Yıl sonuna yaklaştıkça biz hayvan sahiplerinin yeni ve acil bir konusu oldu: Kedinize–köpeğinize mikroçip taktırdınız mı? Yeni çünkü birçok konuda olduğu gibi uygulamanın ne olduğunu anlamamız, ciddiyetine inanmamız için zaman geçmesi gerekti. Acil, çünkü zaman dolmak üzere. Evde beslediğimiz kedi, köpek ve ‘gelincik’lerimize (var demek ki birilerinde) çip taktırmak için son gün 31 Aralık 2022.
Bu tarih de açıkçası ben ve yakın çevremdeki pek çok kimse için fazla bir şey ifade etmiyordu başta. Çünkü hayvanlarımızla seyahat etmek gibi bir planımız yoktu, yurt dışına zaten götürmeyecektik, uçağa, otobüse bindirmeyecektik, o hâlde ne gereği vardı? Para cezası vardı tamam ama eve gelip sayım yapmıyorlardı herhalde.
Bu ‘iç rahatlatan’ varsayımın pek bir haklılık payı olmadığını kısa süre önce, bu konuda yazılıp çizilenler arttıkça ve veteriner hekimlerimize sordukça öğrendik. Öncelikle şunu söylemek isterim: İnsanların evlerine bir heves aldıkları hayvanları canları sıkılınca sokağa terk edememelerini ve kaçan - kaybolan kedi, köpeğimizi bulabilmemizi sağlayacaksa, bu uygulamanın faydaları olacağını kabul edebilirim. Ama zaten evinde kendisine arkadaşlık eden hayvanını sokağa bırakacak vicdansızlıkta birinin başka kurtulma yolları da bulacağından korkarım. Ayrıca zaman bu derece daralmışken konuyla ilgili herkesin, sadece hayvan sahiplerinin değil en işin içinde olan, çip takma işlemini uygulayan veteriner hekimlerin bile kafasında cevaplanamayan pek çok soru var. Ama kesin olan şu: Bu tarihten sonra herhangi bir tedavi işlemi için, aşı yaptırmak için, hastamıza ilaç yazılabilmesi için söz konusu kedinin, köpeğin ve gelinciğin mikroçipinin olması gerekiyor. Biz insanların TC kimlik numarası gibi. Yani “ben arkadaşı uçağa bindirmeyeceğim” yeterli bir kaytarma cümlesi değil.
Peki, 31 Aralık’a kadar şu veya bu sebepten olamadı, daha sonra götürebildim kliniğe, takmıyorlar mı? Ya da daha önemlisi Ocak ayından sonra sahiplendim ben bu kediyi –köpeği, o ne olacak? Daha sokak hayvanlarının ne olacağına gelemedik bile farkındaysanız. Gene yazılan çizilen ve sorduğum kliniklerden öğrendiğim şöyle bir bilgi var: Ocaktan sonra sadece altı aylıktan küçük hayvanlara mikroçip takılabilecekmiş. Yani sadece yavru hayvanların sahiplenilebileceği varsayılıyor. Benim sokaktan yetişkin bir kediyi evime alıp sahiplenme ihtimalim yok ki şu an tam olarak onu yapmaktayım: Sokaktan eve sızmış iki yetişkin kediyle yaşıyorum. Keşke daha çok insan bunu yapsa diye de düşünüyorum. Altı aylıktan büyük hayvanları kayıt altına almıyoruz diyerek bunun önünü kapatmak iyi bir fikir mi yani? Ya da ben sokakta gördüğüm hasta, yaralı bir hayvanı tedavi ettirmek istersem önce çip cezası mı ödeyeceğim? Gene de kabul etmeyecek mi o hekim bunu? Ya da “Vallahi altı aylık” diye katakulli çevirmeye mi çalışacağız?
Gene teoride sokak hayvanlarına belediyeler mikroçip takacak, böylece sokakta da kayıt altına alınmamış hayvan kalmayacak ama sanırım bunun özellikle de 31 Aralık’a kadar mümkün olmadığının hepimiz farkındayız. Bakın mesela benim iki seneye yakındır beraber yaşadığım kedilerden bir tanesi o kadar korkak ki mikroçip taktırmak için çantaya koyarken kalp krizi geçirmesinden korkmaktayım. Sokaktakilerin hepsine nasıl ve kim yetişecek?
“31 Aralık geliyor, zamanınız doluyor” duyuruları yerine hayvanları, sahiplerini ve sokaktaki hayvanlara karşı duyarsız kalmayan vicdan sahibi insanları – ve tabii veteriner hekimleri de, çünkü onlar da gelen çipsiz hastayı kabul etmeyecekler mi, etseler nasıl ilaç çıkışı yapacaklar belli değil - mağdur etmeyecek bir düzenleme getirmek daha iyi olmaz mı?