Sanatçı grev yapar mı? Yaparsa kime karşı yapar? Sanatçı iş mi yapar? Sanat ürününün iktisattaki yeri nedir? Yapıt meta mıdır? Meta olmadığı zaman varsa bu ayrım nasıl yapılacaktır?
Marx’ın manevi üretim süreci araçları dediği ile maddi üretim süreci arasında ne tür bağlar vardır?
Sanat üretiminde bir artı değer sömürüsü söz konusu olabilir mi? Sanatçılar nasıl örgütlenmelidirler? İşte bütün bu soruların hararetle sorulduğu bir dönem.
Salt İstiklal’de açılan sergi, o dönemde geçiyor.
1975 yılında başlıyor.
11 Eylül 1980 gecesi Kuşadası’nda çekilmiş bir fotoğrafla sona eriyor.
Sergi, ismini Kuşadası kültür sanat şenliğinde toplanan sanatçıların duvar resmi yapmalarına izin verilmemesi sonucu hazırladıkları pankartlardaki slogandan alıyor: Duvar resminden korkuyorlar.
Sergi, sanatçı Ahmet Öktem ve Yusuf Taktak’ın arşivi sayesinde gerçekleşmiş. Yukarıda sıraladığım sorular, sergide yer alan Ali Taygun’un dönemin ruhunu şekillendiren yazısından... Zehra Aral’ın dönemi özetleyişi ise şöyle:
“Sanat emeğiyle işçi sınıfının emeğini bir bütün olarak gördük.”
1977 tarihli sergide ne vardı?
Görsel Sanatçılar Derneği, 1977 yılında Devlet
Dönemin simgeleri sözlüğü:
Silindir şapka: Politikacı
Çark: Sendika
İngiliz anahtarı: İşçi sınıfı
Barış güvercini: Umut
Yumruk: Beraberlik
Kırmızı karanfil/güneş: Dayanışma
Serginin konusu grevdi
1977 yılında Paris’te Galerie Jean Larcade’da 4 ressam, Genel Grev Türkiye diye bir sergi açılır. O dört ressam, Canan Beykal, Yusuf Taktak, Nil Yalter ve Orhan Taylan’dan başkası değildir.
Serginin konusu, 16 Eylül 1976 Genel Yas eyleminden Maden-İş’in MESS’e karşı yürüttüğü grevlere kadar geçen olaylardır. Grev fotoğrafları, işveren telgrafları, dayanışma mesajlarının sergilendiği sergide bir de film vardır. “Sıra MESS’de” başlıklı 40 dakikalık renkli film acaba bugün nerede? Salt İstiklal’deki serginin en büyük özelliği de bu. İzleyicinin ileteceği yeni belgelerle süreç içinde tamamlanacak olması... Örneğin Sıra MESS’de filmiyle ilgili bilgiye hatta görüntüye sahip olanlar Salt’a başvurabilirler.