Geçen hafta Etimesgut’ta ekim ayında gerçekleşecek uluslararası tiyatro festivalinden (KentFest) söz ederken “Bazı insanlar duramıyor” demiştim, Festivalin eş sanat yönetmenleri Övül Avkıran ve Mustafa Avkıran’dı kastettiklerim. Bu yazıda da bir başka ‘iyi ki’ duramayandandan söz etmek istiyorum; tanıdığım en heyecanlı hikâye anlatıcısı, inanma ve inandırma ustası Çağan Irmak’tan.
Ne kadar üretken bir senarist ve yönetmen olduğunu yıllardır biliyoruz. Bir düş kurup onun peşinden gitmek, onu on beş sene sonra da olsa gerçekleştirmek konusunda da ondan öğrenilecek çok şey olduğunu en son dijital platform dizisi “Yaratılan”da gördük. Sen ergenlik çağında Mary Shelly’nin “Frankestein”ını okuyup çarpıl, yılar sonra onu serbest bir uyarlama olarak Osmanlı’nın son dönemine taşı. Elbette kimseyi ikna edeme, ne alakası var, biz sevmeyiz öyle özgün şeyler yapmayı. Nitekim yıllarca hiçbir yapımcı bunu göze alamasın ama sen vazgeçmeden zamanını bekle. Günün birinde biz bir dijital platformda hepsi birbirinin kopyası işlerden farklı bir şey izleyebildiysek bu inanç ve inat sayesinde. Tahminen bundan sonra izleyeceklerimiz de. Çünkü Çağan Irmak’ın sinemasını seven de sevmeyen de sanırım onun tutmuş bir formülü tekrarlamayı tercih etmediğini, sürekli yeni şeyler denediğini kabul edecektir.
Bende şu anda heyecan yaratan haber başka ama. Bu yaz Çağan Irmak’ı her zamanki çalışkan ve enerjik hâliyle Gümüşlük sahilinde masa başında görmüştüm. Yanında yazar Nermin Yıldırım, gündemlerinde de müthiş bir haber vardı: Adile Naşit’in hayatını anlatacak film bu ikiliye emanetti. BKM yapımı filmin senaryosunu Nermin Yıldırım yazıyordu, yönetmeni Çağan Irmak olacaktı. Filmi merakla beklemek için üç sebep birden. Ayrıca Çağan ilk kez kendi yazmadığı bir senaryoyu çekecekti ve Nermin Yıldırım’ın senaryosuna çok inanıyordu.
Aslında “Adile” için şu sıralar ‘motor’ denmesi bekleniyordu ama kimi sebeplerden çekimler mart ayını bekliyor. Karşımıza özenli ve görkemli bir iş çıkacağını tahmin etmek zor değil.
Fakat hep birtakım hayaller kurup bir kenara koyan, sonra onları tek tek gerçekleştiren Çağan Irmak’ın bir doğum heyecanı daha vardı o zamanlar. Ekim ayında onun sonucunu raflarda görüyor olacağız. Raflarda, evet. Çünkü kendisi artık senaryo sayfalarına sığmayan başka düşler kuruyor. Geçen sonbaharda Ege’nin deli dolu insanlarını bir çocuk gözüyle bakarak anlattığı ilk öykü kitabı “Gözümden Deliler Taştı”, Doğan Kitap etiketiyle yayımlanmıştı. Hâlâ okumadıysanız hararetle tavsiye ederim, hayatlarımız her gün biraz daha umuttan ve neşeden yana eksilirken bir ferah nefes aldırır size.
Ben o kitaptaki ilk öyküyü henüz yazılırken okuma şansına erişmiş bir okur - arkadaş olarak bu yaz da gene Çağan Irmak’ı gördüğümde bilgisayar ekranında yeni bir sürprizin gelişmekte olduğunu öğrendim. “İlk kitabım çıktı, arkama yaslanıp keyfini çıkarayım” diye birkaç sene oturacak değildi tabii, bu kez roman yazmaktaydı. Ve işte o roman önümüzdeki ay gene Doğan Kitap’tan çıkıyor. Adı “Ayrılış”, kapak tasarımında Cüneyt Çomoğlu imzası var. Okurun keşif keyfini bozacak detaylara girmeyelim, çarpıcı bir roman geliyor diyelim, ekim ayını bekleyelim.