Milliyet Dış Haberler Servisi, evvelki gün yılın hikayesini sundu... Afganistan’ın Shindand bölgesinde geleneksel yöntemlerle insanları tedavi eden Şeyh Abdullah yıllar önce kaybolan Rus askeri çıktı! 57 yaşındaki şifacı aslında Bakhretdin Khamikov’du. 1980 yılında Rusya-Afgan savaşı sırasında kayıplara karışmıştı. O zaman 20 yaşındaki Rus askerin, dokuz yıl süren kanlı savaş sırasında öldüğü düşünülmüştü. Oysa yarı göçebe hayatı süren bitkilerle şifa veren bilgeydi o... Khamikov, savaş sırasında çıkan çatışmada beyin travması geçirmiş. Bölgedeki yaşlı köylüler tarafından tedavi edilmiş. Adını değiştirmiş Şeyh Abdullah olmuştu. Hala yara izlerini taşıyor. Bir eli ve omzu titriyor. Kardeşi yıllardır öldüğünü sandığı ağabeyini göreceği için heyecanlı. Şeyh Abdullah’ın, Rusya’ya dönerek eski ismini alıp sanata başlamasının tam sırası. Rus asker, onu kurtaranları, şifalı bitkileri, Afganistan köylerindeki hayatını bir mite dönüştürerek kusursuz bir sanat kariyeri inşa edebilir. Ve hepimize ikinci bir Joseph Beuys vakası yaşatabilir. Bildiğiniz gibi ünlü Alman sanatçı Beuys, ikinci dünya savaşında bir pilotken uçağı düşürülmüş. Tatar Şamanlar tarafından bulunarak yağ, keçe, sütle tedavi edilmiş. Hayatı boyunca bu kurtarılış hikayesini sanatında konu edinmişti. Her ne kadar uçağının düşürüldüğünde aslında baygın olmadığı, Almanlar tarafından kurtarıldığı ve bir askeri hastanede tedavi edildiğini iddia edenler çıksa da Beuys’u Beuys yapan bu savaşlı Şaman’lı pathos’uydu. Yüzde yüz gerçek hikayesiyle Şeyh Abdullah’ın solosunu dört gözle bekliyoruz.
Beni siz yarattınız!
Halil Altındere, Madrid’deki sergisinde -Avrupa’daki ilk solo sergisiydi bu- iki dev yağlıboya portreyle iki küratörü resmetti. Sanat hayatında onu en çok destekleyen iki erkek; Rene Block ve Vasıf Kortun’u... İki küratörün portresi aracılığıyla Halil Altındere her zamanki gibi ironi yaptığını iddia etse de bence kucak dolusu teşekkür ediyordu. Teşekkür etmek eğilim haline gelmiş olacak, İzmirli ressam Osman Kerkütlü de öyle yapıyor. Bir farkla... Amerikan hastanesi sanat galerisindeki sergisinde sanat hayatında ona destek veren kadınları portreleyerek... Örneğin Mardin Bienali kurucu direktörü, M1886 galerisinin yöneticisi Döne Otyam’ı, Ankara Galeri Nev’in sahibi Deniz Artun’u, kadın sanatçı ağırlıklı koleksiyonuyla tanınan Ebru Özdemir’i...
Hocanın attığı pası kim karşılayacak?
Okan Üniversitesi güzel sanatlar fakültesi akademik kadrosu boş durmuyor. Okulun merkeze uzaklığından şikayet eden öğrencilerin ayağına değişik sergiler getirerek farklı etkinlikler düzenleyerek önemli bir misyonu yerine getiriyor. Paslaşmalar sergisi, okulun hocalarının fakülte dışından birer sanatçıyı okula davet etmesiyle gerçekleşti. Sergi, akademik ortam ve sanat dünyası arasındaki etkileşimin önemini vurgulaması açısından çok değerli. Kimlerin kimlerle paslaştığına gelince... O da son derece ilginç olmuş. Örneğin okulun hocalarından Jochen Proechl Anna Heidenhain’la, Hüsamettin Koçan Julie Upmeyer’la, Berna Karaçalı Çağrı Saray’la, Kurucu Koçanoğlu Yıldız Şermet’le, Deniz Güvensoy İrfan Dönmez’le... Sergi, nisanın ortasına kadar görülebilir...