Öldür, borçlandır, satın al

Ne güzel dünya….

Milyonlarca insan bir sabah uyanıyor ve bir savaşın ortasında buluyor kendini.

Bombalar yağıyor, evler yerle bir oluyor ve dünyanın gözünün önünde dehşet bir yalnızlığa ve çaresizliğe terk edilen binlerce masum insan öldürülüyor.

Sonra yıkıntıların, cesetlerin arasından bir adam çıkıyor ve geride kalanlara diyor ki;

Ben bu toprakları satın alıyorum siz de gidin!

ABD’nin geleneksel emperyal, sömürgeci politikasını en açık ve pervasız haliyle temsil eden Donald Trump diyor bunu.

Bir milleti yok ederek, mülteci durumuna düşürerek topraklarını satın almak, yalnızca siyasi bir mesaj değildir; savaşın yeni ekonomi politiğinin en açık ifadesidir.

Belki haritalar yeniden çizilmiyor ama servetler yeniden dağıtılıyor.

Bu yüzden günümüzde savaşlar askeri harekâttan finansal bir operasyona dönüştü.

Bu yüzden İsrail ile Filistinliler arasındaki savaşın kazananı Amerika oldu.

Savaşı kendi markasını pazarlayan, yıkımın üzerine gökdelenler dikmeyi hayal eden bir zihniyet kazandı.

★ ★ ★

Savaşlar artık yalnızca toprak meselesi de değil.

Çünkü modern dünya düzeninde topraklar, finans sisteminin içine hapsedildi.

Amerika, “özgürlük” ve “demokrasi” götüreceğini söylediği her yerde, yeni bir ekonomik düzen kuruyor.

ABD Rusya Ukrayna savaşında da bunu yaptı.

Ukrayna’ya önce demokrasi adına milyonlarca dolarlık askeri yardımlar yaptı sonra faturasını kesti: 500 milyar dolar diyerek…

ABD Rusya’nın ağır yaptırımlarla ekonomisini yıpratsa da günün sonunda masaya onunla oturdu ve Ukrayna’nın değerli kaynaklarını ve stratejik konumunu pazarlık konusu yaptı. Yine kazanan taraf oldu.

Bu da bir ülkenin uluslararası paylaşımın ve güç mücadelesinin parçası haline nasıl geldiğinin bir göstergesi.

★ ★ ★

Ve artık herkes biliyor ki;

ölüm, yıkım, yerinden edilmeler savaşın sadece görünen yüzü…

Asıl mesele, savaşın gerçeği şekillendirme gücüdür.

Bu yüzden hiçbir savaş anlatıldığı gibi başlamaz, anlatıldığı gibi sona ermez.

Hiçbir işgal yalnızca güvenlik kaygısıyla yapılmaz. Hiçbir bomba demokrasi için patlamaz.

Bahaneler, daima ölümlerden önce gelir.

İsrail savaşı nasıl başlattı hatırlıyor musunuz? Hamas dedi, kutsal kitap dedi…

Oysa İsrail’in silahları Amerikan mühendisliğinden, fonları Amerikan bankalarından, diplomatik kalkanı Amerikan yönetiminden geldi.

Sonunda Gazze’ye İsrail değil, ABD çöktü.

Ortadoğu’daki her çatışma, Amerikan silah şirketlerinin kasasına milyarlarca dolar olarak geri döndü.

ABD, Ukrayna’yı da Rusya’ya karşı silahlandırdı, Avrupa’nın enerji bağımsızlığını kırdı ve savaşın tüm faturasını Avrupa’ya kesti ve yine burnu bile kanamadan kazanan taraf oldu.

Çünkü ABD’nin stratejisi net:

Savaşı kendinden uzakta tutmak, müttefikleri bağımlı hale getirmek, kaosu yönetmek ve sonucunda ekonomik kazanç sağlamak.

★ ★ ★

Geleneksel savaşlarda generaller kazanırdı, modern savaşlarda yatırımcılar kazanıyor. Yıkılan şehirlerin yerine gökdelen diken şirketler, askeri harcamaları silah tekelleriyle paylaşan devletler, felaketleri “yatırım fırsatı” olarak gören fon sahipleri... İşte savaşın gerçek kazananları bunlar.

Savaşların kaybedenleri ise hep aynıdır: Çocuklar, yağmalanan halklar.

Evet, her zaman olduğu gibi bu savaşları da yine Amerika kazandı.

Pardon, kibri ve tefeci zihniyetiyle savaş ekonomisine yön veren Trump kazandı.

Diğer başkanlar da benzer stratejiler izleseler de Trump Amerikan’ın gerçek niyetini açıkça dile getirdi.

Gerçekte hiç olmayan Amerikan demokrasisini öldürdü, hukuku yok saydı.

Sonuç olarak ABD’nin geleneksel emperyal, gizli sömürgeci politikasını demokrasinin arkasına sığınmadan en açık en kaba ve en ilkesiz haliyle temsil eden Donald Trump, insanları ABD’nin gerçek yüzüyle tanıştırdı.

Sen çok yaşa kral!