Yazık ve ayıp!

31 Ocak 2025

Beşiktaş’ı tanıyamadık. Nasıl bir oyun planı vardı, çözemedik. Ve UEFA Avrupa Ligi’ne veda edişine tanık olduk. İstatistikleri yorumlamadan yazayım: Beşiktaş bence sezonun en kötü maçını oynadı ve teslim oldu.
İstanbul’daki coşkulu ve bereketli (4-1) maçta Athletic Bilbao’yu adeta ezerek yenen Beşiktaş, Hollanda’nın Enschede kentindeki 8. maçta tanınmaz haldeydi. Twente kendi ilkeleri, enerjisi ve yerleşik oyun anlayışıyla baskı kurup üst üste gol pozisyonlarına girerken, Beşiktaş sürekli savunma pozisyonundaydı. Maç boyunca rakibine 11 kez korner attırdı.. Kendileri sadece 5 kez köşe gönderine gittiler.
Geçiş oyununda kaybettiğiniz topu tek sayılı saniyeler içinde geri kazanmalısınız. Twente bu işi başarıyla gerçekleştirdi. Topu sahiplenip önde öyle baskı kurdu ki “geçişler”e gerek kalmadan önde baskı ile kendiliğinden bir “set oyunu”na dönüştü maç.
Hollanda takımı, Beşiktaş’ın sinmiş ve pasif oyunu karşısında maçı eğlenceye dönüştürdü. Zaman zaman ceza alanı

Yazının Devamı

TFF’den üç hikaye

29 Ocak 2025

Önceki gün TFF’deki dostlarımı ziyaret ettim. Yeni görevleri nedeniyle kutladım. Avrupa Şampiyonası’nda başıma gelen kazayla ilgili belgeleri davet sahibi TFF yöneticilerine verdim. Başvurumu kabul işlemleri 5 dakika bile sürmedi. Sonrasında çok yararlandığım bir sohbet ortamı oluştu.
Hemen belirtmeliyim. Açıklık getirilmesi gereken önemli konular var.

İmzasız bütçe tasarısı
En başta TFF Genel Kurulu’na sunulan mali rapor ve bütçenin gerçeği yansıtmadığı anlatılıyor. Öğrendiğime göre, TFF’nin dönem sonu 5 milyon TL karla hesaplarını kapattığı açıklanmış. İşbaşına gelen yeni yönetim, 5 milyonluk karın, henüz hak edilmemiş sponsor gelirlerinin delegelere sunulan bütçede yapılan harcamaları karşıladığı belirtilerek yanlış yapıldığını tespit etmiş. Ödenmesi gereken bazı paraları ise yeni döneme bırakmışlar. Yapıklan değerlendirmede bütçenin 270 milyon TL açık verdiği saptanmış.
Dahası, Büyükekşi Federasyonu’nun kongrede delegelere sunulan yeni bütçeyi imzalamadığı görülmüş.

Yazının Devamı

Zirveden dibe

27 Ocak 2025

Başlıkta okudunuz işte..  Beşiktaş’ın son 2 maçını karşılaştırmak için Türkçemizden iki yeterli sözcük.
Birincisi, Ole Gunnar Solskjaer’in ilk maçında Athletic Bilbao’ya karşı “sihirli” dokunuşu. İkincisi ise niyetsiz, etkisiz, oyunsuz bir Beşiktaş takımı.
Antalya’da Süper Lig’e dönüş, o kadar parlak olmadığı gibi, her dakikası kaygı ile izlenen pasif bir futbol macerası oldu. Sonunda görüldü ki Beşiktaş deplasmanda maç kazanmayı beceremiyor. Ole’nin bir değil, birkaç sihirli dokunuşa ihtiyacı var.
Bir takım bu kadar uçlarda ve peş peşe zıt görüntüler veren iki oyunu nasıl oynar? Maç seçiyorlar da Antalyaspor’u ciddiye almadılar, desem olmaz.  Acaba ille de taraftarların önünde oynamak istiyorlar.. Kendilerini eksik hissediyorlar, desem olur mu? Emre Belözoğlu ile daha agresif oynayan, hem topa hem de oyuna ağırlığını koyan taraf ev sahibi Antalyaspor’du. Beşiktaş ilk yarı boyunca Semih’in 2 hamlesi dışında rakip kaleyi ziyaret edemedi. Antalyaspor hem topun sahibiydi ilk

Yazının Devamı

Beşiktaş ve diğerleri

22 Ocak 2025

Beşiktaş’ın resmi internet platformuna baktım. Şenol Güneş döneminde 6 kişiyle çalışan teknik ekip, acaba yeni dönemde nasıl oluşacaktı? Ole Gunnar Solskjaer’in fotoğrafsız “teknik direktör” unvanıyla futbol A takımının başında olduğu açıklanmış, sonra da Serdar Topraktepe, Hakan Çalışkan, Dolu Arslan, Barış Gürol, Caner Batuhan Koç’tan oluşan teknik kadro fotoğraflı olarak sunulmuştu.

Peki, anladık da… Norveçli hocanın yardımcısı olarak açıklanan Norveçli Erling Moe ile kaleci antrenörü İngiliz John Hartis’in durumları neydi? Bence biraz tartışmalıydı. İmza törenine katılmamışlar, doğrudan Nevzat Demir tesislerine giderek “işbaşı” yapmışlardı. İnternet platformunda adları geçmiyordu.

Ciddiyeti ve hazırlık anlayışını iyi bildiğim Başkan Serdal Adalı’nın bu konuya açıklık getirmesini beklerim. Hangi teknik ekip iş başında olacak? Ole’ninki mi, yoksa Serdar Topraktepe’ninki mi? Beşiktaş’ın planlanmış bir süre (2,5 yıl) ile sorumluluk verdiği Solskjaer’in, beklenen başarı için

Yazının Devamı

Mourinho, Jose’yi yendi

20 Ocak 2025

Adana’daki maçın birkaç dinamiği var: Aşırı “özgüven” duygusuyla en umutsuz anlarda ortaya çıkıp yükselen “umut”... Galatasaray’ın takıldığı Hatay maçındaki beraberlikten sonra Fenerbahçe’nin “farklı kazanma” motivasyonu... Demirsporlu oyuncuların takımın finansal durumunu unutup kendilerini hatırlayarak kariyerlerinde unutulmayacak bir maça adlarını yazdırma isteği.
Daha da ötesi... Üçlü savunmayla oyuna başlarken Mert Müldür ve Levent Mercan’ı emanetçi stoper olarak sahaya süren, belki de Lyon maçına sakladığı Çağlar Söyüncü’yü kenarda tutup, sonradan oyuna sokan Mourinho... Hoca gayet sakin başladığı maçta dakikalar ilerledikçe asabi hallere büründü. Elini, kolunu öfkeyle açıp peş peşe tepkiler gösterdi. Bir bakıma haksız da sayılmazdı. Sonra sarı kartı gördü. Dörtlü orta alanda oyunu kontrol eden Fred ve Szymanski, beklenen kurguyu ve baskıyı oluşturamadılar. Kanatlarda Oğuz Aydın ve Kostic’in katkıları da

Yazının Devamı

Tek devreli ve golsüz

19 Ocak 2025

Bu maçtan iyi futbol, bol gol, bireysel ve takım oyunundan zengin istatistikler bekleyenler hayal kırıklığına uğradı… Çok şeylere gebeydi maç… Beşiktaş örneğin… Sezon sonu gelmeden Serdar Topraktepe dahil, dördüncü teknik direktörü getirmişlerdi. Peş peşe yaşanan hayal kırıklıklarından sonra Solskjaer ve yardımcısı tribündeydi. O nedenle özellikle ilk yarıda görücüye çıkmış ev kızı gibi eli ayağı titredi oyuncuların. Samsunsporlu konuklar ise ilk yarıyı aşırı güven duygusuyla oynadılar. Topun bulunduğu bölgede çoğalarak, pozisyon ve fırsat yaratarak, ancak atabilecekleri golleri atamadan oyalandılar.
Samsunspor, her şeye rağmen, ligin ilk yarısında kendi sahasında kaybettiği maçın rövanşını alamamış oldu. Yine de Karadeniz ekibini kutlamak gerekiyor. Teknik direktörleri Thomas Reis’i de unutmadan.
Beşiktaş maçın ikinci yarısında, özellikle 64’te Drongelen’in kırmızı kartla takımını 10 kişi bırakmasından sonra biraz daha ev sahibi takımdan beklenen oyunu sergiledi. Muçi’nin Joao Mario’nun yerine

Yazının Devamı

Altay, Amorim ve İngiliz futbol kültürü

15 Ocak 2025

Geçen hafta TRT Spor’da İngiltere Federasyon Kupası üçüncü turundaki Arsenal-Manchester United maçını izledim. Futbol adına son yıllarda en keyif aldığım maç oldu. Hele ki zaman zaman kariyerindeki sıkıntılara tanık olduğumuz Milli Takım kalecilerimizden Altay Bayındır’ın “maçın kahramanı” olarak alkışlanması pastadaki kremanın çileğiydi.
Normal süresi ve uzatması 1-1 sona eren maçta Altay, Arsenal’in kullandığı penaltıyı kurtarmış, maçın kaderini eline almıştı. 10 kişi kalan Manchester United zor maçı penaltılara kadar taşıdı. Seri penaltılardan birini de kurtaran Altay, “gecenin kahramanı” ilan edildi. Geçenlerde oynanan Tottenham maçında kendisine şans verilen kalecimiz, yediği hatalı gollerle “günah keçisi” olmuştu. Çok ağır eleştiriler aldı. Yine de şanslıydı… Onu adeta yok sayan menajer Eric Ten Hag görevi bırakmış, yerine Portekizli Ruben Amorim seçilmişti. Amorim Kasım sonunda “geçici” teknik adam Hollandalı Ruud Van Nistelroy’dan sorumluluğu aldı. Yeni hoca tam

Yazının Devamı

Deli denizin rüzgarı

12 Ocak 2025

Deli denizlerin rüzgarı gibi Beşiktaş… Bakıyorsunuz, hiç ses getirmeden, yaprak bile oynatmadan kaya kovuklarında masal anlatır gibi uğulduyor… Sık sık top kaybediyor. Rakibinin baskısı altında daha üç pas yapmadan Bodrum’un dalgalarıyla boğuşmak zorunda kalıyor. Böyle oyunlara “geçiş” deniyor. Topun geri alınması ya da kaptırılmasıyla oyunun akışı bir anda değişiyor.. Maaşallah, Beşiktaş da top kaybetme ve geri kazanma konusunda çok hareketli bir gösteri sunuyor bize. Tribündeki taraftar “desteğini esirgememek adına” şarkılar söylüyor. Ama bir yandan da kaçan toplar ve fırsatlar için cozurdama başlıyor.
Keyif kaçıran bir olay da Gedson Fernandes’in maalesef sakatlanarak oyundan çıkışı. Ancak bu bir vukuat-ı hayriye’ye (hayırlı olaya) dönüşüyor. Yerine giren Al Musrati, hücuma dönük bir 8 numara karakteri sergiliyor. Beşiktaş ilk gol öncesi maç başından beri beceremediği pas zincirini başarıyla sıralıyor. Saymadım ama en az sekiz adam olmalı. Sonunda top Rafa Silva’ya geliyor. Bir sağ kanat

Yazının Devamı