Avustralya’daki altın madeni işçileri, madende çalışırken “Harlem Shake” yaptı. Bunu YouTube’da yayınladı. Ve çok geçmeden işlerinden oldular. Bir Harlem Shake videosu da uçakta çekildi. ABD havayolları güvenlik sorumluları bu uçağın pilotunu arıyor hala... Ceza vermek için... Harlem Shake, kıta tanımıyor. Tunus’ta güvenlik güçleri Harlem Shake dansı yapan öğrencilere müdahale etti. Dans etmeye devam edenlere gözyaşartıcı bomba attı. Bundan birkaç gün sonra yine Tunus’ta bir gençlik hareketi, hükümeti ve Nahda hareketini protesto etmek için eğitim bakanlığı önünde Harlem Shake dansı yapacaklarını duyurdu. Mısır’da Müslüman Kardeşler’e karşı bazı aktivistlerin Harlem Shake dansına başvurduğu gelen haberler arasında... Gangnam Style fenomeni yerini çabucak ve bu kez idmanlı bir dünyaya bıraktı. Sosyal medyada Harlem Shake’in Gangnam’a kıyasla politik olduğu konuşuluyor. Harlem Shake, politik olarak güçlü bir araç olmasını Çinli sanatçı Ai Weiwei’ye borçlu. Sanatçı, elinde kelepçe gözaltında tutulduğu atölyesinde Gangnam dansı yapıp YouTube’dan yayınlamış. Ardından sanat dünyası sanatçı Anish Kapoor’un öncülüğünde başka bir gangnam dansı videosuyla Ai Weiwei’ye özgürlük çağrısında bulunmuştu. Lakin tüm bu olup biten danslı şiirli Eski Yunan’ı hatırlatmıyor mu? Dionysos şenliklerini? Bir tür karnaval havasını? Kesinlikle... İnsanoğlu baktı ki akılla çözemeyecek olup biteni, çareyi yaşama, dansa sarılarak buluyor.
Olympia ilk kez yurtdışında
Manet’nin meşhur resmi Olympia, hiç yurtdışı görmedi. Manet’yle ilgili düzenlenen sergilerde onun hakkında sadece konuşuldu. Nedeni açıklanmayan bir kararla Fransa Cumhurbaşkanı Hollande’ın özel izniyle modernizmin başlangıcı sayılan Olympia, ilk kez asılı olduğu Musee d’Orsay’dan çıkarak Venedik’e gidiyor.
Orada Doge Sarayı’nda, aslında çıkış noktası olan 1538 tarihli Tiziano’nun Urbino’lu Venüs’üyle buluşacak. Tıpkı Olympia gibi Urbino’lu Venüs’ün de İtalyan hükümetinin özel izni olmadan dışarı çıkması yasak
Bu büyük buluşmanın maliyeti bir sır gibi saklanıyor.
Söylentilere göre Manet’nin bir resmini ağırlayacak Fransa dışı bir müzenin, Fransa hükümetine ödemesi gereken asgari tutar 1,5 milyon euro. Bu elbette tablodan tabloya değişiyor. Doge sarayı sergisi için kime ne kadar ödendi bilmiyoruz. Ama İki “Venüs”ü yan yana getirerek büyük bir gişe hasılatı toplamayı garanti etmek bu pazarlığın büyük bir parçası olsa gerek...
Çağdaş sanata yeni sözlük gerek
Gün geçmiyor ki yeni yeni kavramlar çağdaş sanatın gündelik dilinin içine sızmasın...
Geçen gün Georgia’da Savannah kolejinde gerçekleşen bir toplantı, dünyanın belli başlı sanat merkezlerinin direktörlerini ağırladı. Onların arasında Defne Ayas da vardı. Ayas, Rotterdam’daki With de With’in direktörü. Toplantıda anlaşıldı ki bildik anlamda müze çoktan tarihe karışmış.
Örneğin Ayas asla müze demiyor, sanat kurumu demiyor. Yaptığı işe “Platform odaklı sanat ekoloji” diyor. Müzeler artık sadece sanat görüntülemek için ayrıksı mekanlar değil, onlar işletmeler, onlar markalar, onlar parti yerleri...
Aynı toplantıda sanatçılar da sadece sanatçı değil, sanatçı-vatandaş olarak anıldı. Sosyal, kültürel ve politik ortamlarda şekillendirme yapan aktivist varlıklar olarak...
Dünyada ansiklopedik müze fikri tamamen tarihin derinliklerine gömülürken bizim gömeceğimiz; mezarını yeni kavramlarla, kuramlarla kazacağımız bir ansiklopedik modern sanat müzemiz bile olmaması trajik mi yoksa bu bizim için büyük bir özgürlük mü? Düşünelim...