Noksanlıklar, 90’lıklar

12 Ekim 2019

Evet kaliteli oyunculardan kurulu bir takımımız var... Hedefimiz büyük. Ama ne kadar güçlü, ne kadar sakin, ne kadar etkili, ne kadar formdayız? Yanıt vermek o kadar kolay değil. Bireysel performansların yanı sıra takımca oyun bütününe baktığımızda da eksik, kusurlu, ağır ve anlaşılmaz bir oyun oynadı çocuklar.
Arnavutluk’un ne kadar yenilendiğini, İtalyan hoca ile nasıl değiştiğini ve kendine yer açmak için İzlanda’yı dört golle yenip adeta devre dışı bıraktığını biliyorduk. Aynen dün gece oynadığı gibi oynamasını da bekliyorduk. Beklemediğimiz şey bizim Milli Takım’ın dağınık ve etkisiz oyunuydu.
Özellikle ilk yarıda, orta alan-hücum bölgesi arasında bir türlü uyum sağlayamadılar. Emre, Mahmut ve Ozan’dan Hakan, Cenk ve Burak Yılmaz’a yaratıcı, verimli servis bir türlü yapılamadı. Öyle ki sağ bekimiz Zeki Çelik, adeta sağ kanat oyuncusu gibi tek başına topu taşıyıp rakip ceza alanına girerek ortalar yapan, pozisyon oluşturan fırsat yaratan adamdı. Buna karşılık Cenk Tosun ve Burak Yılmaz stoperlerin kontrolundan çıkıp

Yazının Devamı

Maksat, mutsuzluk olsun!

9 Ekim 2019

Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP) Türkiye’de desteklediği projelerle güçlenen, yaşamları değişen, başkalarına da destek olan insanların öyküsünü anlatan yeni bir kampanya başlattı.

“Bence Mutluluk” adını taşıyan kampanya, insanları neyin mutlu ettiğine odaklanmanın bizi daha iyi bir dünyaya götüreceğini hatırlatan 6 kısa filmden oluşuyor. Bu filmlerde tanıtılan ve konuşan Barış Yüksel (Antalya), Nimet Taş (Kilis), Nurettin Kılıç (Mardin), Rabia Aydemir (Isparta), Şirin Muhammed (İstanbul), Ulaş Tepe (Ordu). Her filmin sonunda öyküsü anlatılan insanların “Sizce mutluluk nedir?” sorusuna verdikleri yanıtlar duyuruluyor. Örneğin Antalyalı Barış Yüksel, “Bence mutluluk üretmek ve paylaşmaktır” diyor. Hayatın her alanında geçerli, sporda da unutulan kavramlar. (bencemutluluk.undp.org.tr)”

Sporumuzda, özellikle futbolumuzda “Sizce mutluk nedir?” sorusuna yanıt verecek örnek oluşturacak 6 başarılı insan bulabilir miyiz, ne dersiniz? Hayır, skor tabelalarını, sihirli transfer öykülerini, şampiyonluk

Yazının Devamı

Hoca kazandı, nihayet!

7 Ekim 2019

Ev sahibinin gözü kara... Galibiyetten başka hiçbir şey görmüyor. Teknik, taktik kimsenin umurunda değil. Topu kazan, pas yap, dripling yap, ne yaparsan yap... Karşı kaleye taşı. Orada şut mu atarsın, kafayı mı çakarsın... Elbette çaresine bakarsın...
Süper Lig’de “yenilmez lider” unvanıyla Vodafone Park’a gelen Alanyaspor, maç kazanmayı adeta unutmuş Beşiktaş’a karşı oyuna ortak olma çabasıyla mücadele etmeyi yeğlemişti. Beşiktaş ise bol bol yan pas yaparak, kazandığı topu kendi savunmasıyla oyun merkezindeki Oğuzhan - Atiba trafiğinde çevirerek, böylece top kullanma yüzdesini elinde tutarak oynadı. Bu oyun eksik, yarım, etkisiz ve zevksiz bir oyundu. Topla buluştuğunda çabucak oynayarak arkadaşına pas verme telaşı gösteren oyuncular, rakip ceza alanına bir türlü atamıyordu meşin yuvarlağı. Hele Burak Yılmaz... Önce istediği ve beklediği topları alamadı, sonrasında da buluştuğu pek az topu kullanabilmeyi başardı. Belli ki rahat değil, uzun sakatlık-tedavi sürecinde Burak’ta form kaybı oluşmuş. Oysa golü en çok arzulayan

Yazının Devamı

Parsayı çaldırdılar

4 Ekim 2019

Tribünlerde bilinçli bir duruş var... Yöneticilerin ve futbolcuların yapamadığı şeyi yapıyorlar: Öfke kontrolü. Maçtan önce kısa süren “Paralar nerede?” soruları, maç başladığında yerini “Golü kim atacak?” merakına bırakıyor yerini.
Günün ilk sürprizi: Burak Yılmaz yok. Açık yarası olduğu için Abdullah Avcı Alanya maçına saklayıp riske girmemiş, kadroya almamış golcüyü. Bu durumda Beşiktaş’ın çok bastırıp atamamak sıkıntısı evindeki UEFA maçında da devam ediyor. Genç Güven takımın santrforu... Lens sağdan, Caner soldan servis yapıyorlar ama Güven uzaktan bir şutla yetiniyor. Az sonra sakatlanıp yerini Umut Nayır’a bırakıyor. Pek de değişmiyor tablo... Şutsuz bir oyalama futbolu oynayan rakibine karşı Beşiktaş yine bastırıyor, yine pozisyonlara giriyor ama, ceza alanında boşluk bulamadığı gibi kornerleri ve duran topları da değerlendiremiyor.
Avcı’nın seçtiği onbir, en azından “bütüncül” bir takım oyunu sergiliyor. Bu futbola kötü ve kalitesiz demek o kadar kolay

Yazının Devamı

Artık tavlayı kırma başkan

2 Ekim 2019

Fikret Orman’ın babası merhum büyüğümüz Abdülkadir Orman, inatçı ve iddialı bir adamdı. Yenildiği zaman öfkelenir, tavlayı kırardı. Oğlu da genetik olarak zaten tipik Karadenizli. Beşiktaş’ta yöneticiyken, hem de Seba döneminde çok da gösterişi olmayan dev bir projeyle ilgileniyordu. Çoğu arkadaşı, güncel konulara eğilmesini, hayal peşinde koşmamasını söylerdi.
O büyük proje, İnönü Stadı’nın yenilenmesi, büyümesiydi. Kafasına koyduğunu yıllar sonra inadı ve inancıyla gerçekleştirdi.
Feda döneminde Beşiktaş’ın sıkıntılarını dile getirdi. Kulüpte tasarruf tedbirlerini artırdı, masrafları kıstı, taraftarı forma alış verişine yönlendirdi.
Şenol Güneş’i takımın başına getirerek tüm başkanların kendi dönemlerinde mutlaka erişmek istedikleri şampiyonluk unvanını iki kez kazandı. Beşiktaş’ın hamurundaki en güçlü maya tevazudur. Alçak gönüllülük. Gruptan 14 puanla namağlup çıkarak öyle bir Şampiyonlar Ligi öyküsü yazdılar ki ezeli rakiplerinden

Yazının Devamı

Yönetim ve destek farkı

30 Eylül 2019

Haydi, en azından aklımızdan çıkmaması için bir deprem deyimiyle duruma açıklık getirelim: Beşiktaş, peş peşe gelen “artçı şoklarla” dağılıyor, çözülüyor, savruluyor. Trabzon’daki maç İstanbul’da oynansa ne olurdu? Bence hiç fark etmezdi. Beşiktaş’ın hem kulüp, hem de takım olarak büyük sorunları var. Sürekli yenilenen, artan, bir türlü çözülemeyen o sorunların arasında nefes alıp çözüm fırsatı bulamıyorlar.
Trabzonspor, onca sakata (Abdülkadir Ömür, Fernandes, Ekuban, Yusuf, Onazi) rağmen, takım oyunu, oyun disiplini, kontrol ve oyun kurma konusunda yerleşik ilkeleriyle mücadele etti. Sosa, Abdülkadir Parmak, Nwakaeme ve Sörloth’la Beşiktaş’a oranla daha etkili ve verimli bir hücum organizasyonu sergiledi. Beşiktaş ise (özellikle ilk yarıda) topa sahip olmasına (60/40) rağmen rakip yarı alana taşıdığı topları tehlikeli kontrataklara dönüşecek biçimde kaybetti. Burak dahil hücumcular yeterince şut fırsatı bulamadılar. Burak ikili mücadeleleri

Yazının Devamı

Sağol Max, kardeşimizsin

29 Eylül 2019

Aaaa… O da ne? Süper Lig’in dev derbisi için İstiklal Marşı çalınırken, bir de baktık, Fenerbahçe’nin Alman futbolcusu Max Kruse, ulusal marşımızı söylüyor. Ender görülen bir olay. Hagi’nin bizim ulusal marşımızda elini kalbine götürüşünü sevdik de bu hayranlık uyandıracak bir şey. Yanlış görmediysek, teşekkürler Max... Kardeşimizsin!. Seyrantepe’deki maç 1 saatlik didişmeyi geride bırakırken, Belçika’dan “ironik” bir haber gelmez mi? Brugge’de oynayan “zoraki kiralık” golcü Diagne, deplasmanda Mechelen’i 5-0 yendikleri maçta, 57. Dakikada Okere’nin yerine oyuna katılıp iki golle skora katkıda bulunmuş.
Derbiye dönersek... Falcao’dan alamadım gözlerimi. Sezon öncesi ve ligin başlamasından sonra uzun, ısrarlı ve de bol masraflı Falcao uğruna ne Diagneler harcadı Galatasaray. Tribünden maçı izleyen Galatasaray taraftarları ne düşündü acaba? Falcao’nun yerine Diagne oynasaydı, razı olurlar mıydı, bilmiyoruz.
Doğrusu 103 ülkede, nihayet, naklen

Yazının Devamı

Örtme, kokmasın!

25 Eylül 2019

Sezonun 6. haftasında yeniden gördük ki hakemler istesek de istemesek de gündem oluşturmaya devam ediyor.
Güzel... Bu işi dert ve meslek edinmiş arkadaşlarımız, yorumcular ve moderatörler, bol bol uzatmalı tartışmalarla hem kuralları didikliyorlar hem de keskin iddialar ve varsayımlarla saha dışına da uzanıp bizleri aydınlatmaya (!) çalışıyorlar.
Kulüp yöneticileri de durur mu? Onlar da oyunun kurallarını, VAR sistemini dile getirerek ağır eleştirilerde bulunuyorlar.
Önce şu kural hatasından başlayalım... Alanyaspor-Fenerbahçe maçında Alanyaspor golcüsü Cisse, top Fenerbahçe kalecisi Altay’ın elindeyken halinden belli ki bilerek ve isteyerek ceza alanı dışına çıkmıyor. O sırada Altay topu çabucak oyuna sokmak amacıyla Jailson’un ayağına atıyor. Ceza alanı dışından gelen Alanyasporlu futbolcu yaptığı presle topun Cisse’nin önüne gitmesini sağlıyor. Vuruş ve gol... Burada bir kural hatası var. Ancak hakemin bu konuda takdir hakkını da dikkate almak gerekiyor. Hakeme göre Cisse kasten ağır davranmıyor olabilir. Yine de hakem Halis Özkahya oyunu durdurup

Yazının Devamı