Efsaneye bir sayfa daha!

8 Aralık 2024

Ne demişler? Ezeli rekabetin favorisi olur da, kimin kazanacağı belli olmaz! İki takım da bu sözün geçerliliğini bir kez daha sahneye koydular. Şans verilmeyen, şampiyonluk yarışında kulvar dışına düşen, kongre ve başkan istifalarıyla sarsılan Beşiktaş, Fenerbahçe’yi unutulmaz bir golle yenerek büyük üzüntüsünü hafifletti.
Golsüz ama heyecanlı bir ilk yarı izledik.. Beşiktaş’la Fenerbahçe, maç öncesi kendilerini öne çıkaran, kadro derinliği ve moral üstünlüğe; ya da sağlıksız biçimde gelişen yönetim krizine rağmen derbi geleneğine ve adlarına yakışır oyun sergilediler.
Ev sahibi Beşiktaş, konuğuna gösterdiği saygıyı oyunun kalite çizgisini bir ölçü daha yukarı çekerek beklenenin üzerinde mücadele azmi, yardımlaşma ve taktik disipliniyle ortaya koydu.
Fenerbahçe de özgüven duygusuyla paniğe kapılmadan, rahat ve dengeli oynadı. En az üç kez ciddi gol fırsatı yakaladılar.
İki takımın da golcüleri olmayacak biçimde basit golleri kaçırdılar. Dzeko’nun ve

Yazının Devamı

Zirvede 'aidiyet duygusu' var

4 Aralık 2024

Süper Lig’de Dört Büyükler adıyla tanımladığımız kulüplerin, son yıllarda dörtlü değil, ikili rekabetle zirve mücadelesi verdiğini görüyoruz. Hadi, alfabetik yazalım; Fenerbahçe – Galatasaray neredeyse yapışık ikizler gibi sürekli ağız kavgasına giriyorlar. Paranoya hallerine kapılıp herkesin, özellikle hakemlerin kendilerine karşı olduğunu tanımlayamadıkları “yapı” demekten öte somut örnek veremedikleri bazı güçlerin yollarını kestiğini iddia ediyorlar.
Şampiyonluk yarışının dışında kalanlar, Beşiktaş ve Trabzonspor, kendi taraftarlarıyla birlikte “joga bonito” (güzel oyun) futbolu izlemeyi yaşam biçimine dönüştürmüş futbolseverleri de üzüyor. Bu gidişle oyunu daha iyi oynayan daha mütevazı kulüplerin maçlarına yönelenleri biliyorum.
Bir de şu var: Aynı anda hem Osimhen’e, hem Dzeko’ya, hem de Fernando Muslera, Uğurcan Çakır ve Mert Günok’a takılıp taraftarlık baskısını aşan “bireysel” ve “mevsimsel” meraklılar var. Kimse şaşırmasın..

Yazının Devamı

‘Bu forma hepinizin’

3 Aralık 2024

Hafta içinde yaşanan kaotik durum, anlaşılan o ki futbolcuları da etkilemiş. “Kahraman Nöbetçi” Serdar Topraktepe, ilk değişiklikleri yapmış: Salih Uçan ve Tayyip Talha ilk kez on birde. Salih, Bronckhorst’ün gidişi nedeniyle sanırım “şükür duası” ile çıkmıştır maça. Tayyip Talha da savunma göbeğindeki iki yabancının sakatlığı sonucu oluşan boşluğu doldurmaya çalıştı.
Beşiktaş’ın kaotik halinin bir parçası da Rıza Çalımbay hocamız… Anımsayalım: Rıza Hoca, Çebi’den sonraki ara dönemde bir süre Beşiktaş’ı çalıştırmış, eski takım arkadaşları Feyyaz Uçar ve Samet Aybaba’nın genç bir antrenör adayı ile gönderdiği haber sonucu kalbi kırılarak evine dönmüştü. Herkesi yaralayan, Beşiktaş’ı da perişan eden durumdan en çok etkilenen Rıza Hoca’ydı kuşkusuz.
Maç başladı, gördük ki iki taraf da drama ve kaotik ortamı unutup futbola yoğunlaştılar… Çünkü ellerinden gelenin en iyisini yapmak ancak oyunla mümkündü.
Maç

Yazının Devamı

Yanlış başkanmış

30 Kasım 2024

Beşiktaş’taki futbol aklının dağıldığını 9 Ekim’de yazdım. Her zamanki gibi Hasan Arat dostumdan küslük, dargınlık, kırgınlık geldi. Tüm bunları anlayış ve saygıyla karşılıyorum. Çünkü Hasan Arat, umarım kısa sürede iyileşecek olan bir boyun rahatsızlığı çekiyor. Bu konuda küçük bir operasyon da geçirdi. Kendisine gönül dolusu sağlık dileklerimi sunuyorum.
Hasan Arat 40 yıllık dostum. Ama Beşiktaş Başkanı gibi o büyük idealini gerçekleştirdikten sonra hiç anlayamadığım, farklı bir iklime taşındı. Ekvator’dan kutuplara geçti, sertleşti, kabalaştı, nezaketini ve saygısını kaybetti. Yaptığı her basın toplantısında gazetecilere işlerini öğretmek, uzak duracakları (aslında ilgilenmeleri gereken) konuları parmak sallayarak, buyurgan (!) gibi bir üslup geliştirdi.
Anlaşılmaz biçimde KAP’a bildirim yapıp yönetim kurulu başkanlığından ayrılan Hasan Arat, daha sonra yine anlaşılmaz biçimde sadece futbol başkanlığını bıraktığını söyleyerek görevini sürdürdüğünü söyledi (perşembe). Ve dün

Yazının Devamı

Arat ve Beşiktaş

27 Kasım 2024

Üzülerek yazıyorum. Beşiktaş’ı zor günler bekliyor. Futbol şubesinde yaşanan hayal kırıklıkları, şampiyonluk hedefinin (bence) kaybedilmesi, sadece spor alanında değil, yönetim kademesinde de sıkıntılara yol açıyor.
Konuştuğum Beşiktaşlılar, en geç 25 Mayıs 2024’de gerçekleştirilmesi beklenen olağan kongrede Hasan Arat’ın yeniden aday olmayabileceğini, aday olsa da önemli rakiplerle yarışacağını söylüyorlar. Kulislerle fazla ilgilenmediğim halde, bu yorumları yapan bir çok üyenin varlığını biliyorum.
Hasan Arat aday olur mu, olmaz mı? Elbette bu konuda kendisi, ailesi ve yönetimdeki arkadaşları karar verecek. İşbaşına geldiğinden beri inişli-çıkışlı günler yaşayan Beşiktaş başkanının başarısız olduğunu söylemek zordur. Kulüp olarak en ihtiyaç duyulan zamanda şirket sermayesinin artırılması ile oluşan 1 milyar liraya yakın gelirin yarısını banka kredisine ödediler. Öteki yarısı da (yaklaşık 14 milyon Euro) ellerini rahatlattı. Transfer aşamasında Hüseyin Yücel’in katkısıyla kolay ve çabuk operasyonlar geliştirdiler. Futboldaki

Yazının Devamı

Arat duruma el koymalı

25 Kasım 2024

Hani asker uğurlamalarında “Ayağına taş değmesin” derler ve memleketin yiğit evlatlarına sağ-salim gidiş dönüş dilerler ya…
Beşiktaş’ın ayağına taş değil “kaya” değdi. İzmir Susuzdede’den yuvarlanan kaya, Dolmabahçe’de Göztepeli oyuncuların gayreti, ustalığı, enerjisi ve çabuk oyunuyla Beşiktaş’ı adeta ezdi.
10 dakika içinde 2-0 öne geçen, tehlikeli konuk karşısında Semih ve Bokele’nin (Kk) golleriyle tüm Beşiktaşlıları rahatlatan oyun, adeta eğlenceye dönüşmüştü. Ne var ki kısa sürdü bu eğlence rüzgarı... Gösteri kabusa dönüştü. Tüm taraftarlar adeta korku tüneline girdiler ve koşa koşa gittikleri maçın keyfi (!), tabir yerindeyse burunlarından geldi.
Skor tabelasının peş peşe atılan gollerle konuk takım lehine (2-4) dönmesi, futbolun doğrularıyla oldu. Şans ya da talihsizlik kavramlarıyla anlatılacak bir öykü değil bu.. Beşiktaş savunmasındaki uyumsuzluklar, orta alanda üretmeyen, gayretinden sonuç alamayan oyuncuların sergilediği yetersizlikler, Semih ve sonradan oyuna

Yazının Devamı

Günah keçisi Montella

21 Kasım 2024

Karadağ-Türkiye (3-1) maçının “günah keçisi” oy birliğiyle (!) Vincenzo Montella’dır. Kimi yerli-yabancı takıntısıyla, kimi santrforsuz oyun anlayışı nedeniyle, bazısı maçın akışındaki oyuncu değişikliği hamleleriyle Montella’yı eleştirmektedir. Bu eleştirilerde kuşkusuz haklılık payı vardır.
Montella’yı “santrforsuz oyun” anlayışıyla eleştirenler, öncelikle uluslararası oyuncu kalitesi standartlarını da göz önüne getirerek baksın: Enes Ünal, istikrarlı ve üretken bir santrfor mudur? Montella’nın kötü hava, yoğun yağış ve ağır saha nedeniyle maça uygun bir on birle başlamadığını kabul etmeliyiz. Ortama uymakta güçlük çeken Arda gibi tekniği yüksek oyuncu, ikinci yarıda oyundan alınmalıydı.
Şimdi başka bir konuya gelelim: Montella’nın Türk yardımcısı kim? Bize sunulan üç yardımcı antrenör içinde öne çıkarılan hoca Selçuk Şahin’dir. Diğerleri İtalyan’dır. Selçuk Şahin Başakşehir’de bir sezonluk yardımcı antrenörlükten sonra Milli

Yazının Devamı

Dünyada ilk 7 Avrupa’da ilk 5

20 Kasım 2024

B u yazıyı Karadağ maçından önce yazdım. UEFA’nın bu sezon uyguladığı formata göre Türkiye, Avrupa Uluslar Ligi’nin A grubuna yükselmiştir ya da yükselecektir. Sporda olmayacak iş yoktur. O nedenle en kötü olasılıkla grup ikincisi olsak dahi arada play - off oynama şansı var. Ayrıntıları bir yana bırakıp uzun yolculuğun Dünya Kupası 2026 elemeleriyle devam edeceğini düşünüyorum. Eleme gruplarında karşılaşacağımız rakipler ne kadar güçlü olursa olsun, Türkiye bu aşamayı geçecek güçtedir. Uzun yolculuğun eleme aşamasını geçtikten sonraki hedeflerimiz çok önemli… Türkiye katıldığı ve üçüncülüğü kazandığı 2002 Dünya Kupası’ndan sonra FİFA listesinde 7. sıraya kadar yükseldi.
Sonrasında düzenlenen 2004 Avrupa Şampiyonası elemelerinde de birinci kategoride yer alıp, ikinci kategorideki İngiltere ile eşleştik. FİFA klasmanında üst sıra takımı olarak katıldığımız eleme maçlarında İngiltere’nin ardından ikinci sırayı alarak play off hakkı kullandık. Bu aşama futbol tarihimizin

Yazının Devamı