Efsaneye bir sayfa daha!
Ne demişler? Ezeli rekabetin favorisi olur da, kimin kazanacağı belli olmaz! İki takım da bu sözün geçerliliğini bir kez daha sahneye koydular. Şans verilmeyen, şampiyonluk yarışında kulvar dışına düşen, kongre ve başkan istifalarıyla sarsılan Beşiktaş, Fenerbahçe’yi unutulmaz bir golle yenerek büyük üzüntüsünü hafifletti.
Golsüz ama heyecanlı bir ilk yarı izledik.. Beşiktaş’la Fenerbahçe, maç öncesi kendilerini öne çıkaran, kadro derinliği ve moral üstünlüğe; ya da sağlıksız biçimde gelişen yönetim krizine rağmen derbi geleneğine ve adlarına yakışır oyun sergilediler.
Ev sahibi Beşiktaş, konuğuna gösterdiği saygıyı oyunun kalite çizgisini bir ölçü daha yukarı çekerek beklenenin üzerinde mücadele azmi, yardımlaşma ve taktik disipliniyle ortaya koydu.
Fenerbahçe de özgüven duygusuyla paniğe kapılmadan, rahat ve dengeli oynadı. En az üç kez ciddi gol fırsatı yakaladılar.
İki takımın da golcüleri olmayacak biçimde basit golleri kaçırdılar. Dzeko’nun ve İmmobile’nin ikişer şutu ağları bulamadı.
Dzeko, maçın yaklaşık dörtte üçünü oynadıktan sonra yerini Szymanski’ye bıraktı. Aynı sırada Salih Uçan Oxlade Chamberlain’le, Talha da Zaynutdinov’la değişti.
Beşiktaş’ta sezon başından beri yok sayılan, adı performans istatistiklerine bile girmeyen Oxlade Chamberlain, yakaladığı fırsatı kaçırmadı. 73’de ceza alanına doldurduğu top, kalabalık oyuncu grubu içinden İmmobile ile selamlaştı (!) o anda temas var mıydı, anlaşılamadı. Gol İmmobile’ye yazıldı. Öyle olsun. Ben de en az yüzde ellisini Oxlade’e veriyorum.
Fenerbahçe, İrfan Can Kahveci’nin de oyuna katılmasıyla beklenen “reaksiyon” oyununu ateşledi. Heyecanın doruğa çıktığı anlar yaşandı.
Dikkatinizi çekerim: Serdar Hoca, bu sınavından da alnının akıyla çıktı. Bu başarısında da Bronckhorst’ün yok saydığı adamlara forma haklarını iade ederek sorumluluk ve şans vermesi, takımını disiplinle motive etmesinin büyük payı vardı.
Beşiktaş futbol takımı üzerine düşeni yaptı. Ağır yükü uçarak kaldırdı. Ezeli rekabet dediğimiz efsaneye parlak bir sayfa daha ekledi. Bu maçın en güzel yanlarından biri de hakem Mehmet Türkmen’in performansıydı. Kırmızı kart dahil, başarılı bir maç çıkardı.
Sanırım Mourinho da korkmadığı, ama saygı duyduğu Beşiktaş’ı ve Serdar Hoca’yı daha iyi tanımıştır artık.