Belma Akçura

Belma Akçura

bakcura@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Birleşmiş Milletler’in (BM) 79. yıldönümü kutlanıyor. 

Bu uzun ve köklü geçmişe rağmen, uluslararası sorunlara çözüm üretmekte yetersiz kalan BM’nin dünya barışına ve güvenliğine dair rolü giderek daha fazla sorgulanıyor. 

Bu sorgulamayı derinleştiren BM kararlarıyla kurulan İsrail’in BM’yi artık tanımadığını açıklaması oldu. 

Öyle ki; İsrail, BM Genel Sekreteri António Guterres’i “istenmeyen adam” ilan etti. 

Barış Gücü’ne dört kez saldırdı, BM bünyesindeki bir okulu bombaladı ve son olarak BM’nin gözetleme kulesine ateş açtı. 

Haberin Devamı

Başbakan Netanyahu da BM’nin bölgeden tamamen çekilmesini isteyecek kadar ileri gitti. 

BM ise İsrail’in bu saldırgan tutumuna eleştiri ve tepkilere neden olacak kadar cılız uyarılarla karşılık verdi. 

BM Uluslararası Siyasette: Kriz mi çözüm mü

***

BM’nin geçmişten bu yana en çok eleştirilen unsurlarından biri, Güvenlik Konseyi’ndeki ABD, Rusya, Çin, Fransa, Birleşik Krallık’tan oluşan beş daimi üyenin sahip olduğu veto hakkı. 

Bu durum, BM’yi tarafsız bir yapı olmaktan uzaklaştırarak büyük güçlerin çıkarlarına hizmet eder hale getiriyor. 

BM’nin uluslararası düzende adalet dağıtma iddiası, bu veto yetkisiyle gölgeleniyor. 

İsrail-Filistin çatışmasında da BM, taraflar arasında denge sağlama görevini üstlenmesine rağmen İsrail, BM Barış Gücü’nün varlığını artık istemiyor. 

BM’nin bu saldırgan tutuma yönelik tepkisizliği, çözüm üretemeyen bir gözlemci konumuna düşmesine, güvenilirliğini kaybetmesine ve görevini etkili bir şekilde yerine getirememesine yol açıyor. 

Peki İsrail’in BM’ye karşı bu saldırgan tutumunun altında ne yatıyor? 

***

Siyaset bilimcilere göre, BM’nin İsrail gibi güçlü devletlerin saldırıları karşısında sessiz kalmasının arkasında siyasi, ekonomik ve diplomatik çıkarlar büyük bir rol oynamakta. Örneğin ABD’nin veto hakkı BM’nin İsrail’e yönelik ciddi bir yaptırım kararı almasını zorlaştırmakta. 

İsrail yanlısı lobilerin BM üzerindeki dolaylı etkisi, BM’nin İsrail karşıtı kararlarda yavaş hareket etmesine neden olmakta. 

İsrail, askeri operasyonları “meşru müdafaa” olarak tanımlaması ve bazı üyelerinin İsrail’in kendini savunma hakkı olduğunu öne sürmesi BM’nin tepkilerini sınırlamakta. 

Haberin Devamı

Buna rağmen BM barış gücü İsrail istedi diye Lübnan’dan çekilirse, bu tutumu diğer kriz bölgelerinde de meşruiyetine ciddi şekilde zarar verecek, bölgesel istikrarı bozacak hem de BM’nin uluslararası alandaki caydırıcı gücünü zayıflatacaktır. 

***

Tabi BM’ye yönelik eleştiriler bunlarla sınırlı değil. BM’nin bürokratik yapısının hantallığı ve bazı yolsuzluk iddiaları da kurumun güvenilirliğine zarar veriyor. 

Özellikle insani yardım çalışmalarında kaynakların etkili kullanılamadığı, yerel halklara ulaşamadığı ya da kaynakların adaletsiz dağılımı BM’nin misyonlarını yerine getiremediği eleştirilerini doğuruyor. 

Buna rağmen bazı devletler BM’yi eleştirse de bu eleştirilerin ardından hala BM’yi kullanarak çözüm arayışına girmeleri, bu kuruluşun önemli bir role sahip olduğunu gösterir. 

İklim değişikliği, terörizm, yoksulluk, salgın hastalıklar ve mülteci krizleri gibi küresel sorunlar, tek bir ülkenin çözebileceği sorunlar olmadığı için belki de. 

Haberin Devamı

Ayrıca, 190 ülkeyi bir araya getiren BM gibi bir uluslararası örgütün bugün yerini alabilecek başka bir yapı henüz inşa edilmedi. 

Dolayısıyla BM’nin her bakımdan çağın gereklerine uygun, daha etkili bir reforma imza atması gerekiyor. 

Eğer BM bu saldırganlıklara karşı daha kararlı bir duruş sergileyemezse, meşrutiyeti tamamen sorgulanır hale gelecek ve uluslararası barışı için taşıdığı önem ciddi şekilde önemini kaybedecektir.