Otuz bir yıldır bir şeyin yapılıyor olması, şehrin öbür ucunda da olsa ve buraya metrobüs aracılığıyla Kadıköy Söğütlüçeşme istasyonundan itibaren 45 durak aşarak toplam bir saat 45 dakikada gelsem de iyi bir şey...
Trafiksiz geçen uzun metrobüs yolculuğu sayesinde İstanbul’un değişen silüetiyle ilgili çok şey söylemek mümkün. Hızla sanayileştiğini, feci büyüdüğünü ve son durak olan Tüyap’ın şehrin sonu gibi ıssız göründüğünü...
Üst geçitteki kalabalıkla birlikte Tüyap’a akın eden genç kitleden etkilenmemek imkansız. Kimi edebiyat dersi kimi ellerinde sımsıkı tuttuğu, alınacak kitap listeleri için yollara düşmüş. Bir an önce güvenliği aşarak kitaplara kavuşmak için sabırsız.
Bugün internetin, yayıncılığın anlamını değiştirdiği, kitap fuarlarının da maksatlarını dönüştürdüğü bir dönemde elleri alınacak kitap listesinin bulunduğu kağıttan nemli öğrencilerin artık kıta Avrupası’nda kalmadığını, çoktan böylesi okurların neslinin tükendiğini belirtmeliyim. Bu yüzden önce bu kitapsever kalabalıkla birlikte yüzde yirmi indirimli kitap alışverişimi yapıp öyle salon 10’a, uluslarası yayıncıların yer aldığı bölüme yöneleceğim.
One Direction cazibesi
Uluslararası katılımcılar arasında en çok ilgi çeken ülkenin, bu yılki fuarın asıl izleyici kitlesi çocuklar tarafından İngiltere, resmi adıyla Birleşik Krallık yayıncılar birliği olduğunu söyleyebilirim. Milyonların sevgilisi oğlan grubu One Direction kitabı yüzünden. Kitabın cazibesine kapılan ve grubun elemanlarının resimlerini ellemeden duramayan kızlar, kitabın satılık olmadığını sadece tanıtım amacıyla sergilendiğini öğrendikleri andan itibaren büyük bir hayalkırıklığı yaşıyorlar. Tabii ki onları avutmak her zamanki gibi annelere düşüyor, “internetten bakarsın” diyerek....
Yine İngiliz standında Rod Stewart’ın biyografisi ROD yeni Türk yayıncısını bekliyor. İki ayda toplam 650 roman basmasıyla ünlü İngiliz yayıncılar, 2013 Londra Kitap fuarında Türkiye’ye odaklanacak. İngiltere ekonomisine yılda beş milyar sterlin katkısı bulunan Birleşik Krallık yayıncılığından da okurundan da öğrenecek elbette çok şey var. Aynı alanda Suudi Arabistan Krallığı da tanıtılıyor. Kralın resminin hemen altındaki ekran, ülkeyle ilgili bir tanıtım filmi gösteriyor. Tahran, Sharjah ve Moskova kitap fuarları yine burada tanıtılıyor. Bienaller gibi kitap fuarlarının çoğaldığını fark etmek ilginç. Çin’in Çince yayınlarla tanıtıldığı standın sorumlusu Lee Yun, özellikle ağırlığı Çince öğrenme kitaplarına vermesini “Batı’nın Çin’ce öğrenme merakı”yla açıklıyor. Satılık kitaplar arasında ise başı Çin’in en eski metinlerinden 16.yüzyıldan kalma Batı’ya Yolculuk Dörtlemesi yer alıyor. (Buradaki Batı Hindistan elbette.) Yunan Kültür bakanlığının stand görevlisi Yunanca yayınların Türkçeye çevrilmesinden sorumlu editör Maria Rousaki, en beğendiği yazar Nikos Panayotopoulos’un bir an evvel Türkçe’ye çevrilmesi için sabırsız. Yazarın Çince, Rusça, İspanyolcaya çoktan çevrilmiş meşhur romanı Şüphe Geni’ni anlatıyor:
“Bir adamı anlatıyor Kafkaesk bir mizahla... Kendinde yazma geni bulunmayan, kendinden şüphe geni bulunan bir adamı....”
Türkler Bulgakov’u çağdaş sanıyor
Ruslar ise Moskova kitap fuarlarını tanıtırken bir yandan Türklerin Dostoyevski, Tolstoy gibi klasik Rus yazarların dışında çağdaş Rus yazarları tanımamasına üzülüyorlar. Okan Üniversitesi Rus Mütercim Tercümanlık başkanı Hülya Arslan’ın katkılarıyla daha çok çağdaş Rus yazarı Türkçe’ye kazandırmak için kolları sıvamışlar.
Arslan “Türk okuru Bulgakov’u çağdaş sanıyor. Oysa Bulgakov da klasik sayılır” diyor. Shishkin, Prilepin, Makanin, Rubina, Petrustievskaya gelecek yıl özel bir vurguyla Tüyap’da ağırlanacakmış. 31. Tüyap kitap fuarı gücünü hala kitapları dokunarak alan; kitap almanın kendisini fiziksel bir çağdaş jest olarak gören okurlarından alıyor. Şimdilik buralarda İtalyan editörler Fransızları, Fransızlar İngilizleri kovalamıyor. Yaman editörlerin çekişmelerinden kıyasıya telif pazarlıklarından ve şehrin merkezinden uzakta bir fuar yaşanıyor. Çok geçmeden bu değişecektir. Fuar yetkilileri şimdiden değişecek manzarayı, şehrin en son durağında yer alan bu fuarı küresel yani gerçek anlamıyla uluslararası kılmanın yollarını aramalı... Böylelikle fuarın gücünün zaafa dönüşmesini engellemeliler.