kenarda senin yüzünden somurtarak oturuyor.
Kimse hocaya saygı, disiplin falan demesin. Kimse kusura bakmasın ama bu takımda RvP yerine Fernandao ilk 11' de ise, hocayı da, kariyerini de, tercihlerini de sorgularlar. Sonra %30 kaleyi bulma oranı ile altın değerinde 2 puanı bırakınca ağlamayacaksın.
Bu maçta taktik disiplin ve mücadele yönünden Bursaspor' u beğendim. Hamza Hoca, Akhisar' da oturttuğu sistemi burada da oturtmaya çalışıyor. Yakın
Sezon başında Pereira' yı savunan yazılar yazdım. Fenerbahçe' ye bir disiplin getireceğini savundum. İletişim yönünün güçlü olduğu tespitini yaptım. Hatta Fenerbahçe' de oynatacağı sistemi bile anlattım. İlgilenenler eski yazılarıma göz atabilir.
Pereira ve Terraneo' nun, transferler sonrası kadroyu oluşturmaları sonrası kafamda bir şüphe oluşmaya başladı. Oluşturulan kadro ile Pereira' nın geçmiş takımlarında oynattığı sistem örtüşmüyordu. Pereira oyunu kontrol etmek isteyen, daha temkinli ve rakibi sahanın her noktasında önce durdurmayı hedefleyen bir mantaliteye sahipti. Ancak yeni kadroyu gören herkes zannetti ki, Pereira bu kadro ile tam bir hücum futbolu oynatacak. Yanıldılar.
İşin doğrusu sezon hazırlıkları ve ilk bir kaç haftada kendisinin de kafası karışıktı. Tüm transferleri bizzat kendisinin yapmadığı veya talep etmediği göz önünde bulundurulur ise, eldeki kadronun hücum futbolu için uygun bir kadro olduğu aşikardı. Ancak kendi sistematiği buna uygun değildi.
Pereira ne yaptı? Akıllı her adamın yapacağı gibi önce denedi. 4-4-2' ler, 4-4-1-1' ler, 4-3-1-2' ler havada uçuştu. Baktı ki, işler kötüye gidiyor, 4-2-3-1' e döndü kendi sistemine bir yumuşak geçiş
Dünyanın dev takımları bile bazı maçlarda yenilebilir, hatta fark yiyebilir. Bunun örneklerini gördük, görüyoruz. Önemli olan düştüğün yerden hızlı kalkıp yola devam edebilmektedir.
Öte yandan, Fenerbahçe' nin sorunu Antalya deplasmanında yediği 4 gol ve kaybettiği 3 puan değil.
Fenerbahçe' nin tercihleri 2 senedir hatalı.
Sorun ilk düğmede derken ne demek istiyorum? Okumaya devam edelim.
Medyada İsmail Kartal- Pereira karşılaştırması yapılıyor. İki hoca bu hafta itibariyle aynı puanı almışlar. Fenerbahçe taraftarına deniliyor ki İsmail hoca bu kadar transfer ile kadrosu güçlenen bir takımı daha iyi yönetirdi. Taraftar 2 uygun olmayan tercih arasında düşünmeye yönlendiriliyor.
İsmail Kartal.. Hatırlatmak için soruyorum arkadaşlar, İsmail hoca ne oynatıyordu takımına? Futbolu çok mu verimli, çok mu keyifli idi? Geçen sene bu zamanlar yazdıklarıma bakıyorum, Fenerbahçe yine kötüydü, yine kötüydü.
Bu kadar büyük bütçeler ile kulübü teslim ettiğiniz hocaların, çağdaş futbol prensipleri ile uyumlu, birikimli ve şuurlu bir futbol oynatmasını beklersiniz. Bu tür hocaları tercih etmeniz gerekir.
Aziz Bey 2 senedir teknik direktör konusunda hatalar yapıyor.
Pereira ve takımı sezon sonunda muhtemelen tarihe geçecek.
Futbol tarihimizde, bu kadar garip istatistiklere sahip, bu kadar tek yönlü, yavan bir futbol sergileyip şampiyon olabilmiş ikinci bir takım yoktur.
Örneğin Rizespor maçı. 90 dakika 0 pozisyon ile tamamlandı. Net pozisyonu bırakın, iki penaltı ve bir iki cılız atak olmasa maçı resmen pozisyonsuz tamamlayacaktı takım.
İstatistiklere devam edelim. 12 korner kullanan ve bunların neredeyse 10 tanesini son derece kötü kullanmış bir takım var.
Ligin en çok topa sahip olan, maç başına ceza sahasına en çok top gönderen ve ceza sahasında en çok topla oynayan takımı. Ama atılan gol sayısı 19 maçta sadece 32. Bu maçta da penaltılar hariç net pozisyon yok.
Maç başına toplam pas sayısı ve paslı oynama yüzdelerinde ligde 4. olan bir takım. Hatalı pas yüzdesi de oldukça yüksek. Bu maçta da sezonun neredeyse en çok pas hatası yapılan maçını oynamış. Yani bir pas takımı değil.
5 tane sarı kart görülmüş. Ligin en çok faul yapan 3. takımı. Rakibi ikili mücadele ile değil, faulle durdurmayı başarabilen bir takım.
Oyunun savunma tarafını oturtmayı başarmış, ancak hücum tarafında hiç bir varlık gösteremeyen bir takım.
18 maçta 13 galibiyet, 4 beraberlik ve 1 mağlubiyet. Atılan gol sayısı 30, yenen gol sayısı 13. Puan 43.
18 maç sonucunda, Fenerbahçe topa sahip olma yüzdesi, ceza alanına atılan pas, ceza alanında topla buluşma ve toplam şut istatistiklerinde ligin en iyisi. Bu istatistiklere rağmen, ligde Beşiktaş ve Galatasaray' dan az gol atmış.
Sahadaki futbol, göze hoş gelmiyor ancak sonuç almaya yetiyor. Fenerbahçe, tam 43 puan toplamayı başardı ve ligde, Avrupa' da, kupada devam ediyor.
Biz yorumcular için de ortaya zor bir tablo çıkıyor. Pereira' yı ve futbolu eleştirsek, karşımıza 43 puan çıkıyor. Sussak gönül razı değil. Çünkü böyle bir kadro ile Fenerbahçe böyle oynamamalı. Sanki kadro kendi kalitesine uygun olmayan, 2 vites düşük bir futbol oynuyor.
Pek çok yorumcunun düşüncesi Fenerbahçe' nin bu kadro ile bu kadar oynayabileceği. Bu yorumcular Pereira' nın kazanmak için en doğru sistemi bulduğunu düşünüyor.
Ben farklı düşünüyorum.
Bugün sahada kazanan takımı, kazanan hocayı eleştirmek zor olandır. Ben zor olanı yapacağım.
3-0' lık bir skordan sonra, bunları yazmak kolay değil elbette, ancak bu tabloyu alkışlayıp, daha büyük sorunların üstünü örtmeyeceğim.