Asu Maro

Asu Maro

amaro@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Bazı oyunlar oluyor, sizde müthiş bir iz bırakmış, aradan yıllar geçtiğinde bir daha izleyip “Bu muydu gerçekten?” diyorsunuz. Siz değişmişsiniz, zaman değişmiş, koşullar değişmiş, ne olmuşsa olmuş işte. Bir klasik değilse eskimiş belki. Genel olarak kaçındığım bir şeydir bu yeniden karşılaşma.

Tam da böyle bir oyun izlemeye gittim geçen hafta, Sabancı Müzede Sahne kapsamında. Her yıl bu zamanlar Sabancı Vakfı’nın katkılarıyla, Fıstıklı Teras’ta gerçekleşen dört günlük bir etkinlik bu, açılış oyunu da sözünü ettiğim oyundu işte; “Bana Kimse Ne Olduğunu Anlatmadı”.

Haberin Devamı

Önce oyunla tanışmamı anlatmam lazım; yıl 2016, her oyunuyla konuşulan Dot’ta tek kişilik bir oyun izledik, Nick Hornby’nin yazdığı, İbrahim Selim’in oynadığı: “Bunu Ben de Yaparım”. Çok güldüğüm, çok duygulandığım, adeta bizim toplumu, bizim sanat ortamını anlattığını düşündüğüm, o gün bugündür de devam etmediğine hayıflandığım bir oyundu. Ara sıra görenlerle kulaklarını çınlatırız.

Adı biraz üstünde; hani vardır ya bir resim görüp “E ne var bunda, bunu ben de yaparım” diyenler, hah tam olarak onlardan geliyordu o zamanki Türkçe adı. Kahramanımız Dave, 38 yaşında, iri yarı bir adam, meslek seçmek için aşağı yukarı sahip olduğu tek özelliği bu, o yüzden de güvenlik görevlisi olarak çalışıyor bir barda. Ona her zaman çok inanan karısı Lisa’ya göre ‘güvenlik danışmanı’. İstiyor ki düzgün saatleri olan ‘adam gibi’ bir işi olsun ve bir sanat galerisinde işe başlıyor. Elbette yine güvenlik görevlisi olarak. Lisa’ya göre ‘sanat danışmanı’ belki. Koruması gereken eser ise meme fotoğraflarından yapılmış bir İsa portresi, oyunun orijinal ismi “NippleJesus” bu nedenle. Yani Dave’in her tür saldırıya karşı sürekli tetikte olması gerekiyor.

Hâlâ güncel, hâlâ komik

Oyun, Dave’in bize hem hayatını hem de o eserin başında geçen zamanını anlattığı 65 dakikalık bir monologdan oluşuyor. O 65 dakikaya hem insana, ilişkilere, evliliğe dair samimi itiraflar hem de sanat eseri nedir ne değildir başlığı etrafına kondurulabilecek zekice tespitler sığdırmış, Nick Hornby, her zamanki akıcı ve komik üslubuyla. O zamanlar “E aynı biz” demiştim, çok iyi hatırlıyorum. Melisa Kesmez imzalı asla çeviri kokmayan bir Türkçe, Serkan Salihoğlu’na ait sade ve tempolu bir reji ve seyircinin dikkatini bir an elinden bırakmayan, çok yetenekli bir oyuncuyla dört başı mamur bir oyun izlemiştik. O yıl İbrahim Selim Afife Tiyatro Ödülleri’nde En İyi Erkek Oyuncu ödülünü almıştı.

Haberin Devamı

2016’dan bugüne gelirsek, Dot’ta bir dizi unutulmaz oyunda rol alan İbrahim Selim kendisine başka bir yol çizdi. Gayet de başarılı olduğu bir talk show yapıyor epeydir. Ama bu kadar parlak bir oyuncu tiyatrodan uzak kalmasın istiyor gönül. Arada “Arzu Tramvayı”nda, “Alice”te, Semaver Kumpanya’nın “Kuşlar”ında izlesek de bunun yerini tutmuyor.

O yüzden sözünü ettiğim oyunun aynı çeviri, aynı yönetmen, aynı oyuncu, farklı bir isimle (ID İletişim yapımı olarak) yeniden sahneleneceğini öğrenmek bende hem sevinç yarattı hem de başta sözünü ettiğim nedenlerden bir endişe. “Eskisini görmüş müydün? Nasıldı?” diye soranlara o yüzden temkinli cevap verdim: “Çok sevmiştim ama bilmem ki şimdi nasıl gelir?”

Haberin Devamı

Artık cevap verebilirim. Hâlâ çok komik, hâlâ çok duygusal, hâlâ çok güncel. Ve hâlâ İbrahim Selim’i Dave olarak izlemek müthiş keyifli. Oyun bu akşam Selamiçeşme Özgürlük Parkı Amfi Tiyatro’da sahneleniyor. Yeni isminin (“Bana Kimse Ne Olduğunu Anlatmadı”) nereden geldiğini de izleyip görün bence.