Dünyanın en prestijli sözlükleri ve kurumları, her yıl seçtikleri kelimelerle zamanın ruhunu yansıtmaya çalışır.
Oxford Sözlüğü “Brain rot” (beyin çürümesi) ifadesini yılın kelimesi olarak seçti.
Collins Sözlüğü “Brat”(Şımarık) kelimesinde karar kıldı.Cambridge Sözlüğü de “Manifest” i yılın kelimesi olarak belirledi.
TDK’nın seçtiği Algoritma”, “dijital yorgunluk”, “kalabalık yalnızlık”, “merhamet”, “yabancılaşma”, “yapay zekâ” ve “yüzleşme” kelime ve kavramlarla ilgili oylama ise bugün sonuçlanacak.
Oxford, Cambridge, Collins ve Türk Dil Kurumu’nun 2024 yılı için belirlediği kelimeler, küresel düzeyde ortak bir bilinçle bireysel deneyimlerin çatıştığı karmaşık bir tablo çizse de bu kelimeler, aynı zamanda yaşadığımız çağın kolektif çelişkilerini de ortaya koyuyor.
Oxford’un seçtiği beyin çürümesi; önemsiz, gereksiz,
İşkence fotoğraflarıyla dolu bir dünya arşivi düşünün. Sednaya’dan Ebu Gureyb’e, Guantanamo’dan Sincan’a uzanan insanlık tarihinin en karanlık yüzleri bu arşivlerde saklı.
İnsanlığın en korkunç, en zavallı, en karanlık yüzü buralarda barınmış...
Ve her biri kendi tarihinin hafızasını oluşturan dehşet verici ölüm tarlaları gibi…
Bugün, dünyanın dört bir yanında bu karanlık tarih yeniden yazılıyor.
Suriye’de rejim hapishanelerinde yaşananlar, modern dönemin en korkunç örneklerinden biri.
Sednaya Hapishanesi’nde işkenceyle öldürülenlerin cesetleri askeri morglara yığılıyor; Harasta’da bulunan cesetlerdeki işkence izleri insanlığın utancının izleri gibi görülüyor.
***
Oysa Esad rejiminin cezaevlerinde uyguladığı işkenceler yeni değil.
ABD Başkanı Donald Trump söylediğinde inandırıcı gelmemişti; ancak Ohio eyaletinde Allexis Ferrell isimli bir kadın, sokakta bulduğu bir kediyi öldürerek komşularının gözü önünde yediği iddiasıyla tutuklandı.
Hakim Frank Forchione duruşmada Ferrell’e şöyle diyor:
“ Bu suçun bana yaşattığı hayal kırıklığını, şoku ve iğrenmeyi ifade edemiyorum. Bir ulusu utandırdın. Daha da önemlisi kendini utandırdın. Birinin bir kediyi yemek istemesine neyin sebep olabileceğini bilmiyorum”
Bu olay bireysel bir akıl hastalığı vakası gibi görünse de günümüzde ‘üçüncü dalga’ olarak tanımlanan toplumsal çöküşün bir yansıması olabilir mi?
Çünkü bazen en derin krizler, en radikal değişimlerin habercisi olabiliyor…
Sloven düşünür ve eleştirmen Slavoj Zizek’in “İğrenç bir barbarlığa doğru sürükleniyoruz. Üçüncü dalga bir akıl hastalığı dalgası olacak” sözleri tam da bu nedenle üzerinde düşünülmesi gereken bir duruma işaret ediyor.
***
Zizek&rsquo
Bir grup gazeteci, insan hakları ve felsefe alanındaki çalışmalarıyla tanınan Prof. Dr İoanna Kuçuradi ile Hilton İstanbul Bosphorus’ta bir araya geldik…
Kuçuradi’nin felsefi derinliğine karşın, yönelttiğimiz sorulardaki çarpıcı tezatlık ve güncel sorunlara yaklaşımımız hayli düşündürücüydü…
Gazetecilik, günümüzde derinliği olmayan hızlı yanıtlar, çarpıcı başlıklar üzerine kurulu bir meslek haline geldiği için belki de…
Kuçuradi tam da bu nedenle hemen her soruda kullandığımız kelimeleri, kavramları düzelterek konuşmak durumunda kaldı.
Dile getirdiği görüşlerle de bu eksikliği açıkça ortaya koydu.
Öyle ki; algı ve anlamayı değer ile değer yargılarını karıştıran dilimiz,
Hak ile çıkar arasındaki farkı göz ardı eden söylemlerimiz,
Adalet kapısının önü hep hıncahınç dolu. O kapının önünde; öldürülen, kaybolan kızları ve oğulları için adalet arayan aileler var.
Şiddete, tecavüze, istismara uğrayan çocuklar var.
Çetelerin eline düşenler, uyuşturucuya bulaşanlar var.
Hırsızların, dolandırıcıların, katillerin bırakılmalarına isyan edenler var.
Bakıma muhtaç insanlara zulmün normalleştirilmesine karşı çıkanlar var.
Ve koca bir toplumda, o kapının önünde bekleyen herkesten bir parça var!
Manzara bu.
Pitch Up!...
Günümüz tarım sektörü, yalnızca gıda üretiminde değil, çevreyi koruyarak ekonomiye katkı sağlamak konusunda da önemli bir sorumluluk taşıyor.
İngiltere merkezli Pitch Up! kolektifi, bu sorumluluğu üstlenerek sürdürülebilir iş fikirlerine destek sunmak amacıyla yenilikçi bir model geliştirdi.
Dünya çapında tarım ve çevre politikalarına ilham verecek bir yapı olarak öne çıkan bu model, yalnızca çiftçilerin ve işletmelerin değil, doğanın dengesine de katkıda bulunmayı hedefliyor.
Katılmak, dahil olmak yükselmek, öne çıkmak anlamında da kullanılan Pitch Up! adlı girişim, İngiltere’nin çeşitli bölgelerindeki altı çiftliğin bir araya gelerek oluşturduğu, sürdürülebilir tarım ve iş modellerine destek sunan bir kolektif.
Çiftliklerin arazi ve kaynaklarını paylaşmak üzere başkalarını davet etme fikrine odaklanılıyor.
***
ABD’nin 47. Başkanı Donald Trump olduğunda, “küresel dünyanın geleceğini öngören” en dikkat çekici başlıklardan birini Milliyet attı:
“Gölge Başkan Elon Musk.”
Bu ifade, ABD siyasetinde yalnızca Trump’ın değil, Musk gibi teknoloji devlerinin de belirleyici bir aktör olduğunu gösteriyor.
Elon Musk’ın ABD siyaseti üzerindeki etkisi yalnızca Trump’a verdiği destekle sınırlı değil; aksine, şimdiden “Gölge Başkan” rolüne soyunmuş durumda.
Trump’ın başkanlığı, birçoklarına göre popülizmin zaferi olarak görülse de bu zafer aynı zamanda Musk gibi küresel teknoloji liderlerinin etkisinin yükseldiği yeni bir dünya düzenini de temsil ediyor.
Dijital şirketlerin toplumsal algıyı yönlendirme yeteneği sayesinde kamuoyunu kazanma gücü, onları devlet benzeri otoritelere dönüştürüyor.
Amazon, Meta, Google ve Apple gibi devlerin popülist söylemleri kullanarak halk desteği toplaması bu etkinin bir göstergesi.
ABD’nin önde gelen yayın organlarından The Washington Post 1980’lerden bu yana ilk kez bir başkan adayına desteğini açıklamama kararı aldı. Gazetenin sahibi Jeff Bezos, gazete çalışanlarının istifasıyla sonuçlanan bu kararı “ilkeli bir karardır ve doğru olan da budur” ifadeleriyle savundu.
Bir gazetenin desteğinin seçimlerin kaderini değiştirmeyeceğini söyledi.
Aynı tarihlerde dünyanın en zengin iş insanı ve sosyal ağ hizmeti X’in sahibi Elon Musk ise eski ABD Başkanı Donald Trump’ın 2024 başkanlık kampanyasını açıkça desteklemekle kalmadı, 5 Kasım’a kadar her gün çekilişle kampanyaya katılan bir kişiye 1 milyon dolar vereceğini açıkladı. Musk’ın paraları akmaya başlayınca konu yargıya taşındı.
***
Günümüzde medya yalnızca haberi aktaran bir araç değil. Politik, sosyal ve kültürel dinamikleri de artık ‘sesli’ olarak şekillendiren güçlü bir etki mekanizması…
Dolayısıyla dünyanın en zengin iki iş insanı Elon Musk ve Jeff Bezos’un yeni medya stratejileri, bu güç mekanizmasını na