* Heykelle olan imtihanımız her zamanki gibi aktif ve dinamikti. En büyük sınavı Boğa heykeliyle verdik. Heykelin orijinalinin Kadıköy’den taşınacağını duymamız ne var ki bizi sarstı. Boğayı savunduk. Sanırım kazandık. Sıra çok geçmeden Gazi Üniversitesi’nin bahçesindeki bronz heykellere geldi. Kaldırıldıkları depodan eski yerlerine gelmeleri için bir kampanya başlatıldı. Sonuçlarını yeni yılda görmek ümidiyle... Öte yandan Elgiz müzesi teras sergilerinde genç heykelcilere fırsat tanımış oldu. Onu takip eden Seyhun Topuz sergisi ise sanatçının üretimini toplu bir şekilde görmek adına ihtiyacımız olanı biraz geç de olsa verdi. Ayrıca SSM’deki Anish Kapoor sergisiyle heykele duyduğumuz nefret kadar özlemi de doyurma şansına eriştik.
* Ankara Resim ve Heykel müzesindeki kayıp resimler, müzayedeevlerinde çıktı. Hala hangi resim hangi müzayedeevinden çıktı, bilmiyoruz. Benim bu köşede başlattığım kampanya, başka kayıp resimlerden haberdar ediyordu sizleri... İstanbul Resim ve Heykel Müzesi’nden Anadolu’ya gönderilen ve geri gelmeyen resimlerden. İsim isim açıkladım. Anlaşılan onlara sıra gelemedi.
* Önce Zaha Hadid’in Cengiz Çetindoğan’ın müzesini tasarladığı haberi kesinleşti. Bunu Koç müzesini Grimshaw mimarlığın üstlendiği bilgisi takip etti. Mustafa Taviloğlu da bir müze açacaktı. Mimar Sinan Üniversitesi, İstanbul Resim ve Heykel Müzesi adına mimar Emre Arolat’a antrepoda bir müze yaptırıyordu.
* Fotoğraf adına parlak bir yıldı. Bir bağımsız disiplin olarak nihayet bu yıl fotoğraf rüştünü ispatladı. Şahin Kaygun ve Yıldız Moran sergileri bu disiplinin bağımsızlaşma yolunda attığı önemli adımlardı. Çünkü Yusuf Sevinçli, Silva Bingaz, Serkan Taycan, Murat Germen gibi çağdaş fotoğraf sergilerinin yanı sıra bu sanatın kendi tarihiyle de yüzleşmesi, hatta onu inşa etmesi baştan yazması gerektiğinin aciliyetini ortaya koyuyorlardı.
* Gezi olayları sanat mı politika yapmak mı yoksa ikisi birlikte mümkün mü sorularını ve ikisinin arasındaki yaşanacak olası çelişkileri tetikledi. Hala soru soruyoruz. Aynı zamanda Gezi olayları sayesinde politik sanat nedir sorguladık. Gezi olaylarının görsel muhalif kavramsal kültürü karşısında çağdaş sanatı eleştirdik. Kendimizle, kültür emekçiliğimizle yüzleşme fırsatı bulduk.
* Sanatçı Burhan Doğançay’ı, Erkmen Senan ve Bayram Candan’ı ve koleksiyoner Barbaros Çağa’yı kaybettik. Onları özleyeceğiz.
* Fuarların bienallere oranla daha sükse yaptığı bir yıl geçirdik. Fuarların da kendini geliştirdiğine tanık olduk. Açtıkları yeni yeni bölümlerle çağdaş sanat sergilemekle yetinmediklerini gördük. Fuar sanatçısı ve bienal sanatçısı diye bir ayrım kalmadığını da...
* Abu Dabi fuarının su alması çağdaş sanatın Ortadoğu ülkelerindeki kaderi üzerine düşünmeye sevk etti. En azından beni...
* İstanbul’da 2013’te bir fuar daha girdi piyasaya... Art International İstanbul, açılır açılmaz dava konusu olsa da yabancı galericilerin katılımı ve memnuniyetleriyle önümüzdeki yıla daha iddialı gireceğinin ve fuar savaşlarının kızışacağının sinyallerini verdi.
* Arter, Volkan Aslan, Fatma Bucak, Aslı Çavuşoğlu, Nevin Aladağ gibi genç sanatçılara kapısını açık tutarak üretimlerini destekleyerek pek çok kuruma örnek bir tavır sergiledi. Gençlerin sadece işlerini sergilemeyerek aynı zamanda üretimlerinin de desteklenmesi gerektiğinin önemini vurgulamış oldu.