Yağlıboya bir resim, devletlerarası işlenmiş bir suçun kanıtı olabilir? Pekala olabilir. Kültür Bakanı Ertuğrul Günay, Pera müzesindeki Elçiler ve Ressamlar sergisinde gördüğü Jean-Baptiste Hilair’in resmini delil olarak göstererek suç duyurusunda bulunmaya hazırlanıyor. Resim, Fransız Büyükelçisi Kont Choiseul-Gouffier’in topladığı antik eserlerin Fransa’ya gönderilmek üzere gemiye yüklenmesini konu ediyor. Resimde, sol altta kayıklara aktarılan antik eserler var. Sanatçı, bu kaçırma hikayesini konu etmekle kalmamış, resmin altına “antik eserlerin yüklenmesi” diye bir açıklama da yazmış. İlk kez 1776 yılında, Hilair ile birlikte bir Ege haritası çıkarmak üzere Osmanlı topraklarına gelen Choiseul-Gouffier, hazırladığı Voyage Pittoresque de la Grece adlı kitapta büyük ölçüde sanatçının resimlerinden yararlanmış. Antikiteye meraklı bu diplomat ve ressam arasındaki ortaklığın bir gün gelip de kaçırılan eserlerin Türkiye’ye dönmesini sağlayacak bir belgeye dönüşeceği kimin aklına gelirdi? Resim, hakikati gösterir mi? Yalancı değil midir? Kültür Bakanlığı, bu konuda Platon gibi düşünmüyor anlaşılan...
Anne, ben kimim?
Bienal başlamadan etkisini göstermeye başladı bile. İlk bienal sendromu Nişantaşı’ndan geldi. Hacı Emin Efendi sokaktaki Hair Mafia isimli kuaför, camına dev harflerle “Anne, ben berber miyim” diye yazdı. Çağdaş sanatın önde gelen isimlerinin berberi olarak tanınan Ahmet Ağırbaş, bienalin başlığının kendisinde mesleğiyle ilgili soru işaretleri uyandırdığını belirterek şöyle diyor:
“Sadece bir berber gibi hissetmiyorum. Tasarımcı, yazar, tiyatrocu... Hepsini hissediyorum. Bienalin başlığı bana ne olduğumu sordurdu...”
Bienal, psikanalize davet eden başlığıyla önce oğulları etkisi altına alacağa benziyor. İzlemek şimdiden zevkli olmaya başladı...
Tek bir çizgiyle şehir turu
Tek bir çizgiyle resim yapabilirsiniz, tek bir harfle roman yazamazsınız. Bu, çizginin anlatım zenginliklerinden biridir ve yeni bir şey değildir.
Picasso’nun ve Steinberg’in bazı çalışmalarında bulabilirsiniz tek çizgili serüvenleri. Tek çizgi dünyayı anlamanın yollarından birisidir.
Az ile öz ortaya çıkar.
Gösterişe, laf kalabalığına monitörlere gerek yoktur.
Zaten dünya karmaşık bir yerdir.
Bu karışıklığına rağmen içinde bir ahenk barındırır ve o ahenge ulaşmak için bazen sadeleştirmeye ihtiyaç duyarsınız.
Tek çizgi benim güzel rehberlerimden bir tanesidir.
Bu sözler, Tan Cemal Genç’e ait... Onun tek çizgiyle şehir turu desenlerine eşlik ediyor. PaperTag isimli tasarım dergisinde yer alıyor.
Son zamanlarda gördüğüm en hakiki basılı işlerden...
Tam da basılı dergilerden umudu kesmişken...
Zebra Design Factory’ye bravo!