Sadece kilo vermeye çalışanların değil, kilosunu korumak için çaba harcayanların da en büyük kabuslarından biri hiç dinmeyen açlık hissi. Üstelik bu öyle bir kıskacına alıyor ki insanı, uğraştıkça çözüm bulamıyor, yedikçe yiyorsunuz. Elbette kafanızda hep soru işaretleri beliriyor. Öyle ya! Düzenli ve sağlıklı beslenmeye çalıştığınız halde bir türlü tok hissetmiyorsunuz. Peki neden? Mutlaka bir yerlerde bir yanlışlık yapıyorsunuz demek ki.
Gelin bu sorunun olası cevaplarına biraz yakından bakalım. İnsan neden sürekli aç hisseder ve bunu önlemek için ne yapmak gerekir?
Yemekleri hızlı tüketmek büyük risk
Eğer bir türlü doymuyorsanız yemeklerinizi ne kadar sürede tükettiğinizi bir durup düşünün. Çünkü eğer aceleyle yemek yiyorsanız, yedikleriniz ne kadar sağlıklı olursa olsun çabuk doymazsınız. Bunun nedenine gelince... Beyniniz, doyduğunu algılayıp bunu bedeninize iletmek için 20 dakika süreye ihtiyaç duyar. Eğer siz bir anda tabağınızdakileri silip süpürürseniz yani bu mesaj daha iletilmeden hızlıca yiyecekleri tüketirseniz gereğinden fazla yemek zorunda kalırsınız. O yüzden lokmalarınızı uzun uzun çiğneyin, ara sıra çatalınızı tabağın kenarına bırakıp çevrenizdekilerle
Her 28 günde bir hem bedensel hem ruhsal anlamda fırtınalı denizlere benziyoruz. Bazen öfke kontrolü nedir unutuyoruz, bazen de en ufak bir bakış, en küçük bir kelime gözyaşlarına boğulmamıza neden oluyor. Üstüne üstlük baş ağrıları, karın ağrıları, önlenemez yeme isteği ve vücudumuzda toplanan ödem. Bir başka deyişle biz kadınlar, ortalama her 28 günde bir regl oluyoruz. Değişen hormonlarımız da bütün dengemizi bozuyor. Üstelik bu durum sadece regl olduğumuz günleri kapsamıyor. Bazen 10 gün öncesinden başlıyor her şey.
Peki ne yapalım? Regl olmak, fizyolojik bir gerçek. Aynı zamanda sağlıklı olduğumuzun da bir göstergesi. Ama her ay tekrarlanan bu süreç hayatımızı zindana çeviriyorsa ne yapacağız? Rahat bir regl dönemi geçirmek için değiştirebileceğimiz bir şeyler var mı?
Elbette var! Mutfağımızı, öğünlerimizi yani kısacası beslenme alışkanlıklarımızı değiştirerek regl dönemini daha rahat atlatabilmek mümkün.
Gelin regl olmanın hayatımızı zindana çevirmemesi için beslenme programımızda yapabileceğimiz değişiklikleri maddeler halinde özetleyelim:
1- Tatlı krizlerine karşı önlem alın
Öncelikle şekerden kesinlikle uzak durmak gerek. Bunun sadece regl dönemi için
Hayatın kaynağı su! İnsan vücudunun ortalama yüzde 60'ının yani yarısından fazlasının su olduğunu düşünürsek, su içmenin bedenimizin içten ve dıştan sağlıklı olması için ne kadar gerekli olduğu zaten ilk bakışta anlaşılır.
Sadece kilo vermek için değil aynı zamanda organlarımızın sağlıklı çalışması, cildimizin de dışarıdan ışıldaması için bol bol su içmek gerek. Buraya kadar tamam... Peki ya suyu ne zaman ve nasıl içmeliyiz? Yemeklerden ne kadar süre önce ya da sonra su tüketmek gerekir? Yani demek istiyorum ki, su içmenin de incelikleri var. Elbette susadığımız zaman su içeceğiz, elbette bol bol tüketmemiz gerek ama bazı ayrıntılara dikkat edersek içtiğimiz sudan maksimum fayda sağlayabiliriz?
Gelin şimdi su içmek için en ideal zamanlama nasıl oluyor buna bakalım. İşte 6 maddede su içmek için doğru zamanlamanın püf noktaları:
1- Günün ilk bardağı yataktan kalktıktan sonra
Kakaoyu nasıl bilirsiniz? Daha okur okumaz ağzınızda hoş bir tat hissettiniz değil mi? Haksız da sayılmazsınız. Peki ya kakaonun kilo verme ve genel sağlığı soruma konusunda etkili olduğunu biliyor musunuz?
Eğer doğru dozda tüketilirse kakao, hem kilo konusunda hem de kalp sağlığından cilt güzelliğine, kolesterolden bağışıklık sistemine kadar genel sağlık üzerinde çok etkili bir yardımcı.
Peki bu nasıl oluyor dersiniz? Yani genelde kilo vermeye çalışanların ya da kilo almaktan korkanların uzak durduğu kakao bu konuda nasıl bir etki yaratıyor?
Hemen anlatayım... kakao kilo verme konusunda birkaç şekilde yardımcı olur.
Psikolojik açlığın ilacı
Eğer psikolojik açlık çekip acısını yiyeceklerden çıkarıyorsanız, kilo almanızın en önemli sebeplerinden biri buysa bence bir de kakaoyu deneyin.
Şimdi biraz kafa karıştırıcı bir konudan söz edeceğim. Denklem çok basit gibi görünüyor ilk bakışta: Hem ana öğünlerde hem de ara öğünlerde sağlıklı; yani kan şekerini dengeleyen, lif içeren ve size enerji verecek besinler seçin, düzenli olarak egzersiz yapın, yeterince uyuyun ve fazla kilolarınızdan çok da zorlanmadan kurtulun.
Ama konuya biraz daha ayrıntılı baktığınız zaman olayların o kadar da düz ilerlemediğini görüyorsunuz.
Belki siz de tanık olmuşsunuzdur. Bazen zayıflamak için bir yandan sağlıklı beslenirken bir yandan da düzenli olarak spor yapanlar, kilo vermek yerine tam tersine şişmanlamaya başladıklarından yakınırlar. Bunun bir nedeni besin tercihlerinde hata yapmak olabilir. Ama ilk anda akla gelmeyen bir başka neden de tamamen yanlış bir sistemle egzersiz yapmaktır.
Akıllı egzersiz yapın
Sizce kolay, hızlı ve kalıcı kilo vermenin sırrı nedir? Sağlıklı ve dengeli beslenmek, düzenli olarak egzersiz yapmak... Evet, kesinlikle öyle! Ama bir başka önemli nokta daha var ki o olmadan kilo vermek, haydi iyimser olalım imkankız değil ama zor. Kilo vermenin olmazsa olmazlarından biri de hızlı çalışan bir metabolizma.
Metabolizma, sözlük anlamıyla bedeninizdeki tüm kimyasal reaksiyonları tanımlayan bir deyimdir. Bütün bu kimyasal reaksiyonlar da bedeninizi hayatta tutar. İşin teorik kısmı böyle. Ama bir de metabolizma kelimesinin pratikte sahip olduğu bir anlam var ki, kilo vermek söz konusu olduğu zaman ilk anda akıllara o geliyor. Bu durumda metabolizma kelimesi bedeninizin ne kadar kalori yaktığını ifade ediyor.
Metabolizma hızını değiştirmek mümkün mü?
Hızlı çalışan bir metabolizmaya sahip olmak kilo verme konusunda da kilo koruma konusunda da son derece önemli. Bir başka deyişle hızlı çalışıp fazla miktarda yağ yakan bir metabolizma, birçok kişinin hayallerini süsleyen bir durum.
Ama sadece bu kadar değil. Yüksek metabolizma hızı aynı zamanda daha enerjik olmanızı ve kendinizi daha iyi hissetmenizi de sağlar.
Biliyorum, ilk anda bu cümle kulağa çok tuhaf geliyor. Bir yandan çekirdek çitleyeceğiz, bir yandan da bu sizin kilo vermemize yardımcı olacak. Belki de aklınızdan bunun bir şaka olabileceği geçti. Kesinlikle değil. öylece, vakit geçirmek için tükettiğiniz kabak çekirdeğini akıllı bir biçimde beslenme programınıza katarsanız, sandığınız gibi size kilo aldırmaz, tam tersine kilo vermenize yardımcı bile olur. Ama biraz önce söylediğimi tekrarlayayım: Akıllıca tüketirseniz.
Aslına bakılırsa kabak çekirdeği, öyle sadece can sıkıntısından tüketilecek bir yiyecek değil. O minicik çekirdek tanelerinin içinde yararlı karbonhidratlar, protein, B2, B3, B5 ve B9 vitaminlari, A, E ve K vitaminleri, Omega 3 yağ asitleri bulunuyor. Bu kadar da değil! Kabak çekirdeği aynı zamanda magnezyum, kalsiyum, fosfor, demir, çinko, potasyum, sodyum ve bakır açısından da son derece zengin.
İşte bu yüzden zaman zaman danışanlarıma ara öğün olarak kabak çekirdeğini öneriyorum. Ama bu noktada dikkatli olmak gerekiyor. Çünkü "nasıl olsa çok faydalı" diyerek yedikçe yemek doğru değil. Zengin içeriğinin yanı sıra bir başka özelliği daha var kabak çekirdeğinin: Kalori değeri çok yüksek! İşte bu yüzden tüketirken
Onca uğraşa rağmen bir türlü kilo veremiyorsunuz. Üstelik uyguladığınız ve sağlıklı olduğunu düşündüğünüz beslenme programı bile size etki etmiyor, çünkü sürekli aç hissediyorsunuz. Daha da fecisi canınız durmadan tatlı bir şeyler yemek istiyor. Kelimemin tam anlamıyla içinden çıkılması zor bir kısırdöngünün tutsağı oldunuz bir başka deyişle. Belli ki bir şeyler yolunda gitmiyor...
Peki nedir bütün bu olup bitenler?
Bitmek bilmeyen açlık hissi ve sürekli tatlı yeme isteği kilo vermeye ya da sağlıklı kiloda kalmaya çalışan birçok kişinin ortak sorunu. Bunun nedeni ise büyük olasılıkla insülin direnci. Yani bir başka deyişle kan şekerinizdeki düzensizlik, sürekli acıkmanıza ve daha da kötüsü şekerli gıdalara yönelmenize yol açıyor.
Ama elbette bu duruma teslim olmak zorunda değilsiniz. Kan şekerinizi dengeleyerek hem kilo verebilir hem de kilonuzu istediğiniz şekilde koruyabilirsiniz. Yapmanız gereken tek şey hayatınızda ve tabii ki en çok da beslenmenizde bazı değişiklikler yapmak.
Yolun sonu şeker hastalığına bile gider