UEFA Finansal Fair Play Direktörü Andrea Traverso, İstanbul Haliç Kongre Merkezinde düzenlenen 2. Futbol Zirvesinde misafir konuşmacıydı.
Traverso yaptığı sunumda öyle konulara değindi ki bence üzerinde ülke olarak aylarca tartışmalıyız. Bu sunumu Türkiye' de yapan ve Türkiye' yi uyandırmak için çarpıcı rakamlar veren Traverso' nun mesajlarına kulak vermek gerekiyor.
Traverso' ya göre 700 Avrupa Kulübünün yıllık zararı beş yılda 1.6 milyardan, 323 milyon Euro' ya gerilerken, Türkiye' de kulüplerimizin zararı 41 milyon Euro' dan 204 milyon Euro' ya çıktı. Üstelik de Finansal Fair Play kısıtlamaları yürürlükteyken. Avrupa' daki 700 kulübün toplam zararının yüzde 63' ünü Süper Lig takımlarının zararları oluşturuyor.
Süper Lig' de 18 kulübün 13' ü zararda. Vergiler dahil edilmediğinde dahi, kulüplerimiz zarardalar. Bu zarar oranı vergiler sonrası %30' ları buluyor.
Türkiye' de kulüplerin bütçesinin neredeyse tamamı maaş ödemesi ve transfere ayrılıyor. UEFA' nın maaş bütçesi gelirin %70' ini geçemez kuralına rağmen bizde bu oran %80. Transfer ödemeleri de işin içine girdiğinde %89' lara kadar yükseliyor.
Süper Lig, Avrupa 'nın büyük ligleri arasında borçları toplam varlıklarını aşmış olan tek ülke ligi. Bizde kulüplerimiz bütün varlıklarını satsa bile toplam borçlarının ancak yüzde 50-55' ini karşılayabiliyor! Diğer büyük liglerde bu oran yüzde 100' ün üzerinde, yani varlıklar borcun üzerinde.
Tablo gösteriyor ki, kulüpler iyi yönetilemiyor. Bu kesin. Ayrıca kur artışları ve vergiler de kulüplerimizin belini büküyor. Elbette kur artışları borçlanma ile alakalı. Borçlanmanın arkasında da yine geçmişin kötü yönetim bilançosu yatıyor.
Sportif yönetim bilgi ve becerisine sahip olmayan, kulüpleri çiftlik gibi yöneten, dünya futbolunu ve trendlerini takip edemeyen, kurumsal ve hesap verebilir bir yönetim tarzı sergilemeyen, finanstan anlamayan, paydaşları ciddiye almayan, dernek yapılanması nedeniyle kongre üyelerine sırtını dayayıp koltuğa yapışan başkan ve yöneticiler bu tablonun mimarlarıdır.
Çözüm kulüplerin dernek yapısından çıkması, yönetimlerin kendi sebep oldukları zararlardan bizzat sorumlu tutulması ve futbolumuzda bazı kurumsal yönetim ilkelerinin ve yönetsel prensiplerin mevzuat ile kural haline getirilmesi ve sıkı denetlenmesidir.
Hesap kitap bilmeyen, kulübün paralarını çarçur eden, arkasına aldığı bir avuç kongre üyesi ile büyük camiaları batıran yönetici profili artık futbolumuzdan elini çekmelidir.
Daha önemlisi, futboldan anlamayan, futbolu bilmeyen insanların kulüp başkanı olmaması lazımdır. Bunlar yaptıkları kötü tercihler ve aldıkları basiretsiz kararlar ile kulüpleri borç batağına sürüklemektedir.
Futbolda hakem hatalarını, futbol takımlarının saha içi performansını veya transfer dedikodularını konuşmaya harcadığımız vakti, futbolumuzun yapısal sorunlarını konuşmaya, çözüm aramaya harcamıyoruz. Oysa yapısal sorunlar, futbolun kalitesini düşüren, futbolumuzu dünya ölçeğinde zayıflatan en önemli unsurlar.
Traverso' ya bugün kulak verip, daha iyisi ciddiye alıp, bu konuda yapısal çözümler için çalışmaları başlatmalıyız.