Asu Maro

Asu Maro

amaro@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Kaç kişi hayatındaki var olma sebebini çocuk yaşta bulacak kadar şanslıdır? Ve o sebep kendisine yasaklanacak kadar şanssız? Bir ansiklopedi maddesi olarak “Sahneye çıkan ilk Türk ve Müslüman oyuncu” olan, her sene adına şaşaalı törenlerle tiyatro ödülleri verilen – iyi ki de verilen, yoksa adı da yitip gidecekti kendi gibi – bu şansla şanssızlık arasında sıkışıp kalan ve 39 yaşında da kendisine hayatının anlamını çok görmüş bu dünyadan ayrılan Afife Jale gibi.

Bütün duyulmayan çığlıklar için

Milliyet Sanat dergisinde ‘Ayın Söyleşisi’ için Zorlu PSM’deyim, karşımda yine o anlamı, o varoluş sebebini çocuk denilecek yaşta bulmuş ve onun peşinden karşısına çıkan engelleri devire devire yürümüş bir oyuncu var, Demet Evgar. Şu an bulunduğu yere bakınca sanki hayatta her şey onun için su gibi akmış zannedebiliriz ya, bu sohbette öğreniyorum ki konservatuvara gidebilmek için açlık grevi yapması gerekmiş. Hem de ciddi ciddi, 38 kiloya düşene kadar. Birçok hikâyede olduğu onun anne babası da mutlu olsun, sıkıntı çekmesin istedi büyük olasılıkla, babası hatta “Belki zannettiğimiz kadar yetenekli değilsindir” diye korumak istemiş kızını, üzülmesin diye. Sonuç, “demokratik bir aileysek grev hakkımı kullanıyorum” diyen 17 yaşında bir kız.

Haberin Devamı

Bugünden baktığında o günkü duygusunu çok iyi hatırlıyor: “Öleyim dedim; nedir ki sonuçta? Zaten konservatuvara gidememek benim için bir yok oluş olurdu. O olmadığı takdirde beni kendine çeken, var olduğumu hissettiğim hiçbir şey yoktu. Yitip giderdim, yapamasaydım yiterdim, bunu çok iyi biliyorum. Yaşım ilerledikçe bu işi yapmasaydım yiteceğimi daha net görüyor ve emin oluyorum”.

Şimdi nefesini bu işi yapamadığı için yitip gitmiş, ama bu ülkenin kadın oyuncularının önünde yükselen duvarda ilk deliği açmış kadının sesini duyurmak için kullanıyor. O bunu 20 yıldır, Afife’nin hikâyesini duyduğundan beri hayal ediyor, 15 yıldır da peşinden gidiyormuş, bugün bu hayal gerçek oluyor. “Afife” müzikali 14 Eylül’de Zorlu PSM’de perde açıyor.

Proje tasarımın Serdar Biliş ile Demet Evgar birlikte yapmış, metni Selin Cankı Ceylan almış ve sahneye Serdar Biliş koyuyor. Sahne ve kostüm tasarımı Gamze Kuş’a, müzikler Tuluğ Tırpan’a, ışık tasarımı Cem Yılmazer’e, hareket tasarımı Candaş Baş’a emanet. Şarkı sözleri Ilgın Kopuz’un, bir şarkıda da Sezen Aksu imzası var.

Haberin Devamı

Demet Evgar, Tilbe Saran, Necip Memili, Bora Akkaş, İdil Sivritepe, Bedir Bedir, Orkuncan İzan, Ekremcan Arslandağ, Bilge Çınar, Öyküsu Okur, Basma Seiba, Alize Çalık, Hande Yılmazer, Dila Yağcı’nın rol aldığı oyun, gerçek insanlardan oluşan hayali bir kumpanyayı anlatıyor. Afife’nin ilk sahneye çıkışı, ilk engellenişi ve ikinci ve üçüncü… Bir mücadele, bir el verme, bir yok olma öyküsü… “Görmezden gelmeye, görmezden gelinmeye alışık, tacizlere bağışık” (ve bunlar hala ne kadar geçerli çoğumuz için) bir ‘fedai’nin ölümünden 80 küsur yıl sonra kulaklara ulaşan çığlığı…

Milliyet Sanat dergisinin Ekim kapağında göreceğiniz çığlık o çığlık. (Bu içinde pek çok anlam barındıran fotoğrafı (ve içerideki Afife / Demet fotoğraflarını) Beste Zeybel çekti.) Bastırılmış, susturulmuş, engellenmiş, hayatları heba edilmiş bütün kadınlar adına atılan, alabildiğine yüksek çıkan bir çığlık.